FATİH ÖZKILINÇ-Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İYİ Parti Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, partisinin Tire’de hayata geçirdiği Güneşin Kadınları İzmir Üretici Kooperatifi’nin açılış töreni sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.


Bakan Pakdemirli’ye sert gönderme


Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, “Hiçbir çiftçi benim borcum var diyemez” açıklamasını değerlendiren İYİ Partili Dervişoğlu, “Bunu kim demiş? Demek ki bakamayanmış. Biz çiftçinin derdini tarlalarda, işçinin derdini de çalıştığı yerlerin tezgahlarında dinliyoruz. Dolayısıyla Sayın Bakan’ın enformasyon aldığı yerleri değiştirmesi lazım. Geride kaldığımız günlerde de, ‘Fakir çiftçi yoktur’ gibi ifadeleri oldu, Türkiye’nin her alanında olduğu gibi tarım alanında da çok ciddi sıkıntılar var. Bakması gereken sorunlara doğru yerden bakamıyorlar. Ara sıra böyle hezeyan dolu laflar ediyorlar. Çiftçi nasıl mutlu olacakmış? Gübre, ilaç, yem üçe katlanmış, mazot ikiye katlanmış, enerjiye her geçen gün zam geliyor. Çiftçiyi mutlu edecek ne yapmışlar? Yurtdışından buğday ithaline çalışmaları mı çiftçiyi mutlu ediyormuş?” diye konuştu. “İzmirli bir Bakan sizce neden böyle bir açıklama yaptı?” sorusuna da yanıt veren Dervişoğlu, “İzmirli bakamayan olduğu için… Küçük Menderes Havzası ile Bakırçay Havzasında tarım yapılıyor, ayrıca süt üretiminin yüzde 10’a yakın bölgede yapılıyor. Ama alanlarına vâkıf değiller. O sebeple gerçekleri göremiyorlar. Gerçekleri de göremeyince önüne gelen kağıt parçalarını okuyorlar. O kağıtta eğer ‘çiftçinin borcu yok’ deniyorsa onu söylüyorlar. Sadece Tarım Bakanlığında değil, birçok bakanlıkta aynı şey yaşanıyor. Ayrıca bu, Cumhurbaşkanlığı makamına da sirayet etmiş bir rahatsızlık olarak kendini gösteriyor. Onlara sorsan dolar da artmadı” dedi.

“TBMM’de ifşa edeceğim”


TBMM İYİ Parti Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan’ın partinin Bingöl ziyaretinde yaşadığı ‘küfür’ olayı ve ardından gelen eleştirilere ilişkin açıklamalarda bulunan Dervişoğlu, “Olayın yaşandığı yerdeydim. Orta yerde bir sabırsızlıktan kaynaklanan bir hata olarak gözüküyor ama gerginlikten kaynaklanan bir durum oldu. Sayın Lütfü Türkkan da özür diledi. İYİ Parti’nin yetkili bir sözcüsü olarak bu özür toplumu tatmin etmediyse bende partim adına özür diliyorum. Olmaması gereken, yaşanmaması gereken bir şey. Orta yerde bir provokasyon söz konusu. Bizim gittiğimiz her yerde böyle bir provokatif girişimlere karşı azami oranda tedbirliyiz. Birçok sıkıntıları da yaşıyoruz. Yandaş medyanın muhabirleri, hükümete yakın ajansların muhabirleri birtakım kurgular yapıyorlar. Bunlar hoş şeyler değil. Bunu iktidar kanadı yapıyor. Bizde kendimizi kontrol etme kabiliyetimizi zaman zaman yitirmiş oluyoruz. Ne olursa olsun, olmaması gereken bir şey. Sayın Lütfü Türkkan'da bunu söyledi ve özür diledi. İYİ Parti ne yapacaktır diye merak ediyor herkes, ne yapılacaksa zamanı geldiğinde yapılır. Ben bu konuyu derinlemesine araştırıyorum, arkasındaki eli de TBMM'de ifşa edeceğim.  Mustafa Kemal'in annesine hakaret edildiğinde sesleri çıkmayan, hakaret eden kişinin cenazesinde ise sebil bardağı gibi dizilenlerin de durumlarını gözden geçirmesi lazım. Bunların hiçbiri hoş şeyler değil. Bahse konu olan kişi şehit yakını da değil. Zaten şehit yakını olmasa ne fark eder. Normal vatandaş da olabilir, özen göstermemiz gerekiyor; dilimize ve üslubumuza. Geçmiş dönemde benim de sabırsız olduğum anlar olmuştur, biz bu işi karşılıklı götüreceğiz. Siz bana tuzak kusarsanız bu olmaz, ben size tuzak kurarsam bu olmaz. İşimizi de doğru yapamayız. Ben size gazetecilik yapamazsınız dersem ne olur? Sizin mesleğinizi yapmak noktasında anayasal hakkınızı gaspa yeltenmiş olurum. Ben burada siyaset yapıyorum, bazı yerlerde ‘buraya giremezsin’ diyor örneğin … Eğer giremeyeceğimiz yer diye hayal edilen bir yer varsa; herkes iyi bilsin, bu vatanın her karış toprağı bizimdir, biz her yere gider, Anayasa’nın bize verdiği görevi yerine getiririz” açıklamalarında bulundu.

Dervişoğlu’ndan AK Parti’ye yeşil ışık

İYİ Parti ile AK Parti’nin parlamenter sisteme dönüş noktasında anlaştığı iddialarına da cevap veren Dervişoğlu, “Böyle bir görüşme olmadı. Bu iddiaların kaynağı nedir bilmiyorum ama bu ülkeyi yönetenler bu sistemle bu ülkenin yönetilemeyeceğini gördüler. Eğer geriye dönmekten utanıyorlarsa biz üstümüze düşeni yapalım. Davetimizi yapalım onlar bize uymuş olsunlar. Yok, şayet bu kötü gidişatı durdurmak istiyorlarsa utanmayı bir tarafa bırakıp ‘biz böyle bir sistem değişikliği yaptık ve bu değişiklik Türkiye’nin menfaatine bir değişiklik değil. Demokrasiye, hürriyete, adalet anlayışına ters düşen bir uygulama dolayısıyla bu yapmış olduğumuz bu sistem değişikliğini biz ortadan kaldıracak gerekli düzenlemeleri de yapıp iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter demokratik sisteme dönebiliriz’ diyebilirler. Yani bu kötülüğü yapmış olmaktan utanıyorlarsa bize düşen bir görev varsa, beklenti oradan kaynaklanıyorsa İYİ Parti, AK Parti yakınlaşması vesaire… Olur. Sayın cumhurbaşkanı ‘Sistemi değiştireceğiz, demokratik parlamenter sisteme geçeceğiz, gelin şartlarını konuşalım, tartışalım’ derse bizim kapımız o teklife kapalı değil. Ama tek başımıza görüşmeyiz. Tartışmaların şeffaf bir biçimde gerçekleştirilmesi lazım” ifadelerini kullandı.