CHP Karşıyaka İlçe Teşkilatı Başkanlığı tarafından Bostanlı Altınbalık restoranda dün akşam düzenlenen 'dayanışma yemeğine' CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Adnan Keskin'in yanı sıra CHP İl Teşkilatı Baştanı Ali Engin, CHP İzmir Milletvekilleri Musa Çam ve Mustafa Moroğlu, İlçe teşkilat başkanları, ilçe belediye başkanları ve çok sayıda partili katıldı.

30 İLÇEYİ ALACAĞIZ


Eski yeni tüm ilçe teşkilatı ve belediye başkanları ile milletvekillerinin birarada olduklarını belirterek konuşmasına başlayan İl Teşkilatı Başkanı Ali Engin, "Birlik ve beraberlik içinde yürüyoruz, 30 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerde bunun ilk göstergesi olarak İzmir'in 30 ilçesini alacağız, Büyükşehir belediye Başkanlığı yüzde 60 ile alacağız" dedi.

Konuşmasının ardından Engin'in sahneye davet ettiği CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, "Siyasetin işlevini yapabilmesi belli konuların gerçekleşmesi ile özdeştir. Demokrasiyi yalnız oy çoğunluğuna indirgeyen onun hak, hukuk, adalet ve özgürlük yanlarını yok farz ederek 'çoğunluk bendedir, istediğimi yaparım' anlayışıyla bir ülkeyi yönetmeye kalkarsanız, demokrasi insanlar için mutluluk kaynağı olmaktan çıkar. Günümüz Türkiyesi'ndeki gibi ceza kaynağına dönüşür. 'Yoksulluğu, yokluğu, yasakları ortadan kaldıracağız' diye tek başına gelen siyasal iktidar bugün ülkemizde yaptığı yanlış uygulamalarla demokrasiyi arka sokaklarda ucuz tezgahlarda satılan ucuz bir mal haline getirmiştir" dedi.

DEMOKRASİNİN MEDYA AYAĞI İŞLEVSİZLEŞTİRİLDİ


Demokrasinin medya ayağının işlevsiz bir duruma getirildiğini savunan Keskin şunları söyledi: "Kurumsallaşmış, kökleşmiş demokrasilerde, yurttaşların haber alma ve bilgi alma özgürlüğü vazgeçilmez temel haklarından birisidir. Vatandaşlar aldıkları, edindikleri bilgilerle sağlıklı doğru değerlendirmeler yapar, doğru kararlar verebilirler. Eğer medya bu işlevini yapmaz yurttaşın bilgi edinme özgürlüğünün gereklerini yerine getirmezse, yurttaşın doğru ve sağlıklı bilgi alma şansı ortadan kalkar."

İLERİ DEMOKRASİ DEFOLU BİR MAL HALİNE GELMİŞTİR


Hükümetin medyayı kısıtladığını savunun Adnan Keskin konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kamu medyasını kullanarak kendi yandaş medyasını yaratmış. Merkezi medyayı da kamu gücünü kullanarak sindirmiş, iktidarın isteği doğrultusunda istediği bilgi vermeye mecbur bırakmıştır. Öyle bir ülkeyiz ki, kamu yönetimimizin en üst makamını kullanan bir başbakanımız varki; istediği doğrultuda yayın yapmazsa kimisine tasma takıyor, kimisine de batsın bu medya diyecek şekilde sokak ağzıyla insanları suçlayabiliyor. Bir Başbakanın sokak ağzı ile sokak kabadayısı gibi medyayı alçattığı bir yerde, ileri demokrasiden söz etmek mümkün değildir. İleri demokrasi defolu bir mal haline gelmiştir" dedi.

YARGI AKP'NİN ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREVİNİ YAPMAKTADIR


İktidarın toplumu dönüştürerek, cumhuriyet ile kazanılan yaşam biçiminin yerine islami dokulu bir yaşam biçimini topluma kabul ettirebilmek amacıyla yargıyı ele geçirdiğini ileri süren Keskin, "Hukuk iktidarın buyrukları altına dönmüştür. Adalet dağıtmakla görevli olan yargıda, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin şube müdürlüğü görevini yapmaya başlamıştır. Yargıda görev yapan yargıçlar adalet dağıtan değil, adaleti linç işlevi yerine getiren konuma dönüşmüşlerdir. Arama karı vermeyen, tahliye isteyen yargıçlar özel yetkili mahkemeler tarafından sağa sola sürülerek, hazırlanan iddianamelerle sanık konumuna getirilmiştir" dedi.

Ülkenin aydınlarının, yurtseverlerinin ve yazarlarının iktidarın düşüncesini paylaşmadıkları için tutuklandığını ileri süren Adnan Keskin, "Yapay gerekçelerle, yalanın kanıt. İftiranın delil olduğu bir anlayışla tutuklanmalar olmuştur. Almanya faşiziminde bile yazılmamış kitaplarla ilgili yargı karar vermemiştir. Ama ileri demokrasiden söz edilen ülkemizde yazılmamış kitapların yazarları aylardır, yıllardır cezaevinde özgürlüklerine kavuşmanın beklentisi içindedirler" diye konuştu.

"İktidar toplumun güdülebilir bir topluma dönüştürebilmek için tarihimizdeki bağımsızlık anlayışına gelen simge günleri aşındırmanın gayreti içinde olmuştur" diyen Keskin şöyle konuştu: "Kronolojik olarak 4 özgürlük ve bağımsızlık bayramımız vardır. Herbiri kendisi açısından ülke adına olağanüstü önemlidir. Cumhuriyet'in kuruluşu, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 23 Nisan bayramlarının gelecek nesillerin geçmişle olan bağlantıları kesilerek güdülebilir bir toplum yaratılmaya çalışılmıştır. 1 Mayıs kutlanması sırasında gençlerinimize işçilerimize biber gazı ile biber gazı ile müdahale eden bir ülkede demograsiden söz etmek mümkün değildir."

SİVİL DİRENİŞE DEMOKRATİK BİR İSYANA GEREK VAR

"Cumhuriyet'in üretim ve hizmet ünitelerinin özelleştirme altında yandaşlara peşkeş çekildi" diyen Keskin, "Hakkı, adaleti, özgürlüğü ve hukuku hareketlerinin klavuzu sayan bir sivil direnişe demokratik bir isyana ihtiyacı vardır. Bu sivil direnişe önderlik edecek ideolojin adı da sosyal demokrasidir" dedi.