Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasının başında Müslüman aleminin Muharrem Ayı ile Hicri Yılbaşını tebrik ederek, "İnancımızda ve medeniyetimizde de önemli bir yeri olan Muharrem Ayı'nın 10'u aynı zamanda aşure günüdür. Aşure günü tüm İslam dünyasında öncesinde ve sonrasında tutulan oruçlarla, yapılan ibadetlerle temizlenmenin, tazelenmenin vesilesi olarak görülür. Hz. Hüseyin efendimizin Kerbela'da şehit ediliş tarihi olması hasebiyle, bu mübarek gün aynı zamanda hepimiz için bir hüzün ve matem günüdür. Tüm Ehlibeyti ve tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Muharrem ayının milletimizle beraber tüm İslam aleminin hayırlara vesile olmasını diliyor, Rabbim birliğimizi, dirliğimizi, muhabbetimizi daim eylesin diyorum" ifadelerini kullandı.

'BU ÇALIŞMA, TARİHİ BİR DİPLOMATİK BAŞARIDIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye- Ukrayna- Rusya ve Birleşmiş Milletler'in (BM) iş birliği ile başlatılan Tahıl Koridoru'nun diplomatik başarı olduğunu vurgulayarak, "Son Kabine Toplantımızın ertesi günü Tahran'da Türkiye- İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 7'nci toplantısı ile Astana süreci kapsamındaki Türkiye- Rusya- İran 3'lü Zirvesi'ni gerçekleştirdik. Her iki toplantı da oldukça verimli gerçekleşti. Rusya ve Ukrayna tarafıyla da her seviyede görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Dünyanın yakından izlediği tahıl krizinin aşılması konusunda atılan adımın tamamen ülkemizin gayretlerinin ürünü olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Öyle ki son olarak BM Genel Sekreteri Guterres bunu şükranlarıyla ifade etti, Türkiye'ye teşekkürleri ile ifade etti ve artık bugün adım atıldı ve gemiler de yola çıktı. İstanbul'da 22 Temmuz'da imzalanan anlaşmalar, dünyanın neredeyse 3'te 1'ninin tahıl ihtiyacını karşılayan Rusya ve Ukrayna pazarlarındaki düğümün çözümü bakımından tarihi bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye- Rusya- Ukrayna ve BM'nin iş birliği ile yürüyen bu sürecin sağlıklı bir şekilde devamı için her türlü gayreti gösteriyoruz. Bu süreci takip edecek Müşterek Koordinasyon Merkezi 23 Temmuz'da İstanbul'da faaliyete geçti. Tahıl yüklü ilk gemi bugün Ukrayna'nın Odessa limanından hareket etti. Bu gemi İstanbul Boğazı'na ulaştığında Ukrayna- Rusya- Türkiye ve BM temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından kontrol edilecek ardından da yükünü indireceği limana doğru yolculuğuna devam edecek. Diğer gemilerin de belirlenen şartlar çerçevesinde tahıl ve diğer gıda ürünlerini taşımaya devam edeceğine inanıyoruz. Her ne kadar muhalefet idrak edemese de ülkemizin öncülüğünde başlatılan bu çalışma, insani ihtiyaçların karşılanmasına yönelik önemli bir diplomatik başarıdır. İnşallah benzer diplomatik çalışmaları, enerji başta olmak üzere diğer alanlara da teşmil edebiliriz. Esasen Rusya- Ukrayna savaşının her iki taraf açısından adil bir barışla neticelenmesi için de çok gayret sarf ettik. İstanbul ve Antalya'da yapılan toplantılarda ortaya çıkan olumlu hava, maalesef sahadaki müessif gelişmelerle akamete uğradı. Şayet bir gün taraflar yeniden barışa yönelirlerse bunu bizim kolaylaştıracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın" ifadelerini kullandı.

