CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki grup toplantısında konuştu. Şehit cenazesinde uğradığı saldırıya değinen Kılıçdaroğlu, "Eğer bu ülke için hayatını vermişse şehitlere saygı göstermek hepimizin insani görevidir. Cenaze namazları büyük bir saygı içinde kılınır, devlet töreniyle şehitlerimiz sonsuzluğa uğurlanır. Bizler de cenaze namazlarına katılırız, oradan belli bir saygı içinde ayrılırız. Şehit ailelerinin evinde yangın vardır. Şehitlerimiz hepimizin şehididir" diye konuştu.

Akkuzulu Mahallesi'ndeki şehit cenazesi için kendilerinden Türk bayrağı istendiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Büyük bir Türk bayrağı istendi köyden, bayrağı ilçe başkanlığımız verdi. Şehit cenazesine ben ve arkadaşlarım birlikte katıldık. Cenaze namazını doğru dürüst kıldırmadılar. Akkuzulu köyünün sakinlerine bir şey söylemiyorum, benim gündeme getirmek istediğim provokasyon yapan insanlardır. Şehidimize Allah'tan rahmet dilemek bizim boynumuzun borcudur. Cenazeye gidiyorsanız o cenazenin ağırlığına uygun bir duruş sergilemek bizim görevimizdir. O şehit cenazesine katılan tek genel başkan benim. Daha namazın başında, sloganlar, hakaretler atıldı. Bırakın bari bir Fatiha okunsun. Bırakın bari bir helallik olsun. İzin vermiyorlar, vermediler. 'Bunlar gerçekten Müslüman mı?' dedim. Bunlar gerçekten şehit ailesine saygı gösteriyorlar mı? Şehitlerimizin yüzde 99'u fakir aile çocuklarıdır. Oturdukları evlere baktığınızda bile bu çıplak gerçeği görürüz. Geldiğimiz nokta şudur; Bana yapılan linç girişiminden çok şehit cenazesine yapılan hakareti eleştiriyorum. Benim vicdanımı derinden yaraladı. 'Saldırı' diyorlar, 'protesto' diyorlar. Açık ve net bir linç girişimiydi. Yapmak istediler; ama yapamadılar. Verilmiş sadakamız varmış."

Amaçları aynı

Saldırının sadece kendisine değil, yanında bulunan milletvekillerine de yapıldığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, yaşanan arbede arasından çok zorluklarla çıktıklarını ve bir eve sığındıklarını söyledi. Evlerine sığındığı ailenin yaptığı iyiliği unutmayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hayatımda iki kez polisin 'Akrep' diye tanımladığı araca bindim. Birincisi Şavşat'ta giderken PKK'nın yaptığı saldırıydı. O ara uzun namlulu silahlarla pek çok atış yapıldı. O vadide kurşun seslerinin yankılarını duydum. Saldırıyı yapan PKK'ydı. Akkuzulu köyünde de evden çıkıp, yine bir polis akrep aracına bindik, orada da saldırı vardı. Onların da PKK'dan hiçbir farkı yok, onların tamamı aynı zamanda PKK'lı. PKK, ülkeyi bölmek istiyor, parçalamak istiyor. Bunlar da ülkeyi bölmek, parçalamak istiyor. Aynı amaçla hareket ediyorlar, aynı yolun yolcusu. Ama biz sakinliğimizi koruduk. Evde iki kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem Bey ile görüştüm, orada bir olay olmaması için, toplantının bir an önce sonlanması, yumuşak bir dil, herkesi kucaklayan bir dil kullanılmasını ifade ettim. Yüz binlerin olduğu bir yerde provokasyonu engellemek çok zor."

Neredeydin?

Kılıçdaroğlu, sözleşmeli erlerin sorunlarını gündeme getiren tek kişinin kendisi olduğunu ifade ederek, "Linç girişiminde bulunan alçaklara soruyorum. Ben askerlerin haklarını savunurken sen neredeydin? Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. Cumhuriyeti güçlendireceğiz, demokrasiyi koruyacağız. Bir tek çocuğun yatağa aç girmediği bir ülke haline getireceğiz bu ülkeyi. Hak, hukuk ve adaletten ayrılmayacağız" diye konuştu.