İzmir Büyükşehir Belediye Başkan a. adayı ve Milletvekili Birgül Ayman Güler, Buca Belediyesi tarafından düzenlenen 'Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Verilmesinin 79. Yılı' konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Panelde Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı, CHP Buca İlçe Başkanı Bektaş Gül,  İşçi Partisi Buca İlçe Başkanı Ramazan Çalışkan ve Bucalılar Güler’i dinleyenler arasındaydı.

Kadınların seçme ve seçilme hakkını, Kurtuluş Savaşı’nda emperyalist güçlere karşı erkeklerle birlikte sırt sırta mücadele ederek kazandığını söyleyen Güler, “Bugün AKP kadını eve kapatmaya, toplumsal yaşamın dışına itmeye ve ikinci sınıf insan yapmaya çalışıyor” dedi.

‘Mustafa Kemal Atatürk’e şükranlarımızı sunuyoruz ve ondan özür diliyoruz’ diyerek sözlerine başlayan Güler, “Mustafa Kemal Atatürk’ten özür dilemesi gerekenler şimdiye kadar ki Türkiye’de iktidar sürmüş olan tüm siyasi partilerdir. Aynı zamanda kadın örgütlenmesi içinde çok emek verip bugünkü manzarayı ortadan kaldıramamış olan bizleriz” dedi.

“Görevimizi eksik yaptık!”


Özür gerekçesini açıklarken seçme ve seçilme haklarından seçilme hakkının olması gerekenden çok uzakta olduğunu belirterek sözlerine devam Güler konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kadınlara seçme ve seçilme hakkı ulusal parlamentoya 1934 yılında yerel meclislere, belediye başkanlıklarını ve köy muhtarlıklarına ise 1930 yılında verildi. Zamanın ileri ülkeleri diye bilinen ülkelerinde kadının adı hiç yokken! Daha o tarihlerde verilmiş olan o haklar bahşedilmiş haklar mıydı? Bence büyük sorulardan biri bu. Kurtuluş Savaşı’nda erkeklerle beraber antiemperyalist mücadeleye girmiş olan kahraman Türk Kadını bu hakları Dünyanın çok gelişmiş ülkelerindeki kadınlardan önce almayı kendisi hak etmişti. Ona bahşedilmiş olan haklardan değil, onun antiemperyalist mücadelede göstermiş olduğu mücadele ile zaten hak ettiği hakların kendine tanınması söz konusuydu. Kurtuluş Savaşı’na emek vermiş olan binlerce kadın ve erkeğe şükranlarımızı sunmamızın zamanıdır. O tarihten bugüne seçme hakkı bakımından bir problemimiz hukuken ve fiilen yok. Mesele seçilme hakkı bakımından. Şimdiye kadar 17 farklı seçim yapılmış Türkiye’de. Seçimlerin sonucunda ve son yapılan seçimlere bakarsanız, parlamentoda kadınların oranı yüzde 14’ü buldu diye çok sevinçliyiz. Ama belediye meclislerinde, belediye başkanlılarında, il genel meclislerinde, köy muhtarlıklarında, köy ihtiyar meclislerinde, mahalle muhtarlıklarında kadının adı yok. Bu konuda şimdiye kadar yaptıklarımız yeterli olmuş görünmüyor. Kadın örgütlenmelerinin başka türlü çalışması gerekiyor ve toplumun derinliklerine inen bir mücadele planı çizmemiz lazım. Mustafa Kemal’den ve Kurtuluş Savaşı’na kanlarıyla canlarıyla katılanlardan özür dilerim. Onlar şimdi kadını ve erkeği ile beraber yükseltilmiş bir Türkiye görmeyi arzu etmişlerdi. Onların arzu ettikleri manzaralardan henüz çok uzağız. Görevimizi eksik yaptığımız için özür dileriz. Şimdi yeni görevleri belirleyip önümüzdeki dönem çalışmayı başardığımızda sanıyorum bize bırakılan mirası yükseltme şansı buluruz.”

Kadınların seçilme hakkını yükseltebilmek, güçlendirebilmek için pozitif ayrımcılığa ihtiyacı olduğunu da belirten Güler, “CHP olarak biz 2012 Tüzük Kurultayı’nda yaptığımız tüzük değişikliğinde kendi parti organlarımızda ve partimizin aday göstereceği ulusal ve yerel, tüm seçimlerde kadınların en az yüzde 33 olarak yer almasını hüküm haline getirdik. Yüzde 33 değil en az yüzde 33 diyerek o yüzde 50’yi sağlayabileceğimizi düşündük. Devrimci bir adım attık. Hem kendi partimiz içinde hem yaşadığımız şehirlerde hem de Türkiye’nin genelinde büyük bir mücadele dönemini yeniden başlatmaya ihtiyacımız var. Kadın ile erkek birlikte mücadele ettiklerinde uygarlık fikrinin yükseleceğine inanıyorsak bunu yapmalıyız” dedi.

“Bizim başörtüsü ile hiç problemimiz olmadı”

Kadın hakları bakımından mücadelenin önemine değinen Güler, hakların elde edilmesinde karşılaştıkları ve karışılacakları sorunları ancak mücadele ile aşabileceklerini vurguladı. Güler, “Biz başörtüsü, türban mücadeleleri içinde yürüyoruz. Bunu ilişkin tespitlerimizi ortaya koymak bu köklü mücadelenin başlangıcı olur. Biz yıllardan buyana başörtüsüne karşı olan dinsizler diye nerdeyse toplumun dışına atıldık. Oysa bizim başörtüsü ile hiç problemimiz olmadı. Bizim yaşlarımızda olan arkadaşlarımızın içinde kendi başını örtenler olduğu gibi ailelerimizde başını örtenler var. Şehirde ya da köyde başını örten kadınla bizim hiçbir zaman problemimiz olmadı ki. Ben başını siyah müftü başı örtüyle örten müthiş bir Atatürkçü kadının kızıyım. Bizim derdimiz başörtüsü hiç olmadı hiçbir zamanda olmayacak” dedi.

 “Onların zihniyetinde kadın şeytandır!”

Son günlerde yaşan gelişmeler doğrultusunda kadının iş hayatından, sosyal hayattan çıkarılarak eve kapatılmaya çalışıldığını söyleyen Güler, “Kızlı erkekli yurtlar var dediler. Yalan Türkiye’de hiçbir zaman kızlı erkekli yurt olmadı. Hepimiz üniversitede çocuklarımızı okuttuk kendimiz okuduk, biliyoruz yurdun nasıl olduğunu” dedi.

Kadına ikinci sınıf, hatta kadına şeytan gözüyle bakan zihniyetin, kadına biçtikleri görevin erkeğe hizmet etmek olarak gördüklerini ifade eden CHP’Güler, “Onların zihniyetinde kadın şeytandır. Onların zihniyetinde kadın ikinci sınıf yaratıktır. Onların zihniyetinde kadın yalnızca erkeğe hizmet etmek amacıyla yaratılmış olandır. Ve bu yorumlarını dine dayandırarak yürümekte hiçbir beis görmüyorlar. Başbakanın mezhebinden biri olarak söylüyorum, ben dinimin kadınları örtünmek zorunda saydığına inanmıyorum. Beni dinimle dövüp kendi aklındakini bana yaptırmaya güçleri yetmeyecek. Buna inanan varsa başımın üstüne ama bu ülkenin başbakanı dinimi kendi aklınca yorumlayarak beni hizaya sokamayacak buna hiçbir zaman güçleri yetmeyecek. Kadın özgürlük mücadelesinde siyasi iktidarın ve erkeklerin kendi varlıklarını kadın üzerinden inşa etmek çabalarına son vermek gerektiğini düşünüyorum. Kadın üzerinde din istismarına son vermek bizim mücadelemizle mümkün diye düşünüyorum. Hiçbir şekilde şimdiye kadar yapmaya gayret ettikleri başını örtenle başını örtmeyeni karşı karşıya getirmeye izin vermeyeceğimizi yüksek sesle ilan ediyorum”  sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.