 

 

'ÜLKEMİZE YAPILAN İÇ VE DIŞ DAYATMALARI REDDEDİYORUZ'

Dünyanın ekonomik ve siyasi açıdan yeniden yapılanma sürecine girdiğini belirten Erdoğan, "Geçmişte özellikle ülkemizi siyasi istikrarsızlıklarla, sosyal gerilimlerle, ekonomik yıkımlarla, yeri geldiğinde darbelerle kendi istedikleri çizgide tutanların oyunları artık işe yaramıyor. Daha önemlisi bizi bu tür oyunlarla sömürerek geri kalmışlığı mahkum edenler, artık kendi güvenlik ve refah düzenlerini korumakta bile güçlük çekiyor. Bu tablonun ilk önemli işareti 2008 küresel finans krizinde görülmüştür. Bir sağlık krizi olarak başlayıp genişleyen koronavirüs salgınıyla gelişmiş ülkelerin üzerine titredikleri sırça köşklerin camlarında çok daha derin çatlaklar oluştu. Rusya- Ukrayna savaşının tetiklediği küresel ekonomik kriz ise makyajları iyice dökmüş ardındaki gerçek yüzü ortaya çıkarmıştır. Dünya siyasi ve ekonomik olarak kaçınılmaz bir yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Türkiye olarak bu tarihi dönüşümü, asırlardır dışlandığımız küresel yönetim sisteminde hak ettiğimiz yeri almanın bir fırsatı olarak görüyoruz. Ülkemizi uzunca bir süredir küçük sorunlar, küçük aktörler, küçük krizler, küçük ödüller üzerinden oyalayanların bu fırsatı değerlendirmemize engel olmalarına müsaade etmeyeceğiz. Artık bu ülkeyi terörle, darbeci sivil ve askeri bürokrasiyle, üretmek yerine rantiye ile beslenen iş dünyasıyla, kifayetsiz siyasetçilerle oyalama devri bitmiştir. Hamdolsun artık devlet ve millet olarak tüm bu hakikatlerin farkındayız. Ülkemize yapılan iç ve dış dayatmaları reddediyoruz. Kendi vizyonumuzdan ve hedeflerimizden zerre taviz vermiyoruz. Sorunlarımızı çözecek imkana ve dirayete sahip olduğumuz gerçeğinden hareketle yolumuzda kararlılıkla yürüyoruz. Bu anlattıklarımın hiçbiri hikaye değildir, senaryo değildir, muhal bir geçmiş değildir. Tam tersine yaşı 35- 40'ın üzerinde olan her vatandaşımız, filmi şöyle geriye bir sardığında bu sürecin kendi hayatındaki izlerini rahatça görecektir. Eski Türkiye'yi yaşamamış gençlerimiz ise hem büyüklerine sorarak hem de bilgiye erişmenin bu kadar kolay olduğu bir dönemde basit bir araştırmayla aynı gerçeklere ulaşabilecektir. Doğruyu eğriden ayırmazsak, hele bir de unutursak aynı felaketleri tekrar yaşama ihtimalimize karşı bu tür hatırlatmaları zaman zaman yapıyoruz" dedi.

'İHRACATIMIZI 250 MİLYAR DOLAR SINIRINA GETİRDİK'

Erdoğan, Türkiye'nin üreterek büyüdüğünü ve bu sayede ihracat rakamlarının 250 milyar dolar sınırına dayandığını aktararak, "Ülke olarak pek çok alanda verdiğimiz istiklal ve istikbal mücadelesinin ekonomideki yol ayrımında hükümet olarak bir tercihte bulunduk. Ya faiz- kur- enflasyon denklemine uygun şekilde finansal sıkılaştırmaya gidip bu arada belki 10 milyon vatandaşımızın işsiz kalmasına yol açacaktık ya da istihdam odaklı yeni bir yola girecektik. Bir ara 26 buçuk milyona kadar gerileyen istihdamın ekonomik ve sosyal maliyetlerini en iyi biz biliyoruz. Bunun için tercihimiz istihdamdan yani vatandaşlarımızın işinden, aşından, huzurundan, geleceğinden yana kullandık. Nitekim bu sayede dünya küçülürken biz üreterek büyüdük ve ihracatımızı 250 milyar dolar sınırına getirdik. Yine bu sayede dünyada istihdam azalırken biz 31 milyon sınırına dayanarak tarihimizin en büyük rakamına ulaştık. Geçtiğimiz yıl elde ettiğimiz yüzde 11'lik büyüme ile G-20 ülkeleri içinde ilk sıraya yerleştik. Her ne kadar birileri bu politikanın başarısını gölgelemek için yalan üstüne yalan uyduruyorsa da uluslararası değerlendirmeler tam tersini gösteriyor. Mesela geçtiğimiz günlerde IMF, dünyanın büyüme rakamını aşağı yönlü, ülkemizin büyüme rakamını yukarı yönlü güncellemiştir" ifadelerini kullandı.

