Ali Budak- Türk Sağlık Sen İzmir 1 Nolu Şube başkanlığından geçtiğimiz günlerde istifa eden ve 'millete hizmet için' İYİ Parti'den milletvekili aday adaylığını açıklayan Ahmet Doğruyol, "Ülkedeki adalet ve hukukun üstünlüğü sorununu çözeceğiz. İnsanları farklı düşündüğü için ayrıştırmayacağız. Her insanın farklı olması aslında zenginliğimizdir. Bu zenginliklerimizi ayrıştırmayacak, sahip çıkacağız. Doğruyol ile İYİ Parti'den aday adaylığını, ülkede yaşanan adalet ve hukuk sorununu, sağlık camiasındaki sorunları ve çözüm önerilerini konuştuk.
Milletin vekili olarak milletin meclisine girdiğinde öncelikle hukukun üstünlüğünün sağlanması ve adaletin herkesi kucaklaması için çalışacağını söyleyen İYİ Parti İzmir milletvekili aday adayı Ahmet Doğruyol, 'Her insan farklıdır. Sonuçta insan olarak tornadan çıkmıyoruz. Her insanın farklı düşüncesi ya da inancı olabilir. Bunlar aslında zenginliklerimizdir. Bu zenginliklerimizi ayrıştırmak yerine sahip çıkacağız. Ülkemizi bölmek, toplumu ayrıştırmak adına birileri farklılıkları körüklüyor. Ancak buna izin vermeyeceğiz. Bu ülke bizim. Hep birlikte ülkemiz için çalışacağız.' dedi.


*2000 yılından itibaren sürdürdüğünüz sendika başkanlığından istifa edip, İYİ Parti'den İzmir aday adaylığınızı açıkladınız. Türkiye siyasetinde yaşanan tıkanmışlıktan dolayı İYİ Parti'nin toplum tarafından bir umut olması hakkında neler söyleyeceksiniz?

İYİ Parti, ülkemizin ihtiyacından doğdu. Mevcut iktidar partisi 2002 yılından beri Türkiye'yi yönetiyor. Onun dışındaki muhalefet partilerinden de vatandaşımız istediği beklentiyi bulamadığı ve bu partiler vatandaşımızın ihtiyacını karşılayamadığı için İYİ Parti doğdu. Ülkemizde özellikle son yıllarda haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, kul hakkını konuşuyoruz. Bu adaletsizlik süreci ise Ergenekon ile doğdu. Sonrasında da FETÖ ile zirve oluştu. Tabii ki 15 Temmuz'daki darbe girişiminin başarısız olmasından çok mutluyuz. Bu konuda milletimiz de darbecilere karşı elinden gelen mücadeleyi sürdürdü. Bugüne kadar darbeden tarafa olmadık ve olmayacağız. 28 Şubat döneminde de 'Kesintisiz demokrasi' diye kokart bastırdık. Bu herhangi bir partiden olduğumuz için değil demokrasiye olan inancımız ve güvencimizden dolayı yaptık. Önümüzdeki süreçte yapılması gereken ise 80 milyon vatandaşımızın ihtiyaçlarını karşılayabilmektir. Bu noktada da vatandaşlarımız içinde bulundukları karanlıktan çıkmak için bir ışık bekliyordu. Bu ışık ise İYİ Parti'dir. İYİ Parti'de toplanan bütün arkadaşlarımızın amacı ise devletin ve milletin menfaatini düşünmek ve ülkenin geleceğini kendi geleceğinden önde tutmaktır. Bu süreçte de oluşum devam ediyor. İYİ Parti vasıtasıyla ülkeyi düze çıkarmak istiyoruz.


