AB'nin endişelerinin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''İkna olup olmadığını Avrupa Birliği yetkilileri açıklar. Ben onu ikna ettim, ama onun hiç sesi çıkmıyor. Olur mu böyle bir şey. Halka doğruları söylemeliyiz. AB'nin endişeleri var'' dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'İş Dünyasıyla Diyalog ve Dayanışma' programı kapsamında meslek örgütlerini ziyaret etmek için Konya'ya geldi. Kent girişinde partilileri tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu, ilk olarak Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü'yü makamında ziyaret etti.

''AB'NİN ENDİŞELERİ VAR''

Ziyaret sırasında gazetecilerinde sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Brüksel dönüşünde 17 Aralık'ta yaşanan gelişmelerle ilgili AB yetkililerini ikna ettiği yönünde açıklamasının hatırlatılması üzerine AB'nin endişelerinin olduğunu kaydetti.

Halka doğruların söylenmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''İkna olup, olmadığını Avrupa Birliği yetkilileri açıklar. Ben onu ikna ettim, ama onun hiç sesi çıkmıyor. Olur mu böyle bir şey. Halka doğruları söylemeliyiz. AB'nin endişeleri var. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun düzenlemeleriyle ilgili endişeleri var. Bir gazetede 'onları sanki ikna ettim diyor' sayın Erdoğan. Oradaki deyim çok önemli, emin değil, yüzde yüz. Biz şunu isteriz. Yargı bağımsızlığı, yargıcın güvencesi, yargının tarafsızlığı bizim için çok önemlidir. Hiç bir yargıç, siyasi baskı altında olmamalıdır. Hakim vicdanıyla karar vermelidir. Savunduğumuz nokta bu.''

İZMİR CUMHURİYET BAŞSAVCISI'NIN TUTANAĞI

Geçen salı günü TBMM'deki grup toplantısında İzmir Cumhuriyet Başsavcısının hazırladığını tutunağı açıkladığını hatırlatan Kılaçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ben geçen gün bir tutanak açıkladım. İzmir Cumhuriyet Başsavcısı, tutanağında ne diyor? Adalet Bakanlığı Müsteşarı gece saat 22.31 de, gideceksin diyor. O savcıyı görevden alacaksın, dosyayı kapatacaksın, bunu yapmazsan sonuçlarına katlanacaksın. Bana bir demokratik ülke gösterin ki, Adalet Bakanlığı müsteşarı bir yolsuzluk dosyasının kapatılmasıyla ilgili, savcıya, başsavcıya böyle bir talimat versin. Bunlar doğru değil. Biz çağdaş uygarlığın bir parçası olmak istiyoruz. Avrupa kendi halkına ölçüt olarak hangi demokrasiyi getiriyorsa, aynı demokrasi bize de gelsin. Biz bunu istiyoruz.''

''SURİYE'DEKİ VAHŞETİ KINADIK''

Gazetecilerin 'Suriye'deki işkence fotoğrafları yayınlandıktan sonra CHP kanadından açıklama gelmedi ve bu iktidar tarafından da eleştirilere neden oldu?' sorusuna ise Kılıçdaroğlu, Suriye'deki vahşeti kınadıklarını belirtti. Kılıçdaroğlu, ''Suriye'deki vahşeti kınadık. Üstelik sayın Doğulu, bu konuda açıklama yaptı. Bugün parti sözcümüz açıklama yapacak. Vahşeti kim yaparsa yapsın, Esad mı yapıyor, karşı taraf mı yapıyor. Her kim yapıyorsa şiddeti kınıyor, Suriye'de kan akmasını istemiyoruz'' dedi.

''SURİYE'NİN İÇİŞLERİNE TÜRKİYE MÜDAHALE ETMESİN''

Kılıçdaroğlu, ''Suriye'nin içişlerine Türkiye'nin müdahale etmesini istemiyoruz. Suriye'de barışın gelmesini istiyoruz ve bunun mücadelesini veriyoruz. Esad rejimini, kendi halkına bomba yağdırması, işkence yapması affedilecek, savunulacak bir tutum değildir. Bunun şiddetin kınanması gerektiğini defalarca söyledim. Bir kez de daha Konya Sanayi Odası'ndan söylüyorum. Ne söyleyeyim başka'' diye konuştu.

