İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları: 

Ablam okula gitmedi, ailede üniversiteyi bitiren tek kişi benim. Diğer kardeşlerimin kimi öğretmen oldu.

BENİM KUŞAĞIMIN ÖYKÜSÜ 

Bu öykü sadece bana ait değil, benim kuşağımın öyküsü. Yakınlarımıza baktığımızda aynı tabloyu görürüz. Sonuçta babam ilkokul mezunu, annem okuma yazma bilmezdi. Bugün üniversiteyi bitiren çoğu kişinin annesine babasına dedesine baktığınızda bunu görürsünüz. Ama onlar yoklukla yoksullukla mücadele ettiler. Bir ön yargının peşinden gitmediler, aklın peşinden gitmediler. Çocuklarımız daha iyi nasıl okur, anneler çocuklarının üzerine titrediler.

BÜTÜN ANNELER İYİ KOŞULLAR İSTİYOR

Bütün anneler, ister Karadenizli, ister güneydoğu’da, ister Akdeniz’de olsun, ister Ege’de bütün anneler çocuklarının çok daha iyi koşulda okumasını istiyorlar.

Eğitim yasası anayasa’dan çok daha önemlidir. Eğitimle insanı şekillendiriyorsunuz. Onun için eğitim yasaları anayasalardan önemlidir.

ÇOCUKLAR HEPİMİZİN ÇOCUĞU

Anayasa’ya bakın, toplumsal uzlaşma arıyoruz ortak anayasa için. Bir uzlaşma komisyonu kurduk. Sayın Meclis Başkanı bölge bölge geziyor. Halkı dinliyor, STK’ları dinliyoruz. Çaba harcıyor. Bizim milletvekillerimiz de ellerinden gelen katkıyı yapmaya çalışıyorlar. İstiyorlar ki daha çağdaş bir Anayasa’ya sahip olalım.

Peki eğitim yasaları anayasa’dan önemliyse niçin bir uzlaşma aramıyoruz. Çocuklar hepimizin çocuğu.

Dayatma kültürüyle eğitim olur mu? Eğitim yasaları gerçekleşir mi? 21. yüzyılın Türkiye’sine yapılan

Niye gece yarılarına kadar bir arkadaşımız konuşuyor diğerleri dinliyor. Yapmamız gereken bir şey var. Eğitimde de aynı arayışı aramalıyız. Eğitim konusu iki siyasal partinin kutuplaşma alanı olmaktan çıkarılmalı. Eğitime ulusal sorun olarak bakmamız lazım.

BENİM SORUMLULUĞUM VARSA BAHÇELİ'NİN DE VAR


Benim sorumluluğum varsa, Recep Tayyip Erdoğan’ın da, sayın Bahçeli’nin de sorumluluğu var. Hepimiz eğitim konusunda ortak çabalar, ortak yasalar çıkarmalıyız. Eğitim yasası için ellerimizi kaldırırken, gelecekte çocuklarımıza armağan vermiş gibi hissetmeliyiz. Bunun için söylüyoruz, eğitim bir ülkenin ortak strateji alanıdır. Sadece Türkiye değil bütün ülkeler böyle bakarlar olaya.

Eğitim farklı bir şeydir. Eğitim politikacının rahatlıkla at oynattığı alan değildir. gece yarısı parlamentoya bir kanun teklifi veriliyor. Kanun teklifiyle olur mu arkadaşlar? Hangi demokrasiler de var? Tartışıldı mı bu?

Halkın ne kadar haberi var, halk ne istiyor biliyor muyuz? Hayır.

BUNU YARIN AÇIKLAYACAĞIZ

Biz CHP olarak bir kamuoyu yoklaması yaptırdık. Halk ne istiyor ve halkın ne kadar haberi var. Bunu yarın açıklayacağız. Bunu normalde iktidarın yapması lazım. Ama iktidar değil, toplumun geleceğiyle ilgili her şeyi sadece ve her yerde sadece CHP söyleyecek.

Çocuklarımız bizim ortak sevgimizdir. Rakiplerimizin çocukları da bizim çocuklarımızdır. Kimseyi dışlamıyoruz biz. Rütbesine göre makamına göre, alanına göre, siyasetine göre, kılık kıyafetine göre ayrım yapmıyoruz. Herkesin çocuğu bizim çocuklarımızdır.

Çağdaş demokrasilerde eğitim bunun için çok önemlidir. Temel eğitim çok önemlidir. Bütün çocukların ortak ders aldıkları bir eğitimdir. İyi yurttaş olma öğretilir. İyi yurttaş olması öğretir ki berberi de bilecek esnafı da bilecek, hakimi de bilecek savcısı da bunu bilecek. Ortak paydamız temel eğitim olmalıdır. Temel eğitimi uzatmalıyız, güçlü kılmalıyız ki çocuklarımız, özgüveni olan çocuklar olarak yetişmeliler.

4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ

Demokrasiyi öğrenmeli, toplumsal olarak yaşamayı öğrenmeli, birbirine saygıyı öğrenmeli. Temel eğitimin özü budur. Bunu kesip, kısaltırsanız çocukların geleceğini mahvedersiniz. Onun için temel eğitim, eğitim bütün dünyanın ortak strateji alanıdır.

ÖNYARGIM YOK

Mücadele veren bütün arkadaşlarımı kutluyorum. Konuşuyorlar, saatlerce konuşuyorlar. Bir şeyin altını çizmek isterim.

Bir olay düşünün, eğitim konusunda kanun teklifi veriliyor. Hükümet programında var mı? Yok. Kalkınma planlarında var mı? Orada da yok. Milli Eğitim Bakanlığı stratejik planında var mı? Orda da yok. Bakanlar kurulu da imza atmıyor. Kanun teklifi olarak veriliyor. Türkiye’nin bu kadar temel meselesi kanun teklifi olarak verilebilir mi?

