Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Önümüzdeki dönemde Fırat’ın doğusunu da kapsayacak şekilde Suriye’de güvenli bölgeleri genişletmeye devam edeceğiz. Kudüs’ü devlet terörü uygulayanların ihtiraslarına terk etmeyeceğiz" dediği konuşmasında BM Güvenlik Kurulu’nun yapısını da eleştirdi.

Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi’nde reform yapılması, Türkiye’nin diğer Müslüman ülkeler ile ilişkileri, Suriye, İdlib, Kudüs gibi konularında aralarında bulunduğu bir dizi konuda görüşlerini açıkladı.

Dünyanın dört bir yanına dağılmış 6 milyonu aşkın Türk vatandaşı bulunduğuna değinen Erdoğan, "ABD’de yıllardır yaşayan vatandaşlarımız, kurdukları sivil toplum örgütleri ve bireysel gayretleriyle Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişmesine büyük katkı sağladılar" dedi ve ekledi:

"İmkanlarımızın kısıtlı olduğu dönemde buradaki insanlarımız her türlü çabayı göstererek Türkiye'nin ve Türkiye'nin savunduğu ilkelerin Amerikan kamuoyu tarafından duyulmasını sağladılar.

"Özellikle, 1915 olaylarına dair Ermeni yalanlarının yayılmasını engellemek için gerçekten takdire şayan çabalar harcadılar.

"Ben, sizlerin aracılığıyla Türkiye’nin gönüllü elçileri olan tüm vatandaşlarıma buradan teşekkürlerimi iletiyorum.

"Aynı şekilde Türk vatandaşı olmasa da ülkemize ve milletimize muhabbet duyduğu için Türkiye’nin hakkını, hukukunu savunan dostlarımıza, kardeşlerimize en kalbi şükranlarımı sunuyorum.

"İnşallah önümüzdeki dönemde de omuz omuza vererek birlikte benzer çalışmalara imza atacağımıza inanıyorum."

Nobel Kimya Ödülü kazanan Profesör Doktor Aziz Sancar’a da değinen Erdoğan, "Sancar hocamız gibi, bilim dünyasında açtıkları çığırla insanlığın tekamülüne vesile olan vatandaşlarımız var. Yaptıkları araştırmalarla geniş bir çevrede kabul gören, takdir toplayan hocalarımız, akademisyenlerimiz var. Adı adeta Türkiye ile özdeşlemiş müteşebbislerimiz, firmalarımız, birbirinden başarılı gençlerimiz var" diye konuştu.

İhanet çukuruna düşmedikleri sürece, hangi görüşe sahip olurlarsa olsunlar, tüm vatandaşların başarılarından gurur duyduklarını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Onları, Türk milletinin medarıiftiharları olarak görüyoruz. İşte bu anlayışla dünyanın neresinde olursa olsun, diasporamıza sahip çıkıyor, tüm imkanlarımızla destekliyoruz.

"Burada önemine binaen sizlerin dikkatini şu noktaya çekmek istiyorum. Siz yaşadığınız ülkelerde ne kadar güçlü konumda olursanız Türkiye de o derece güçlü olur.

"Türkiye ne kadar güçlü olursa kardeşlerine, dostlarına, mazlumlara ve mağdurlara o derece iyi sahip çıkar. Sizin zayıflığınız da aynı şekilde ülkemizin hanesine yazılacaktır.

"Benzer durumlar, dünyanın farklı köşelerinden gelip de Amerika’yı yurt edinen diğer Müslüman kardeşlerimiz için de geçerlidir. Esasen biz onları kendi vatandaşlarımızdan ayrı görmüyoruz.

"Türkiye’yi anlatırken 81 milyon vatandaşı ve 6.5 milyon diasporası yanında, Afrika’dan Asya’ya ve Amerika’ya kadar dünyanın dört bir yanında yüz milyonlarca kardeşe sahip bir ülke olduğumuzu söylüyoruz."

Türkiye’nin Somali’de eşi benzeri görülmemiş nitelikte ve boyutta Türk Büyükelçiliği açtığına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başka ülkelerin Somali'de büyükelçilikleri yok. Bazıları da konteynırlarda büyükelçilik açmışlar, onlarla Somali’yi idare ediyorlar. Bizim dünyada en büyük büyükelçiliğimiz Somali’de. Somali’de hastanelerimizi kurduk, okullarımızı açtık. Türk Cumhuriyetlerindeki akrabalarımızla bağlarımızı güçlendirmenin mücadelesini veriyoruz. Dünyanın neresinde bir mazlum ve mağdur varsa sıkıntısını sahipleniyor, sessiz yığınların sesi olmaya çalışıyoruz" dedi ve ekledi:

"Bu anlayışla gerek Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi gibi sivil toplum örgütleri vasıtasıyla gerekse bireysel olarak sizlerle temaslarımızı gün geçtikçe daha da yoğunlaştırıyoruz. Bizim Rabia’mızı biliyorsunuz, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet var.