CEMAATİN, HÜKÜMETE ŞANTAJI

Başbakan'ın cemaatin, hükümete baskı ve şantaj yaptığı yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Şantaj yaptı demek yetmiyor. Neyi yaptıysa açıklasın. Hükümet diyor ki, 'bize darbe yapıldı.' CHP Genel Başkanı olarak söylüyorum, her türlü darbeye karşıyız, hükümete bir darbe yapılıyorsa, gelip bize söylesinler, şu darbe yapıldı. Emin olun önce ben itiraz edeceğim. Emin olun önce ben diyeceğim ki, biz darbeye karşıyız. Siyaset kurumuna, birisinin vesayet kurmasını istemeyiz. O ayrı bir şey. Hiçbir siyasi iktidar, hiçbir siyasi parti, hiçbir siyaset organ hiçbir kurum, şantaja boyun eğmemeli. Şantaj olmaz. Doğru olmaz'' dedi.


''DARBE HUKUNUNUN DEĞİŞMESİ LAZIM''


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü'yü ziyareti sırasında Anayasa'ya değinerek, İngiltere'de yazılı bir anayasa olmadığını; ancak demokrasinin beşiği olarak tanındığını, çünkü İngiltere'de siyasi ahlak kurallarının olduğunu kaydetti.

Kılıçdaroğlu, ahlak üzerine inşaa edilen siyasetin, sadece ülkesinde değil dünyada saygın bir kurum haline dönüşeceğini söyledi. 12 Eylül Anayasası'nda basının hür ve sansür edilemeyeceğinin yazılı ancak bunun gerçeği yansıtmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''12 Eylül darbe hukukunu değiştirmezseniz, Anayasa'yı değiştirseniz de bir şey olmuyor. Darbe hukukunun değişmesi lazım. Size bütün milletin önünde açık çek veriyorum. Getirsinler darbe hukukunu değiştirelim. Türkiye darbe hukukundan çok şey çekti. Nedir? Tipik özelliklerinden birisi şu, siyaseti demokratik kılmazsanız, ülkeye demokrasi gelmez. Siyaseti demokratik kılacaksınız. Siyaseti, lider suntasından kurtaracaksınız. Şimdi siz oy kullanıyorsunuz, ama arzu ettiğiniz milletvekiline oy veriyor musunuz. Hayır. Sizin önünüze bir listeyi koyuyoruz, arkadaş buna oy ver diyoruz. Vermezsen ayrıca ceza yazacağız diyoruz. Kimin hukuku bu? 12 Eylül darbe hukuku. Biz bunu istemiyoruz. Milletin, vekilini milletin kendisi seçsin diyoruz. Açık çek veriyorum. Herkes duysun. Biz dünyaya yeniden bakıyoruz. Hiç kimseyi ayrıştırmadan bakıyoruz. Hiç kimsenin farklılaştırmak istemiyoruz. Herkesin düşüncesine saygı gösteriyoruz.''

''BU DEMOKRASİ, ÜÇÜNCÜ SINIF BİR DEMOKRASİ''


Kılıçdaroğlu, ''Demokrasiyi bu ülkeye getiren bir siyasi partinin genel başkanı olarak söylüyorum. Bu demokrasi, üçüncü sınıf bir demokrasi, biz bunu kabul etmiyoruz. Bizim insanımız birinci sınıf demokrasiye layıktır. Birinci sınıf demokrasi olmalı. Herkesin siyasi düşüncesi var. Biz herkesin siyasi düşüncesine saygı göstermeliyiz. Baskı olmamalı ve baskı kurulmamalı iş dünyası üzerinde. Getirin darbe hukukunu değiştirelim. Bu ülkeye demokrasinin geldiğini göreceksiniz. Demokrasi bir yasa işi değildir. Demokrasi bir kültür işidir. İnsan, kendi ruhunda demokrasi özgürlüğünü hissedemezse, onu yasayla siz sağlayamazsınız. Bu bir mücadele alanıdır ve biz bunu yapmak zorundayız'' diye konuştu.