ELİMİ UZATIYORUM

Hangi çağda yaşıyoruz. Böyle bir şeyi şiddetle reddetmeliyiz. Sadece CHP değil, Adalet ve Kalkına Partisi’ne de sesleniyorum. Sizin de çocuklarınız var. Benim hiçbir ön yargım yok. Uzlaşma konusunda çağrı yapıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi grubunda, tüm Türkiye’nin önünde elimi uzatıyorum, gelin barış içinde yeni bir yasa yapalım.

EĞİTİM KONUSU ÇATIŞMA ALANI DEĞİL, UZLAŞMA KONUSU

Eğitim konusu üç dört partinin çatışma alanı değildir. Uzlaşma konusudur.  O dersleri alacakların tamamı bizim çocuklarımızdır. Ayrımı biz de istemeyiz. O çocuklara karşı bizim sorumluluklarımız vardır. Anayasa konusunda nasıl bir uzlaşmayı geliştirmeye çalışıyorsak, eğitim konusunda da elimizi uzatıyoruz.

Saygı içinde gelin hep beraber daha çağdaş daha uygar bir eğitim yasasının temelini atalım. Hiçbir çocuğu şu veya bu şekilde örselemeyelim.

O kadar ki, beş yaşında ilk öğretim deniyor. Beş yaşında ilköğretim olur mu? Okul öncesi eğitimle ilköğretim karıştırılmış. Bu kanunda okul öncesi eğitimle ilgili hçibirşey yok. Bunlar olmaz.

TEKLİF PARLAMENTO'YA GELDİĞİNDE UZMANLARI ÇAĞIRIP, DİNLEDİK

Bizim ön yargımız yok. Şurdan kanıtlamak isterim. Bu teklif parlamentoya verildiğinde, grup başkanvekili arkadaşlarımı aradım, dedim ki bu uzmanlık bir konu. Bir toplantı yapalım, uzmanları dinleyelim dedim. Geçtiğimiz Cumartesi günü bir grup uzman arkadaşlar geldiler. STK yetkilileri geldiler. Özel dersaneler birliğinden arkadaşlar da geldiler. Onlara şunu söyledik. Bu teklif nasıl bir teklif ve bu teklif Türkiye’nin geleceğini taşır mı?

Saatlerce oturup dinledik. Biz yorum yapmadık, konuşmadık. Onların konuşmalarını dinledik. Vardıkları sonuçlar, bakın biz uzmanlığa bilime saygı duyuyoruz. Onları çağırıyoruz, bir şeyler öğrenmek istiyoruz.

BAŞBAKAN DA YAPSAYDI

Gönül isterdik ki bunu Başbakan da yapsın. YÖK başkanı’nı çağırsın, dekanları çağırsın. Bir sorsun bakalım. Sorarsanız büyürsünüz, araştırırsanız büyürsünüz. Uzmanlara prim verirseniz, onları dinlersiniz büyürsünüz. Her şeyi ben bilirim derseniz, kusura bakmayın size Batı’da ‘hiçbir şey bilmeyen adam’ derler.

DEDİLER Kİ; 'TEKLİF YASALAŞIRSA AFRİKA'NIN BİLE GERİSİNE DÜŞERİZ'

Bize söyledikleri şu. Birkaç cümleyi sunmak isterim. Eğer bu teklif yasalaşırsa eğitimde Afrika ülkelerinin bile gerisine düşeriz.

Bu yasanın gerekçesini anlayamadık diyorlar. Gerçekten bu yasa niye geldi? Ne olduğunu bilen yok.

ÇOCUKLARIMIZ SONDAN İKİNCİ

Dünyanın genel gidişatına baktığınızda iki genel eğilim var diyor Milli Eğitim Bakanı. Sonra diyor ki “Birinci eğilim okul öncesi eğitimin önem kazanması ve eğitim yaşının küçülmesi” Aynen katılıyoruz, doğru söylüyor. Madem öyle bir şey var, ama bu teklif bunun tam tersine.

“Dünyada ikinci eğilim ise mesleki eğitimin biraz daha ötelenmesi. Bizde çıraklık eğitimi duruyor. Dünya bu yöne gitmiyor artık.” Doğruyu söylüyor. Mesleki eğitimle ilgili öğrencinin alan belirlemesi daha ileri yaşlarda oluyor.

Birinci dörtte diyoruz ki mesleğini seç. Söylemiştim, eğitimde en başarılı olan pisa sonuçlarına göre en başarılı olan ülke Finlandiya. Bizim çocuklarımız ise sondan ikinci. Milli Eğitim’in kendisine şu soruyu sorması lazım. Benim çocuklarım neden sondan ikinci de Finlandiya neden birinci.

Siz acaba oradaki eğitimi incelediniz mi? Çocuk her yerde çocuktur. Çocuğa sağlıklı bilgi verirseniz, iyi yetiştirirseniz Türkiye önemli bir ivme kazanacaktır. 21. yüzyıl Türkiye’si, eğitim cumhuriyeti olmalıdır.

Çocuklara iPAD dağıtacağız, övünüyoruz bununla. Asıl övünmemiz gereken, son bu iPAD’ı Türkiye’de yapabiliyor musun yapamıyor musun?  Bilgisayarı Türkiye’de üretiyorsanız zaten siz çağ atlar noktaya gelirsiniz.

Şu söylenebilir. Biz bu kanun teklifini çocuklar din eğitimi alsınlar diye verdik diyebilir. Gizli kapaklı yapmaya gerek yok ki? Türkiye tartışmayı seven bir toplum olmak zorundadır. Türkiye eğer baskıcı bir toplum olursa, bir şey üretemeyiz.