"Geçen yıl Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi’nin ev sahipliğinde çok verimli bir toplantı gerçekleştirmiştik.

"Bu yıl da yine aynı vesileyle sizlerle beraber olmaktan büyük bahtiyarlık duyuyorum. Şu anda genel başkan yardımcılarım benimle beraber, Dışişleri Bakanım, Maliye ve Hazine Bakanım, Savunma Bakanım, Sanayi ve Teknoloji Bakanım, Sağlık Bakanım, Ticaret Bakanım, milletvekili arkadaşlarım burada.

"Bütün bunlarla beraber cumhurbaşkanı başdanışmanlarım benimle beraber, onlar da burada. Çünkü şurada 3 gün içerisinde birçok ülkenin liderleriyle görüşmelerimiz olacak.

"Bu ikili görüşmelerimizin yanında bazı toplantılar olacak. Eşimin katılacağı toplantılar olacak ve bu toplantılarla beraber bu süreci en güzel şekilde değerlendirmenin gayreti içerisinde olacağız."

BM Güvenlik Konseyi’nin yapısı, mültecilere ilişkin yaklaşımı konularına da değinen Erdoğan, "Biz kapımıza sığınan hiçbir kardeşimizi eli kanlı katillere teslim etmedik, bırakmadık; 194 ülkenin içinde olduğu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda beş ülkenin dudakları arasına bir dünya mahkum edilemez. Daimi üye, geçici üye bu ayrımın olmaması lazım. Eğer olacaksa 20 üyenin 20'si de daimi üye ve dönüşümlü olacak. Dünyadaki her kıtadan, her inanç grubundan ülkeler bu daimi üyelerin içinde yerini alacak. Bu olduğu zaman adalet olur. Birleşmiş Milletler eğer adaleti tesis edecekse, işte bunu ancak bu şekilde tesis edebiliriz. Aksi takdirde adaleti tesis mümkün değil. Şu anda, Birleşmiş Milletler bunu başarabiliyor mu? Hayır. Bu kadar olaylar oluyor, Suriye sorunu 8 senedir devam ediyor çözebildi mi? Hayır. İsrail, her türlü zulmü yapıyor, verilen kararlar var, bu kararlara rağmen İsrail verilen kararlara uyuyor mu? Ne anlamı oldu bunun? İşte onun için adalet. Suriye halkını hak ve özgürlük mücadelelerinde yalnız bıraktılar ama biz yalnız bırakmadık" diye konuştu.

Türkiye’nin PYD-YPG ve DEAŞ’li terör örgütü üyeleri ile mücadeleyi sürdürdüğünü anlatan Erdoğan, "Şehitler vererek gerçekleştirdiğimiz operasyonlar sayesinde 260 binin üzerinde Suriyeli kardeşimizin vatanlarına dönmesini sağladık. Son İdlib krizinde olduğu gibi, tek bir sivilin dahi burnunun kanamaması için diplomatik alanda yoğun çabalar yürüttük. Bu gayretlerimizin meyvesini almaya da başladık. Bir dönem teröristlerin ellerini kollarını sallayarak dolaştığı bölgelerde, bugün Suriyeli çocuklar hiçbir korku duymadan okullarına gidiyor. Afrin’de, El-Bab’da, Cerablus’ta gidiyor. İnşallah önümüzdeki dönemde Fırat'ın doğusunu da kapsayacak şekilde, Suriye'nin içindeki güvenli bölgeleri artırmaya devam edeceğiz. Ülkemize yönelik terör tehdidi son bulana, Suriye'nin geleceğine kasteden çetelerin kökü kazınana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Aynı şekilde ilk kıblemiz Kudüs’ü, işgalcilerin ve Filistinlilere devlet terörü uygulayanların ihtiraslarına terk etmeyeceğiz. İsrail ve Amerikan yönetimlerinin Kudüs’ün izzetini ve onurunu ayaklar altına alan tacizlerine karşı mücadelemizi diplomaside en üst düzeyde vereceğiz" dedi.

Müslüman ülkelerin birlik ve dirlik içinde olamadıklarını belirten Erdoğan, "Son yıllarda yaşadığımız hadiselerin hepimiz için ibret kaynağı, uyanış vesilesi olması gerektiğine inanıyorum. Müslümanların dünya gündemini işgal eden meselelerde etkilerinin sınırlı olmasının temel sebebi. az önce Kur’an-ı Kerim’den ayetler okundu, mealleri verildi. Ne yazık ki Kur’an-ı Kerim’in bu emrine Müslümanlar uymuyor. Uymadığı için bu parçalanmışlık bizi mahvediyor" diye ekledi.