CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’de Muhalefet ve CHP’nin Tutumu toplantısında konuştu. Belediye başkanlarının görevden alınıp yerine kayyum atanmasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Sonra demokrasiden söz ediyorlar. Buna da karşıyız. Kayyum ilkesine karşıyız." dedi. Kim kul hakkı yediyse hesabını soracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Beşli çete var ama söz verdim. Beşli çetenin sadece Türkiye'deki elde ettiği haksız kazançları değil kaçırıp Londra'ya götürdüğü paraları da Türkiye'ye getireceğiz." şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'da Türkiye’de Muhalefet ve CHP’nin Tutumu toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:

Türkiye'de iş dünyasının büyük bir huzursuzluk içinde olduğu, önünü göremediğini, istikrarın olmadığı süreci hep birlikte yaşıyoruz. Bunlar nasıl aşılır?

Bir ittifak yaptık. Bilkent Deklarasyonu. Burada 6 siyasi parti, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'in inşası konusunda yaptığımız çalışmayı kamuoyu ile paylaştık. Eğer bir ülkede demokrasi yoksa, sonucunun ne olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz. Demokrasi olsaydı bugün biz özgürce tartışabilirdik, kimse kendisini ötekileştirmiş olarak görmezdi. Medya özgürce eleştirebilirdi. Basın özgürlüğü olurdu, adalet olurdu. Yargının daha tarafsız karar verdiği bir süreci yaşardık. Demokrasi yok Türkiye'de bunu kabul etmemiz lazım. Anayasa değişiklikleri konusunda en samimi ve tutarlı davranan partinin CHP olduğunu da hepinizin dikkatine sunmak isterim. Anayasa değişiklikleri olduğu zaman biz bunun ısrarla yanlış olduğunu, bu sürecin Türkiye'yi farklı bir yere taşıyacağını defalarca söyledik. 'Ama hayır, ama evet yetmez biz buna destek veriyoruz' denildi. Verdiğiniz destek Türkiye'yi bu noktaya getirdi. Demokrasi 7'den 70'e hepimizin ortak alanı olacak. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'in temelinde demokrasiyi yeniden inşa var.

Bazen '6 benzemez nasıl bir araya geldi' diye yazıyorlar. E geldik. 6 parti siyasi partinin her şeyleri ayrı ama demokrasi konusunda ortak hedeflerimiz var. Rahatsızlık sadece CHP'nin tabanında değil ki.

'Siyasi partilerin kapatılmaması lazım'

Eğer siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıysa siyasi partilerin kapatılmaması lazım. Anayasa Mahkemesi'ne Yargıtay'da bir tek kararın altına imza atmayan kişinin Yargıtay'dan AYM'ye atanması kara bir lekedir. Lekeye sahip çıkanlar var bu ülkede. Buna en sert tepkiyi biz gösteriyoruz. Söylemeye de devam edeceğiz. Anayasa Mahkemesi birilerinin babalarının çiftliği değildir.

'Kayyum ilkesine karşıyız'

Seçimle gelen seçimle gider. Seçimleri millet iradesi tecelli etsin diye yapıyoruz. Belediye başkanını görevden alıyorsunuz, yerine kayyum atıyorsunuz. Sonra demokrasiden söz ediyorlar. Buna da karşıyız. Kayyum ilkesine karşıyız.

'Ellerine silah alıp bu adamlar dağa mı çıktı?'

Ne demek OHAL? Düşüncelerini ifade etti yüzlerce Barış Akademisyeni kapının önüne konuldu. Barış Akademisyenleri ne yaptı ellerine silah alıp bu adamlar dağa mı çıktı? Hiç kimse düşüncelerinden ötürü atılamaz. Belediye başkanları görevden alınamaz. Olağanüstü bir olay oldu Meclis'i toplarsın karar alınacaksa Meclis'ten alınır. Neden yetkiyi bir kişiye veriyorsunuz?

'Seçim barajı yüzde 3 olsun dedik'

Seçim barajı yüzde 10. 12 Eylül Darbe ürünü bu. Adil bir oranı değil. Dünyanın hiçbir yerinde uygulanmıyor. Yüzde 3 olsun dedik. Yüzde 3 oy olan bir partinin milletvekilinin parlamentoda olması demokrasiyi güçlendirir.

'AİHM kararları kesinlikle uygulanacak'

AİHM kararları kesinlikle uygulanacak. Uygulamayanlar hakkında ne gerekiyorsa yapılacak. İnsan Hakları ve Eşitlik Komisyonu kurmaya karar verdik. Eşitliğin olmadığı yerde insan hakları mı olur? Bu konuda da Paris ilkeleri göz edilerek kararlar aldık.

Siyasi partilere yapılacak yardımlar konusunda yüzde 1 oy olan partilere de yardım yapılma konusu benimsendi.

