CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi parti ve milletvekillerini 'Darbe Temizliği'ne çağırdı. Kılıçdaroğlu 'Darbe Temizliği İçin CHP'den Demokrasi Paketi'ni, basın toplantısı yaparak açıkladı. Kılıçdaroğlu, "Darbe hukukundan Türkiye Cumhuriyetini kurtarmak her siyasal partinin, her siyasetçinin namus görevidir"diye konuştu.

12 Eylül darbesinin üzerinden tam 32 yıl geçtiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, 'Milli Güvenlik Konseyi' olarak nitelendirilen anti demokratik yönetimin yaptığı darbe anayasasının büyük ölçüde yürürlükte olduğunu belirterek, "Sadece Anayasa değil, darbe yönetimin yaptığı 105 temel yasa ve Kanun Hükmünde Kararnameler de hala yürürlükte. Şayet bir ülkede, darbecilerin yaptığı yasalar, darbe sonrasında da yürürlükteyse, darbeciler hala iş başındadırlar demektir.Yani, Türkiye’nin yasaları hala, darbecilerin hizmetinde demektir" dedi.

"TBMM'NIN SAYGINLIĞI ELBETTE TARTIŞILIR"

"Milletimiz, 30 yıldır darbe yasalarıyla yönetiliyor" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"30 yıl boyunca yasama yetkisini darbecilerin elinden alamayan bir TBMM’nin saygınlığı elbette tartışılır. 30 yıl boyunca bu ülkenin darbe hukukuyla yönetilmesine göz yummak, Millet iradesini gasp eden darbecilerin, suçuna ortak olmak demektir. Temel soru şudur? TBMM, darbe hukukunun yarattığı kirliliği, 30 yıldır neden temizleyemedi? Herkes bu soruya samimi bir cevap vermek zorundadır. Aksi halde, sadece kendimizi kandırmış oluruz. TBMM’nin gücü mü yetmedi? Siyasi partilerin, milletvekili sayıları mı yeterli olmadı? Hiç kimse mazeret üretmeye kalkmasın ve bir gerçeği görsün.Türkiye son 10 yıldır.Bütün statükoyu tekeline almış AKP iktidarı tarafından tek başına yönetiliyor. Bu Parti, işine gelmeyen, zülfü yâre dokunan her şeye dokunuyor. Asla dokunmak istemedikleri bir şey var.O da darbe hukuku. Bunu kimse görmezden gelemez, gelmemelidir de."

"DARBEYE KARŞI OLMAK DEMEK, İNSANLIĞIN KAZANIMLARINI SAVUNMAKTIR"


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben darbelere neden karşıyım" sorusunun, bir siyasi ahlak sorusu olarak önlerinde durduğunu kaydederek, şöyle dedi:

"Bu soruya verilecek samimi bir cevap, demokratik zihniyetinizi ve kültürünüzü ele verir. Çünkü darbecilik bir zihniyetin, bir kültürün adıdır, darbe ise o zihniyetin ürünüdür. Darbeye karşı olmak demek, insanlığın kazanımlarını savunmaktır. Temel insan haklarını savunmaktır. Hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını savunmaktır. Kuvvetler ayrılığı ilkesini savunmaktır. Özgür düşünceyi savunmaktır, özgür sanatı savunmaktır. Yani kısacası; darbeye karşı olmak, demokrasiyi savunmaktır. Ancak önemli bir konu var. Demokrasiyi sadece, 'yöneticileri belirleme süreci' olarak göremeyiz. Demokrasi rejimi: Yönetme hakkı kimde olacak?Sen mi, yoksa ben mi yöneteceğim? Yönetimi nasıl seçeceğiz? sorularıyla sınırlı olamaz. Nasıl yönetildiğimizin hiç mi önemi yok? Demokrasi bir zihniyetin adıdır, bir kültür işidir. Bu zihniyet, Hukukun üstünlüğü ilkesini, İnsanın düşüncelerine, inançlarına ve temel insan haklarına saygıyı,Yani insana saygıyı içselleştiren insanların zihniyetidir. Eğer bir insanın darbe hukukuyla sorunu yoksa o halde demokrasiyle sorunu var demektir."

"SEÇİM BARAJI, DARBECİLERİN GETİRDİĞİ MİLLİ İRADE HIRSIZLIĞIDIR"


Kılıçdaroğlu, "Darbe hukukunun darbecilerin elinde, topluma yöneltilmiş bir silah olarak kullanıldığını ve toplumu baskılama aracı olarak kullanıldığını" anlatırken şunları söyledi:

"30 yıldır işbaşına gelen sivillerin, topluma ve demokrasiye yönelmiş bu silahı imha etmesi beklenilirken, aksine sahiplenmeleri acı bir gerçektir. Bu durum Türk siyasetinin en büyük ahlak sorunudur. Örneğin, totaliter zihniyetin akademik çocuğu olan YÖK Yasasının sahiplenilmesi bir siyasal ikiyüzlülüktür. Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanununun değiştirilmek istenmemesi bir siyasal ikiyüzlülüktür. Aynı şekilde, Ceza Kanununun insanlık dışı maddelerine göz yumulması da bir siyasi ikiyüzlülüktür. Yüzde 10 seçim barajı, ikiyüzlülüğün ötesinde darbecilerin getirdiği milli irade hırsızlığıdır."