'Tek derdim milletime hizmet edebilmek'

*Siyasete atıldınız ve aday adayısınız. Ülkedeki en önemli sorunlardan biri de toplumun kutuplaşması. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

2000 yılından beri sürdürdüğüm sendika başkanlığım sürecinde de hayatımın geri kalanında da hiçbir insanı ötekileştirmedim. İnsanlara dili, dini, rengi, mezhebi, meşrebi ya da ırkı farklı diye yaklaşmadım. Bu süreçte ülkesine ihanet etmeyen herkese başta insan olduğu için değer verdim ve veririm. İnsanlar farklı düşünür farklı inanır bunlar sorun değildir. Tek sorun, ülkesine ihanet etmemesidir. İYİ Parti'den İzmir aday adaylığı koydum. Umarım seçimlerde de partimle kazanır ve İzmir'i mecliste temsil edebilirim. En büyük derdim bu millete ve devletime hizmet edebilmek. Başka da bir beklentim yok. Ömrümüzde Allah sağlık verdikçe yiyeceğimiz iki lokma ekmek. Olaya hep böyle baktım ve bakıyorum. Hiçbir menfaat ya da çıkar düşünmeksizin ülkeme ve milletime hizmet edebilmek adına bu yola çıktım. Milletimiz bir umutsuzluğa sürükleniyor. Bu umutsuzluk için de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Toroslardaki bir Yörük çadırından duman çıkıyorsa, ümidinizi kaybetmeyin' sözü aklıma gelir. Bu nedenle de ümidimizi kaybetmeden bu ülkedeki haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliğe karşı çıkmak adına mücadele edeceğiz. Ülkede hukukun üstünlüğünün teslim edilmesini istiyoruz. Hiçbir vatandaşımızın hak ve hukukunun yenmemesi için mücadele edeceğiz. Çünkü bu ülke hepimizin. Hoşgörülü olacak ve insanları ötekileştirmeyeceğiz. Ülkemizdeki referandumda hayır diyenlerle teröristler aynı kefeye kondu. Bu doğru değildir. İnsanların hayır demesinin bir gerekçesi vardır. Kimseyi ötekileştiremeyiz. Sadece istediğimiz bir oy ise insanları neden vermesi gerektiğinde ikna etmeliyiz. Yoksa oy vermediği için kimse ötekileştirilemez.


'Ülkenin en büyük sorunu adalet'

*Bu yola çıkma nedeninizi millete hizmet olarak açıkladınız. Peki, size göre şu anda Türkiye'nin en önemli sorunu nedir?

Kesinlikle adalettir. Ülkemizdeki en önemli sorun adalet ve hukukun üstünlüğü sorunudur. Ekonomide de ciddi sorunlar var ama öncelikle adalet sorununun çözülmesi gerekir. İnsanların adalet ve hukuk konusunda devletine güvenmeleri lazım. Eğer bu güven varsa geri kalan bütün sorunlar çözülür ve her şey rayına girer. O nedenle de en büyük sorunumuz adalet olmayışıdır. Yaşanan FETÖ darbesinden önce yıllarca hükümete yanlış yaptığı noktasında uyarıda bulunduk. Ancak kimse bizi dinlemedi. 2010 yılındaki KPPS sorularının çalınması olayını o dönemki genel başkanımız belgeleriyle hükümetin önüne koydu. O zaman bunu örtbas etmeye çalışanlar bugün bunlar soru çaldı diyor. Böyle olmaz. Sayın Cumhurbaşkanı FETÖ için 'Bunların tepesi ihanet, ortası ticaret ve altı ibadet' dedi. O zaman ihanet bölümüyle uğraşmamız lazım. Tepede bir ihanet olduğuna inanıyorum. Bunu da çok önce söyledik ama kimse dinlemedi. Bu da farkımızı ortaya koyuyor.

*Adalet ve hukuktaki sorunlardan bahsettiniz. Bu konuyu biraz daha açabilir miyiz?

İnsanları ötekileştirmeden, ayrıştırmadan ve kutuplaştırmadan değer vermeliyiz. Ülkemizde sokakta yaşayan, çöp toplayan, memur, emekli ya da işçi her ne olursa olsun bu kişilerle cumhurbaşkanı aynı hukuk kurallarıyla yargılanabilirsek düze çıkarız. Ülkelerin çökmesini hızlandıran en büyük etmenlerin başında da adalete olan güvenin yitirilmesi gelir. Ergenekon, Balyoz ya da FETÖ derken adalete olan güven ortadan kalktı. Çünkü Ergenekon'da 6-7 yıl içerde yatan insanların suçsuz olduğu ortaya çıkınca trilyonlarca lira tazminat verilerek dışarı çıktı. Bu aldıkları para ise onların özgürlüğünü geri vermez. İnsanın suçu sabitse gerekli ceza verilir ama varsayımlar üzerine insanlar mağdur edilemez.