'Londra'ya götürdüğü paraları da Türkiye'ye getireceğiz'

Beşli çete var ama söz verdim. Beşli çetenin sadece Türkiye'deki elde ettiği haksız kazançları değil kaçırıp Londra'ya götürdüğü paraları da Türkiye'ye getireceğiz. Kim kul hakkı yediyse hesabını sormak zorundayım. Bunlar Erdoğan'ın oligarkları. İktidar partisini de finansal olarak destekleyen temel grup bu grup.

'Bunu yapmazsanız toplumsal barışı sağlayamazsınız'

Siyaset elbette ki var olan sorunları çözecektir. Helalleşme dediğim zaman 'Adam bu kadar devleti soydu gel helalleşelim diyorsun. Nasıl helalleşeceğim?' diyenler oldu. Helalleşme, gücü elinde tutanın yaptığı haksızlıkları kabullenip onunla helalleşmek demektir. Roboski'de gençler öldürülürken bir hata var. O zaman bizim bu hatayla yüzleşmemiz varsa telafi etmemiz lazım. En azından ailelerinden özür dilememiz lazım. Toplumun kucaklaşmaya ihtiyacı var. Eğer ülkeye huzuru, barışı getireceksek kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Hatalarımızı görmemiz lazım, yüzleşmemiz lazım. Varsa çıkıp özür dilememiz lazım. Diyarbakır Hapishanelerinde işkence gören 5 kişiyle görüştüm. Anlatırken gözyaşlarını tutamadılar. Siz bunlarla nasıl helalleşeceksiniz? Yaptığınız hatayı görüyorsunuz o zaman oturup yüzleşeceksiniz. Bunu yapmazsanız toplumsal barışı sağlayamazsınız. Diyarbakır hapishanesi yapacaksanız müze yapın. Oralarda işkenceler yapıldığını görsünler.

Helalleşme siyaset kurumunun aslında olgunlaşması demektir. Siyaset kurumu olgunlaşırsa toplumda kavga olmaz. Sadece Diyarbakır Hapishanesi'ni düşünmüyoruz tabi Ziverbey Köşkü'nde yapılan işkenceler. Toplumun bunlarla yüzleşmesi lazım. Yüzleşmekten korkmamak lazım. Yapanların topluma bir özür borcu var.

'Kürt sorununu çözeceğiz'

Bizim İkinci Yüzyıla Çağrı beyannamemiz var. Bir yüzyılı devirdik. Bir yüzyılın hesabını yapmamız lazım hepimizin. Acılarımız oldu, bakanlar, başbakanlar, gencecik fidanlarımız idam edildi. Darbeler yapıldı. İkinci yüzyıla başlarken geçen yüzyılı bütün ayrıntıları belleklerimizin bir tarafında tutup ikinci yüzyıla başlamamız gerekiyor. İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamemize 'Kürt sorununu çözeceğiz' diye bir madde de koyduk. Var olan bir sorun var ve çözeceğiz. Bazıları böyle bir sorun yok diyorlar. Onlara göre olmayabilir. Beş temel ilkemiz var. Birincisi sorunun nerede çözüleceğine karar vermemiz. Sorun TBMM'de çözülür. Bunu en başından beri söyledim. Sorunun nasıl çözüleceğine dair Sayın Erdoğan'a mektup da gönderdim. İkincisi sorunu çözmesi gereken insanın samimi ve dürüst olması lazım. Üçüncüsü gizli kişisel bir ajandası olmayacak. Dördüncüsü millete açıklamayacağı anlaşmalara girmeyecek. Beşincisi de süreç devam ederken hem parlamentonun hem milletin bilgilendirilmesi gerekiyor. Bizim görüşümüz bu.

Herkesin eşit ve özgür olması gerektiğini deklarasyonda açıkladık. Hepimiz eşit olmazsak ne olacak? Bir grup ayrıcalıklı, diğer kısım kötü...

'Biz buraya heyette gönderdik niye karşı çıkalım?'

'Kürdistan' lafı dolayısıyla da söylediniz. Bir bölgesel tanım olarak -hatırlamıyorum da zaten sorunun boyutunu da hatırlamıyorum- Kürdistan lafını bir bölgesel ayrımcılık olarak tanımladığımız için bunu kabul etmediğimizi söyledim ama Irak anayasasında Irak'ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi var zaten. Biz buna itiraz edemeyiz. Anayasa Irak devletinin kendi anayasası. Biz buraya heyette gönderdik niye karşı çıkalım? Kaldı ki bizim akrabalıklarımız var. Sadece Kürtlerle değil diğer halklarla da akrabalık ilişkilerimiz var. En ufak bir endişem yok. 6 liderin üzerinde anlaştığı temel konulardan birisi de bölgesel barışı sağlamaktır.