 

'850 BİN ESNAFIMIZIN KAZANCINI VERGİDEN MUAF TUTTUK'

Küresel krize rağmen bütçe dengesinde herhangi bir bozulmaya meydan verilmediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yılın ilk 6 ayında 94 milyar liraya yakın fazla veren bütçemiz mali disiplinden asla geri adım atmadığımızın en somut ispatıdır. Üstelik, bu görünüme işçilerimize, memurlarımıza, emeklilerimize ve sosyal kesimlere verdiğimiz desteklere, yaptığımız yüksek oranlı artışlara rağmen ulaştık. Asgari ücrette tarihi artışlar yaparken tüm ücretlerin bu seviyedeki kısmından gelir ve damga vergilerini kaldırarak herkese ilave kazanç sağladık. Gelir vergisini kaldırarak 3 milyon çiftçimizi desteklerken, basit usule tabi 850 bin esnafımızın kazançlarını vergiden istisna tuttuk. Gıdadan temizlik maddelerine kadar çok sayıda üründe yaptığımız KDV indirimleri ile hem vatandaşlarımızın fiyat artışlarından etkilenme seviyesini düşürdük hem de sistemi sadeleştirdik. Sadece 2022 yılında vatandaşlarımızı enflasyona karşı güvence altına alma çabalarımıza destek için vergi indirimleri ile vazgeçtiğimiz kamu geliri 251 milyar lirayı bulacaktır. Devletin imkanlarını her kesimden vatandaşımızla paylaşarak sosyal adaleti ve gelir dağılımındaki dengeyi koruma hassasiyetimizden taviz vermedik. Sosyal amaçlı harcamaların bütçe içindeki payını bu yıl yüzde 5'in üzerine çıkartarak 146 milyar liraya yükselttik. Artık sosyal yardımları sadece mutlak yoksullukla sınırlı tutmayıp gelişen ve büyüyen Türkiye'nin imkanlarının adil dağıtımı aracı olarak kullanıyoruz. Bu çerçevede doğumdan ev onarımına, eşi vefat eden kadınlardan öksüz yetimlere kadar 49 farklı düzenli yardım programımız için ayırdığımız bütçeyi neredeyse iki kat artırarak 11,5 milyar liraya çıkardık" ifadelerini kullandı.

'CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK SOSYAL KONUT HAMLESİNİ BAŞLATIYORUZ'

Sosyal konut projesinin detaylarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü konut sektöründe de yerine getirecek yeni projeler geliştirdik. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizde en büyük dönüşümleri gerçekleştirdiğimiz alanlardan biri de şehirciliktir. TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 170 bin vatandaşımızı çevre düzenlemeleri ve sosyal donatıları ile ev sahibi yaparak ekonomik, sağlıklı, güvenli konut üretiminde dünyada eşi benzeri olmayan bir başarı ortaya koyduk. Bundan yaklaşık 1 buçuk yıl önce de 100 bin sosyal konut inşası için çıktığımız çağrıya 10 katından fazla talep aldık. Ülkemizin 81 şehrinde hız kesmeden toplu konut projelerini sürdürüyoruz. Pek çok ilimizde şehir içinde kalan sanayi alanlarını dışarıya taşıyor, bu konudaki talepleri de süratle yerine getiriyoruz. Şimdi de Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatıyoruz. İlk kez ev sahibi olacak vatandaşlarımızın sabırsızlıkla beklediği bu proje ile ilgili hazırlıklar bitmek üzeredir. Vatandaşlarımızı kira öder gibi taksitlerle yerel ve yatay mimari anlayışına göre inşa edilmiş konut projeleri ile ev sahibi yapacağız. Sıfır atık uyumlu, enerji verimli, iklim dostu malzemelerle yapılacak bu konut projelerinin tamamında yenilebilir enerji sistemleri kullanılacaktır. Amacımız salgın döneminde daralan konut arzını hızla artırarak hem inşaat sektörünü canlandırmak hem de insanımızın erişebilir şartlarda ev sahibi olmasını temin etmektir. Bu adım son dönemde ciddi şikayet konusu olan kiraların da düşmesine yol açacaktır. Her zaman olduğu gibi bu projede de şehit yakınları ve gazilerimiz ile emeklilerimize özel bir kontenjan ayıracağız. Ayrıca ilk defa evlenen gençlerimiz de bu projede kota sahibi olacaktır. Önümüzdeki ay bir tanıtım toplantısıyla tüm detaylarını milletimize duyuracağımız konut kampanyasının şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu.