İstanbul'daki 20 üniversiteden 60 öğrenci kulübü başkanıyla, CHP Genel Başkanı Gürsel Tekin kahvaltıda buluştu. Kahvaltıda gençlerle daha özgür ve daha özerk bir üniversitenin nasıl oluşturulabileceğine dair Türkiye'nin çeşitli sorunlarını konuşacağını söyleyen Tekin, ana muhalefet olarak gençlerin sorularına yanıt vereceğini belirtti.
Gürsel Tekin'in açıklamalarından önce konuşan Marmara Üniversitesi öğrencisi Emsa Kulüp Başkanı Ayşe Eren Yılmaz, öğrencilerin problemlerine değinerek, maddi açıdan zorluk çektiklerini söyledi. Öğrencilerin barınma, kampüslerin şehir dışına kaydırılması, ekonomik problemlere değinen Yılmaz, "Akademilerin özgür düşünce ortamı olduğunu ve ifade özgürlüğü zorunludur" dedi. Yılmaz'dan sonra konuşan Koç Üniversitesi Borsa Kulübü Başkanı Emre Koyunsağan ise ODTÜ'deki olaylardan yola çıkarak üniversitelerin karışık olduğu dönemlere geri dönmemesi gerektiğini söyledi.

Korkuyorsa üniversitelere gitmesin

Öğrencilerin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Tekin, ODTÜ'deki öğrenci olaylarına ve Başbakanın konuya ilişkin açıklamalarına değinerek,"Klasik Sayın Erdoğan modeli. Köylü itiraz edince 'ananı al git', memur itiraz edince cop ye, işçi itiraz edince gazla sustur, gazeteci itiraz edince cezaevine at, aydın itiraz edince soruşturma aç, hocalar da olunca hocalık dersini sayın Başbakan verecek. Sayın Başbakan bugüne kadar toplumun her kesimini ilgilendiren konuda fetva verdi. Bilim yuvalarına bir Başbakanın 3500 tane polisle gidilmeyeceğini öğrenmesi gerekiyor. 3500 tane polisle ODTÜ'de senin ne işin var sayın Başbakan? Eğer o kadar korkuyorsan güvenliğinden gitmeyeceksin" dedi.
Başbakanın öğrencilerle ilgili söylemlerini şiddetle kınadığını belirten Tekin, polisin gözaltına alınan öğrencilerin evinde Deniz Gezmiş'in fotoğraflarını aramasını tuhaf bulduğunu söyledi.

Ağlamaktan vazgeçsin

Gürsel Tekin, Başbakan Erdoğan'ın evinin altında dinleme cihazının bulunduğu açıklamalarıyla ilgili olarak ise 5 yıldır herkesin dinlendiğini belirterek, hukuksuzluğun sonu olmadığını belirtti. Tekin, "Elbette bir gün gelir sayın Başbakana dokunur. Siz Başbakansınız. Kimler sizi dinliyorsa derhal gereğini yapıp, kamuoyu ile paylaşacaksınız. Özel Yetkili Mahkemelerin Savcıları harekete geçti mi, geçmedi mi? Başbakan ağlamaktan vazgeçecek ve gereğini yapacak" dedi.
Başbakanın 'Derin devlet tam olarak temizlenemedi' şeklindeki sözlerine de değinen Tekin, evrensel hukukun olduğu yerlerde derin devletin olmayacağını belirtti.

Çaresiz kalınca...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın karın yağması ile ilgili "Meteoroloji bize bildirmedi" şeklindeki açıklamasına ise Tekin, "Karın en çok yağdığı yer Moskova'dır. Moskova Belediye Başkanı böyle bir demeç verebilir mi? Çaresiz kalınca hemen sıkı yönetim ilan ediyorlar 'evinizden çıkmayın' diye. Bu kadar kolay belediye başkanlığı ben de yaparım" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 'Manevi işkence gördük' sözlerine de değinen Tekin, "Ağlama duvarının arkasında Arınç ağlıyor. İşkence değil ama manevi işkence görmüş. Bir şey diyecekseniz arkasında durun. Yaşından başından utan. Her şeyi söyleyip sonra dönüp 'biz manevi işkence gördük' diyor. Siz ne manevi işkence gördünüz? Manevi ve fiziki işkenceyi bu ülkenin aydınları görmüştür" şeklinde konuştu.
Bir basın mensubunun "Başbakan Erdoğan sizi kuvvetler birliğini savunmakla itham etti. 'Kuvvetler ayrılığından anladıkları Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinin ayrılığıdır. Menderes idam edilirken ellerini ovuşturuyorlardı' dedi" hatırlatması üzerine Tekin,  "Sayın Başbakanın kullanmadığı hiçbir argüman kalmadı. 12 Eylül referandumu ile beraber devlet adına tüm kamu Başbakanın emrinde. Ne istiyor Allah aşkına?" dedi. Anladıkları kuvvetler ayrılığının ise evrensel hukukta dünyanın gelişmiş ülkelerindeki gibi olduğunu belirten Tekin, "Sayın Başbakanın anladığı kuvvetler ayrılığı gitmiş olduğu Ortadoğu'daki gibidir. 58 yıldır Cumhuriyet Halk Partisi iktidar değildir. Bu 58 yıl içerisinde her dönem darbeler olmuştur. Bütün darbelerde CHP mensupları darbe yemiştir. Ama sayın Cumhurbaşkanı, sayın Başbakan ve takımına baktığımız zaman hiçkimsenin mağduriyeti olmamıştır" diye konuştu.

En çok onlar ağlıyor

Bir gazetecinin ' siz 12 Eylül döneminde çok şey gördüğünüzü söylediniz. Peki siz neden dağa çıkmadınız?' sorusu yanıt veren Tekin "Sayın Arınç daha önce de benzer söylemler söyledi. Bir siyasetçi olarak duygularını ifade etmesi son derece normaldir. Ama bu duygularını söyledikten sonra fırça yeyip, çark etmek bir siyasetçiye yakışan bir tavır değildir. Mağduriyetleri yoktur. Ne garipse de en çok onlar ağlıyor" diye konuştu.