*Tepede ihanet olduğunu söylediğinizi belirttiniz. Sürece bakınca tepedekilere nazaran daha çok alttakilere işlem uygulandı. Bu durum hakkında neler söyleyeceksiniz?

Tepede ihanet olduğunu söylememize rağmen en çok mağdur ve mazlum en alttaki insanlardan yaratıldı. 107 bin memur ihraç edildi ancak çok daha detaylı araştırma yapılması gerekirdi. Bu insanların içinde suçsuz olanlar da sonradan ortaya çıktı. Hukukta suç bireyseldir. Kimse kardeşinin işlediği suçtan sorumlu tutulamaz. Ancak FETÖ olayında süreç bambaşka işledi. FETÖ sürecinde suç bütün aileye ya da sülaleye yansıdı. Bunlar uygun değil. Bu ülkeye ihanet eden, darbe girişimi içinde yer alan her kim ise Konak Meydanı'nda gerekirse idam edelim. Ancak bu süreçte ülkesine ihanet etmeyen insanların da mağdur ve mazlum olması doğru değildir. Kimsenin ekmeğiyle oynamamak gerekiyor. O nedenle ülkemizde mutlaka ve mutlaka adaletin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması gerekir.


'İYİ Parti, ülkemizin can simididir'

*Türkiye siyasetinde yaşanan tıkanıklık nedeniyle İYİ Parti bir kurtarıcı işlevi görüyor. Başta İzmir ve Türkiye genelinde İYİ Parti'yi nasıl görüyorsunuz? İnsanların ilgisini nasıl açıklıyorsunuz?

İYİ Parti, ülkemizin can simididir. Önümüzdeki süreçte İYİ Parti olarak düşüncelerimizi uygulayabilir ve vatandaşlarımızın beklentisini karşılayabilmek istiyoruz. Şu an itibariyle Türkiye siyasetinde vatandaşın güvenip inanabileceği ve seçimde oy vereceği sadece İYİ Parti var. Başka bir yapı da yok. Bu da İyi Parti'yi ön plana çekiyor. Bundan dolayı da İyi Parti'ye başvurduk. Önümüzdeki süreçte de milletimize ve devletimize hizmet etmek için mücadele edeceğiz. Türkiye 2002 yılından itibaren aynı iktidar tarafından yönetiliyor. Bu iktidarın da artık bir metal yorgunluğu içine girdiğini biliyoruz. Ama burada öncelik olarak rakibimizin ne yaptığından ziyade kendimizin ne yapacağıdır. Ülkemizi öncelikle üretir hale getireceğiz. Ülkemizde dürüst olanları ödüllendirecek, dürüst olmayanların da gerekli cezai müeyyidelerinin yapılmasını sağlayacağız. Çünkü bu ülke bizim. O nedenle de kamu kaynaklarının çarçur edilmesini engelleyeceğiz. Ülkemizin kaynakları bu dönemdeki kadar daha önceki hiçbir dönemde bu kadar harcanmamıştı. Devletin bütün imkanları her yerde hoyratça harcandı. Cumhuriyet tarihinden itibaren ortaya konan birikimlerimiz birer birer satıldı. 80 milyon vatandaşın hakkı satılamaz. O satılanlar bu ülkedeki herkesin hakkıdır.


*İYİ Parti'de sizce sıralamanız ne olacak?

Öncelikle sıralama konusunda bir şey söyleyemeyiz. Bu süreç için oluşturulan komisyonlar tarafından bu kararlar verilecek. Temennimiz ise meclise milletin vekili olarak girebilmektir. Başta milletim olmak üzere partim adına da meclise girmemin büyük yararı olacağına inanıyorum. Çünkü 18 yıllık görev süresi boyunca İzmir'deki 30 bin sağlık çalışanı içinde 20 biniyle bire bir görüştüm. Bunun dışında kalanlar da isim olarak bilir. Basın yayın organlarıyla da yıllardır çok iyi çalışmalara imza attık. Bunun dışında da memur camiasında da ciddi bilinirliğimiz var. Herhangi bir siyasi partinin bu artıları geri planda tutacağına inanmıyorum. Çünkü partime katkı koyabileceğime inanıyorum. Bu süreçte elimden gelen gayreti sergileyeceğim.

