CHP Genel Başkanı, Başbakan Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’nun fezleke açıklamalarını eleştirirken “Don Kişot yel değirmenleriyle savaşıyordu, Kılıçdaroğlu’nun ne ile savaştığı belli değil” sözlerine yanıt verdi. CHP lideri, VATAN’a, “Başbakan’a Don Kişot kitabını göndereceğim. Önce Don Kişot’un kim olduğunu öğrensin” dedi. Cervantes’in kitabını bu hafta Başbakan Erdoğan’a gönderileceği ifade edildi.

CHP’ye başta AKP olmak üzere çeşitli partilerden katılım için düzenlenen törende konuşan Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’a yüklendi. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kendisi hakkında düzenlenen fezlekeyi gündemde tutmaya devam eden CHP lideri şunları söyledi:

MALUMU İLAN ETMİŞ:

Başbakan ‘kusura bakmasın fezlekeden kahraman çıkmaz’ diyor. Malumu ilan etmiş. Bu fezlekeden çıksa çıksa demokrasi adına yüz kızartıcı bir tablo, sistem adına utanç, düşünce ve ifade özgürlüğü adına karamsarlık çıkar. Dön bir kendine bak. Senin yargıçların savcıların bunu yapıyor. Fezlekeden çıksa çıksa güçler ayrılığı ülkesini çöpe atmak çıkar. Fezlekede özel yargı sistemi ile demokrasi adına milletin kafasına sopa çıkar. 27 Nisan muhtırasından kahraman çıkar mı çıkmaz mı? Çık milletin önünde söyle. Cevabını iyi biliyorsunuz. “Muhtırayı ben verdim” diyen kişiyle muhtıradan hemen sonra 135 dakika konuşma yaptın. ‘Mezara gider’ dedin. Ne görüştünüz? Muhtırayı yedin “kahraman çıkmaz” diyorsun. Buradan kahraman sen çıkmadın mı?

KANKA OLDUN:

Sen demedin mi “muhtıralara karşıyız” diye. Peki ne oldu? Dolmabahçe’de gittin kanka oldun. Sen fezleke düzenledin diye seninle kanka mı olacağım? Onların kahramanlıkları işte budur. Senin muhtırayla Dolmabahçe görüşmen danışıklı dövüş müydü, yoksa sen orada gerçekten devletin sırlarını mı görüştün? Sen yasaklı olduğun dönemde, “artık bu muhtar bile olamaz” denildiği dönemde, bu parlamento senin yasaklarını kaldırdı. CHP, halkın iradesiyle sana destek verdi. CHP hakkında fezleke düzenliyorsun. “Mahkememin hukuk dışı yapısını eleştiremezsin” diyorsun, eleştireceğim... Hala kafasında demokrasi yok. Ana muhalafet eleştirmeyecek de övecek mi? İktidar her rejimde var, Mussolini de, Hitler de iktidardı. Bizim üzerimizden halka söylüyorlar. ‘Bak CHP eleştirdi fezleke düzenlendi, ayağınızı denk alın’ diyorlar. Oturmayacağız, mücadelemizi yapacağız. Şiir okudu diye 4 ay hapse mahkum oldu. Erdoğan‘ı demokrasi yanında görmek isterdim, ‘ana muhalafet lideri hakkında eleştiri nedeniyle fezleke düzenleyemezsiniz’ demesini beklerdim. O ne diyor? Kara leke olarak geçti onun cevabı: ‘Olması gereken oldu...’ Bu ne demek? ‘Oh oldu’ diyor. Ahlak, kültürüne bakın. CHP’lilerin dokunulmazlığa ihtiyacı yoktur. O senin için geçerlidir.

KALPAZANLIK VAR

Bu konuyu milletin nezdinden hafife aldırmak, küçümsetmek çabasına girdi. Ahlak dışı uygulama. Başbakan ‘ilk kez fezleke hazırlanmıyor’ diyor. Sen alemi kör, aptal mı sanıyorsun? Benimle ilgili, Başbakan’la ilgili ne fezleke var? Ben onunkileri söyleyeyim; Zimmet, taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta sahtecilik, cürüm işlemek için teşebbüs oluşturmak... Bu adli suçlarla, fikir özgürlüğünü nasıl aynı kefeye koyarsın? Sen bu milletin izanıyla, irfanıyla dalga mı geçiyorsun? Devlet yönetiminde intikam duygusu olur mu? Mehmet Akif Ersoy’dan bahsediyorsun. Ersoy; ‘Zulmü alkışlayamam zalimi sevmem’ derdi. Zulmu alkışlayan kişi Erdoğan’dır. Okuduğun şiirleri içselleştirebilseydin, o şiirlerden ders alsaydın bugün farklı noktada olurdun. İstiklal Marşı’nı yazarken Akif’in paltosu da yoktu. Hangi Mehmet Akif’ten söz ediyorsun? Akif’in inancı, kültürü, İstiklal Marşı... Sen artık zengin sofralarının adamısın. Mazlumları unuttun zalimlerin yanındasın. 9 yılda “değişim” diye yola çıkıp, bu kadar büyük statükocu kimliğe kavuşan başka bir çevre olmamıştır.