"DARBE DÖNEMLERİNİ ARATMAYAN İNSAN HAKLARI İHLALLERİ YAŞIYORUZ"

CHP lideri, "Darbe zihniyeti, yani totaliter zihniyet, darbe yasalarıyla günümüzde varlığını sürdürüyor" dedikten sonra şöyle devam etti:

"Bugün, demokrasi ve insan hakları bakımından dünyanın sicili en bozuk ülkelerinden birisi olarak gösteriliyoruz. Şunu artık herkes görsün, 12 Eylül darbesinin üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen 2012 yılı Türkiye’sinde darbe dönemlerini aratmayan insan hakları ihlalleri yaşıyoruz. Bunun temel nedeni darbe hukukunun siyasal iktidar tarafından benimsenmesi ve uygulanmasıdır. 32 yıl içerisinde devletler yıkıldı, devletler kuruldu. Dünya değişti, teknoloji gelişti, 2012 yıl Türkiye’sinde, totaliter rejim hukukundan, darbe hukukundan bahsediyoruz. Sansürden, hapisteki gazetecilerden, milletvekillerinden, baskıdan, korkudan bahsediyoruz. Kadın cinayetlerinden, cezaevindeki çocuklara tecavüzden, işkenceden bahsediyoruz. 32 yıl içinde siyah beyaz televizyondan, renkli televizyona geçtiğimiz gibi. Totaliter sistemin de teknolojisi değişti. Askeri dikta sisteminden, post modern dikta sistemine terfi ettik.Açıkçası mevcut durum budur."

Bu topraklar Mevlana, Yunus Emreler'in toprağı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu topraklar, uygarlıkların beşiğidir. Bizim bütün dünyaya insan hakları dersi vermemiz gerekmez mi? Neden bütün dünyanın imrendiği, örnek aldığı gerçek bir demokrasi ülkesi olmayalım. Ülkemizde demokrasi varmış gibi bir oyun oynamaktan vazgeçelim. Vazgeçelim ki, hiç olmazsa bu ülkedeki yeni kuşaklar gerçek demokrasinin ne olduğunu bilerek yetişsin. Gerçek demokrasinin tadını alsınlar ki, kimse onları gömlek demokrasisiyle kandıramasın" dedi.

'DARBE TEMİZLİĞİ İÇİN CHP'NİN DEMOKRASİ PAKETİ'


CHP Milletvekillerinin kendilerine verilen yasama görevlerini olabildiğince mükemmel yapmaya çalıştıklarını belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"24'üncü yasama döneminde, hukuk sistemimizin içindeki totaliter kirliliği ve darbe kurumlarını temizlemek üzere onlarca yasa teklifi verdik. CHP’nin şu ana kadar önerdiği yasa değişiklikleri, bu ülkenin hayrı için, halkımızın yararı için düşünülmüş bir 'darbe temizliği' paketidir.Bu demokrasi paketi içerisinde yer alan yasa teklifleri, çağdaş bir demokrasi için olmazsa olmaz niteliktedir. Çağdaş bir demokrasiye kavuşmamız için, siyasal partilerimizi ve TBMM’nin değerli üyelerini 'Darbe Temizliği için CHP’nin Demokrasi Paketine' katkı sunmaya davet ediyorum. Çağrıyı yapıyorum. Çağrımızı yineliyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sayın milletvekillerine söylüyoruz. Siyasal partilerimize ve onların Genel Başkanlarına söylüyoruz. Darbe hukukundan Türkiye Cumhuriyetini temizlemek mi istiyorsunuz? Cumhuriyet Halk Partisi hazır. Efendim sizin söylemleriniz, ifadeleriniz söylemde kalıyor. Hayır efendim kanun teklifi de veriyoruz. Hiç kimse artık Cumhuriyet Halk Partisi’ne siz demokrasiyi yarım yamalak savunuyorsunuz demesin. Darbe hukukundan Türkiye Cumhuriyetini kurtarmak her siyasal partinin, her siyasetçinin namus görevidir. Bu kadar net ve açık söylüyoruz. Bu, insanımıza saygının bir gereğidir. Demokrasiye saygının bir gereğidir. İnsan haklarına saygının bir gereğidir. Bunu böyle yapmak istiyoruz. Çağrımızı umarım bütün Türkiye duymuş olur."