*Özellikle milletin vekili olarak meclise girerseniz sağlık alanında çalışmalarınız olacağını söyleyebilir miyiz? Zira bu konuda ciddi birikime sahipsiniz.

2002 yılından itibaren AK Parti'nin sağlıkta yaptığı yeniliklerin hemen hepsi siyasi rant uğruna yapılmıştır. Doğru yerler tabii ki var ancak geneline baktığımızda, tamamen çıkar, oy, rant elde etme amacıyla yapıldığını görüyoruz. Örneğin, hastanelerin performans değerlendirmesiyle yönetilmesi bir işletme mantığıdır. Hastanelerin her hasta için SGK'ya fatura kesmesi hastaneyi işletme mantığına döndürdü. Bu da gerekli ya da gereksiz çok sayıda tahlil ya da görüntüleme yapılmasına hatta yerine göre gereksiz ameliyatların da yapılmasına yol açmıştır. Bunlar doğru değil. Vatandaşımız elbette ki kolay, ulaşılabilir, en kaliteli ve ücretsiz sağlık hizmetini hak etmektedir. Öncelikle bu dengenin iyi kurulması gerekiyor. Bir dönem sezaryenle yapılan ameliyatların performans puanları yüksek olduğu için sezaryen ile yapılan doğum oranları yüzde 40'ı geçmişti. Sonra bu puanlama normal doğum için arttırıldı. Şimdi de normal doğum oranları arttı. Bu kesinlikle doğru bir yöntem değil. Bunları gözden kaçırmamak gerekiyor. Bu ülkenin vatandaşı olarak bu sürece bakılmalı. Sağlıkta işletmelerdeki gibi kar mantığı olmaz. Sağlıkta aile hekimliği sistemine geçtik ama çok fazla sıkıntısı var. Aile hekimliğinde siyasi rant adına Cumartesi günü açık olması noktasında girişim oldu. Cumartesi günü aile hekimine giden vatandaş sayısının olmadığını, hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının güvenlik sorunu olduğunu defalarca söylememize rağmen herhangi bir değişim olmadı.

*Mevcut iktidarın sorunlar konusunda sizin değerlendirmelerinize önem vermediğini söylüyorsunuz. Ancak ülkede sürekli STK'larla birlikte yönetiyoruz algısı yaratılmıyor mu?

Mevcut iktidar 2002 yılında iktidara gelirken ülkeyi sivil toplum kuruluşlarıyla yöneteceklerini vaat etti. İzmir'deki en önemli STK'ların birinde 18 yıl başkanlık yaptım. 18 yılda herhangi bir hükümet yetkilisi de gelip 'Ya kardeşim bu sağlık sisteminde niye böyle bir şey oldu' demedi. Demek ki böyle bir amaçları yok. Söylediğimiz yapılsın da demedik. Fikir alınsın dedik o bile yapılmadı. Düşünün 18 yıl olmadı. Bir de birlikte yöneteceğiz vaadi veriliyor. Ancak bu durum İYİ Parti lideri Meral Akşener döneminde değişecek. Bütün kurumlarla ortaklaşa hareket edilecek ve toplumun sorunları çözüme kavuşturulacak.

*Milletin vekili olarak meclise girdiğinizde öncelikle değişmesi için çalışacağınız sorunlar nelerdir?

Ülkeden en büyük sorun, toplumdaki insanların ötekileştirilmesi ve ayrıştırılmasının yanında hukuka ve adalete olan güvencin azalmasıdır. Bir insanın siyasi görüşü, düşüncesi, ırkı, mezhebi ya da meşrebinden dolayı ötekileştirilmemesi gerekiyor. İnsanları kucaklamamız lazım. Vekil olursam ilk önceliğim hukukun üstünlüğünün tesis edilmesini sağlamak ve toplumdaki ötekileştirmelere son vermek için mücadele etmek olacak. İnsanlarımızı üretime teşvik edeceğiz. Sağlık sistemindeki çöküşü engelleyecek ve sağlık sisteminin siyasi rant olarak kullanılmasının önüne geçeceğiz. Sağlık çalışanlarımızın ve diğer çalışanlarımızın haklarını koruyacağız. Sağlık çalışanlarının özellikle yıpranma hakkının verilmesi için mücadele edeceğim. Bunun dışında Türkiye vatandaşı olan herkesin mağdur edilmemesi için mücadele edeceğim. İnsanımıza değerli olduklarını yapacaklarımızla göstereceğiz.