Kurultayı toplayacağız

Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, “Kurultay yapmak isteyen CHP’lilerin imzaları elinize ulaştığı an izleyeceğiniz yol nedir?” sorusuna, “Çok basit. Gereğini yapacağız, tüzük kurultayını toplayacağız. Ne telaşlanacak bir şey var, ne de başka bir şey. Hukuk neyi öngörüyorsa onu yapacağız, kimse meraklanmasın” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, bu girişimi nasıl değerlendirdiği yönündeki soruya da, “Tüzükte partililerimizin böyle bir hakkı varsa, o hakkın kullanılması da gayet doğaldır” yanıtını verdi. “Konuşmanızda ayrım yapmadığınızı dile getirdiniz. Bunu parti içi muhaliflere bir gönderme olarak kabul edebilir miyiz?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Ben onları parti içi muhalif olarak görmüyorum. Onlar tüzükten kaynaklanan haklarını kullanıyorlar” diye konuştu.

Kurultay talebinden genel başkan seçimi çıktı

CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav’a yakın isimlerin “Olağanüstü Tüzük Kurultayı” istemiyle başlattığı imza çalışmasında gereken 256 imzanın aşıldığı iddia edilirken, muhaliflerin tüzük taslağından ilginç bir düzenleme çıktı. Genel başkan seçimli kurultayı için 650 imza (delegelerin yüzde 51’i) gerekirken, tüzük taslağında bu sayı 256’ya (delegelerin yüzde 20’si) çekildi. Bu talep genel merkez kanadında “tüzük kurultayının ardından Aralık ayı beklenmeden Genel başkan seçimi yapılması” olarak algılandı. Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, VATAN’a şu değerlendirmelerde bulundu:

MİDEM BULANDI: Kim vurduya getirip, bu düzenlemeyi getirmek istiyorlar. Tüzük kurultayının ardından 15-20 gün sonra seçimli gündem isteniyor gibi geliyor. Parti içi demokrasi güçlendirme söyleminde bulundular ama bu maddeyi görünce midem bulandı. Burası taleplerine uymuyor. Her maddenin değişmesini isteme hakları var ama söylemde de tutarlılık olmalıdır. Aralık ayındaki kurultay öncesi bir girişim seziyorum.

Sicilleri parlak değil

TARTIŞMALAR BİTSİN

Genel başkanımız hakkında fezleke ortaya çıkınca örgütlerde bir refleks yankılandı. AKP’liler hemen bunu olağanüstü kurultay ile ilişkilendirdiler. İmza girişimleri partimizin gücünü kırıyor. Ara vermeden seçimli kurultay arayışları bitmelidir. İçe dönük tartışmalar son bulmalıdır. Parti içi demokrasi arayışlarına katılıyorum. Partinin zarar görmeyeceği bir eylem içerisinde olsunlar. Ben iyi tüzük uzmanıyım. Tüzük taslaklarını görünce söylemden şüphe ettim. Daha erkene çekmek istiyorlarsa çekelim ama bu partiye zarar verilmeden olsun.

1 TANE İMZA GELDİ


Dün (Cumartesi) itibariyle 1 tane imza geldi. Belki topluca verecekler bilmiyorum ama tek imza mevcut şu anda. Bizi arayan çok sayıda kurultay delegesi de imza girşiminden rahatsız. Parti içi demokrasi arayışına giren arkadaşların sicili çok parlak değil. Bunu ben istesem tamam anlarım, ben bedel ödemişim. 2003 tarihinde parti içi demokrasiyi tıkayan arkadaşlar ne yazık ki şimdi bunu istiyor. Benim bu girişimi engelleme amacım yok ama söylem ile çelişkiye dikkat çekmek istedim.