CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Kasım’daki milletvekili genel seçimi öncesi çıktığı Avrupa turu kapsamında Almanya’nın Köln kentinde partililerle bir araya geldi.

Sartory Saal adlı salonda basına kapalı gerçekleştirilen ve yaklaşık 400 partilinin katıldığı toplantıda seçim çalışmaları hakkında bilgi alan ve vatandaşların sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, ardından Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bayramın ilk günlerinde Türkiye’den şehit haberleri almanın üzüntüsünü yaşadıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “En azından bayramda bir çatışmanın olmaması en büyük dileğimizdi. Ama maalesef terör her zaman olduğu gibi kan ve gözyaşı demek. İnşallah önümüzdeki süreç içinde 1 Kasım’dan sonra Türkiye’de yeni bir atmosfer oluşur, demokrasi kazanır ve terör belasından hep beraber kurtulmuş oluruz” diye konuştu.

Terörün Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu en öncelikli sorun olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “Türkiye bu sorunu aşamadığı sürece, kendi içindeki dirliğini sağlayamaz, kuramaz. O nedenle bizim öncelikle terör sorununu aşmamız gerekiyor. Bu konuda yeni projeler, yeni bir anlayışı egemen kılmak, yeni projelerle bu sorunu aşmamız gerekiyor” dedi.

Yurt dışında seçim güvenliği

CHP Genel Başkanı, yurt dışındaki seçimlerde sandık güvenliği konusundaki bir soruyu cevaplandırırken, sandık başkan ya da yardımcıları olarak, Türkiye Cumhuriyeti konsolosluk memurlarının yanı sıra resmi din görevlilerinin de görev almalarına karşı olmadığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, “Aslında samimi düşüncemi söyleyeyim. Din görevlilerinin sandıkların başında olması, seçim güvenliği için aslında çok önemli . Yani seçim güvenliğinin bir anlamda garantisi çünkü din adamları yalan söylemezler. Din adamları sahtekarlık yapmazlar. Din adamları herkese eşit davranırlar. Çünkü onlar kutsal bir dinin, bir inancın, bir anlamda söylemini, inancını dile getiren kişiler demektir” diye konuştu.

Geçen seçimlerde, Almanya’da görev yapan bir din görevlisine yöneltilen, başkasının yerine oy kullandığı suçlamasının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Eğer bir din görevlisi bir partiden yana tavır alıyor ve o partinin kazanması için yasa dışı yollara başvuruyorsa, ona din adamı demek bana göre yanlıştır. O farklı bir kimliktir. O kişinin, bilmiyorum alındı mı.. O kişinin derhal Ankara’ya çekilmesi ve din adamı kimliğinden uzaklaştırılması lazım. Çünkü inançlar farklıdır, farklı olabilir ama tüm dinlerin ortak bir hedefi vardır. Ahlak temeli, bütün inançlarda çok önemlidir. Açıklık, berraklık tüm inançlarda çok önemlidir. İnsanların haklarını korumak bütün inançlarda çok önemlidir. Dolayısıyla din adamları eğer sandık başında görevliyse, ben şahsen ve partimiz de buna karşı değil, yeter ki din adamları gerçek anlamda görevlerini yapmış olsunlar.”

Avrupa’daki Türklere sandık çağrısı

Avrupa’da yaşayan Türklere seçimde sandığa gidip oy kullanmaları çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu, “Geldiğimiz noktada bütün vatandaşlar, yurt içinde ve yurt dışında, öncelikle sandığa gitmeliler. Demokrasinin kazanması için, sorunları aşmak için, düşüncelerini açıklayan, önerilerini getiren, projelerini açıklayan partilere destek versinler” dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ya demokrasiden yana oy kullanacağız ya baskıcı yönetimin sürdürülmesinden yana. Avrupa’da yaşayan kardeşlerime şunu söylemek isterim. Özgür bir ülkede yaşıyorsunuz, Almanya’da, Fransa’da, Hollanda’da, İngiltere’de rahat bir atmosferde yaşıyorsunuz, düşüncelerinizi rahatlıkla ifade edebiliyorsunuz ama Türkiye’de bu atmosfer yok. O zaman burada yaşayan vatandaşlarımızın, neden Türkiye’de böyle bir atmosfer olmasın, böyle bir atmosferi önleyen bir siyasi partiye oy vermiyoruz, demelerini bekliyorum. Eğer bunu yapabilirsek, bunu gerçekleştirebilirsek ve buradaki vatandaşlarımız da sandığa gidip bu paralelde oy kullanabilirlerse, bence çok önemli bir görevi yerine getirmiş olacaklar.”

"Yurt dışı seçim çevresi" teklifi

Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının doğrudan kendi temsilcilerini TBMM’ye seçmeleri gerektiğini belirten ve bunun için bir kanun teklifini sunduklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Her 300 bin kişiye bir milletvekili düşecek şekilde, yurt dışı seçim çevresinin 10 milletvekilinden oluşması bizim arzumuz” dedi.

Kılıçdaroğlu, Siyasi Partiler Yasası’nda bu yönde bir değişiklik için diğer partilere de çağrıda bulunurken, “Eğer diğer partiler de buna katkı verirlerse, yurt dışı yaşayan vatandaşlarımız kendi sorunlarını, kendi seçtikleri temsilciler aracılığıyla TBMM’de dile getirebilirler” diye konuştu.

CHP Genel Başkanı, son seçimlerde partisinin neden Almanya’dan bir milletvekili adayı belirlemediği sorusuna ise şu karşılığı verdi:

“Ön seçim yaptık Türkiye’de. Dolayısıyla bizim kontenjan kullanma, benim daha doğrusu, genel merkezin kontenjan kullanma sayısı son derece sınırlı oldu. O nedenle. Ama biz bir kişinin buradan seçilip, Avrupa’dan ya da başka bir yerden seçilip parlamentoya gelmesinin ötesinde, bunun kurumsal olarak, yasal olarak, bir çerçeveye oturtulmasının çok daha doğru olacağını ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın kendi temsilcilerini kendilerinin seçerek parlamentoya göndermelerinin daha doğru olduğuna inandığımız için böyle bir düşüncemiz, çabamız oldu”

NSU cinayetleri ve ırkçılık

Kılıçdaroğlu, Almanya’da 2000-2007 yıllarında 8’i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı NSU terör örgütü hakkında devam eden davayla ilgili soru üzerine, dava sürecinin Türkiye’de de takip edildiğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, “Irkçılık ve ırka dayalı bir politikanın dünyanın her tarafında reddedilmesi lazım. Ve bu konuda ortak tavır takınılması lazım. Türkiye’de de, Almanya’da da, Fransa’da da eğer böyle bir tavrı insanlık olarak gösterebilirsek sanıyorum en büyük cezayı vermiş oluruz” diye konuştu.

Mina’daki izdiham

CHP Genel Başkanı, Suudi Arabistan'ın Mekke kentinin 5 kilometre dışındaki Mina'da yaşanan, en az 753 kişinin öldüğü facia ile ilgili bir soru üzerine de üzüntüsünü ifade ederken, sorumlular hakkında gerekenin yapılmasını istedi.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Daha önce de bir facia yaşanmıştı, o zaman tünelde olmuştu. Ve yine izdihamdan ötürü çok sayıda Müslüman hayatını kaybetmişti. Benzer bir tablo bu kez oluyor. Bir devletin temel görevi, hac sırasında hacı adaylarının can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Bununla ilgili önlemleri almaktır. Yollar buna göre yapılmalı, köprüler buna göre yapılmalı, insanlar buna göre taşınabilmeli. Bütün bunların düşünülmesi lazım. Eğer bunlar düşünülmüyor ve hacı adaylar izdiham nedeniyle hayatlarını kaybediyorlarsa bunun bir sorumlusunun olması lazım. Eğer böyle bakabilirsek olaya sanıyorum daha sağlıklı bir çözüm üretme noktasında gerekli uyarıları da bir şekilde dile getirmiş oluruz.”