'Sağlık Bakanlığı'nın birinci görevi vatandaşı hasta etmemektir'


*Ülkedeki yap-işlet-devret sistemi hakkında neler söyleyeceksiniz?

Yap-işlet-devret modeliyle ülkemiz milyarlarca dolarlık zarara uğratılıyor. Şehir hastaneleri, otoyollar ya da köprüler buna örnektir. Çünkü burada taahhüt veriliyor. Örneğin şehir hastanesini yapan şirkete bir ayda; yüz kalp ameliyatı, bin MR, 500 yüz tomografi çekilecek gibi bir taahhüt verilemez. Bu sayı tutmadığında ise devlet tarafından tamamlanacak. Öncelikle bunların önüne geçeceğiz. Çünkü bu para 80 milyonun parası ve kimseye hak etmeden verilemez. Sağlıkta devletin görevi; insanları hasta etmek, ameliyat sözü ya da MR sözü vermek değildir. Sağlık Bakanlığı'nın birinci görevi, koruyucu sağlık hizmetlerini en üst düzeyde vererek vatandaşı hasta etmemektir. Bakanlığın birinci görevi budur. Eski sağlık bakanlarımızdan bazıları poliklinik sayısıyla övündü. Bu vatandaşı hasta ediyorum demektir. Bakanın görevi, vatandaşı hasta etmemektir.

*İYİ Parti'nin İzmir'deki oy oranı hakkında neler söyleyeceksiniz?

İYİ Parti, Türkiye için bir can simidi ve umut kaynağı oldu. Bu da seçimlere yansıyacak. Özellikle İzmir'de birinci parti olarak çıkacağımıza inanıyorum. Türkiye genelinde de birinci parti olarak çıkmak için gerekli olan bütün çalışmaları yapıyoruz.


'CHP'yi demokratik hareketi için tebrik ediyorum'

*CHP'li 15 vekilin İYİ Parti'ye katılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Demokratik temayüller çerçevesinde siyaset yapacaksak kimsenin korkmaması gerekir. Bu süreçte de CHP ülke tarihinde en doğru siyasi hareketlerden birini yapmıştır. İYİ Parti'yi seçime sokmamak isteyen kesime karşı CHP özveride bulunmuş ve 15 vekilini İYİ Parti'ye geçirerek bu oyunu bozmuştur. Oradaki hareket çok doğrudur. Ülkemizde demokrasinin oturması adına büyük bir harekettir. Bu noktada CHP'yi tebrik ediyorum. CHP de İYİ Parti'ye oy kaptırmamak adına seçime girmemesini isteyebilirdi. Ancak böyle olmadı. Demokrasinin oturması açısından son derece önemli olan bu hamle takdiri hak etmektedir.

*Son olarak bu seçimle birlikte ülkede 'Başkanlık Sistemi'ne geçilecek. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Yaşayacağımız seçimden sonra Sayın Meral Akşener'in cumhurbaşkanı olacağını göreceğiz. Zaten muhalefet partileri parlamenter sisteme geri dönüleceğini de taahhüt etti. Burada cumhurbaşkanının da kimin olduğu önem taşıyor. Bugün için doğru insanların cumhurbaşkanı olduğu söylenebilir. Ancak 15-20 yıl sonra doğru isimlerin olup olmayacağı belli değildir. Bu da ileride ülkeyi diktatörlüğe götürür. Bu da ülkemiz açısından felakettir. Bundan dolayı parlamenter sisteme dönülmesi, ülkemiz ve milletimizin menfaati açısından çok daha hayırlı olacaktır. Seçimlerde ikinci tura kalmadan Meral Akşener'in cumhurbaşkanı olacağına ve parlamenter sisteme dönüş sürecini de acilen başlatacağına inanıyorum.