CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçime 10 gün kala Bartın, Karabük ve Düzce’de seçmenlerin karşısına çıktı. Kılıçdaroğlu miting alanlarına giderken parti otobüsünde soruları yanıtladı:

HABERİ VAR:

Bütün kasetler yayınlanmadan Erdoğan’ın önceden haberi var. Bütün kasetleri önce dinliyor, önce seyrediyor sonra çıkıp kamuoyuna bir kısmını açıklıyor, bir kısmını açıklamıyor. Artık bu hükümet, Sayın Erdoğan, yasadışı işlerden, yasadışı olgulardan beslenen ve ayakta kalmaya çalışan bir iktidardır. İnsan utanır. ’Kasetler var, yarın öbür gün çıkacak’ diyor. Sen Başbakansın, yasadışı yollardan elde edilen kasetleri nasıl çıkıp kamuoyuyla paylaşırsın.

ÖNLEM ALIYORUM:
Benim dinlendiğimi herkes biliyor, ben de biliyorum. Bazı önemli projelerimizi konuşurken cep telefonlarımızı dışarıya çıkarıyoruz, ortam dinlemesi olmasın diye. Bazı konularda, ciddi projeler üretirken buna dikkat ediyoruz. Dikkat etmek zorundayız. Çünkü AKP’nin Türkiye’yi getirdiği ortam bu.

AHLAKSIZLIK: (Erdoğan’ın kendisi hakkındaki sert sözlerinin hatırlatılması üzerine) Dava açacağım. Dün arkadaşlara talimat verdim. Bu kadar ahlaksızlık olmaz. Benim söylediğime bakın, onun söylediğine bakın. Hopa’daki olaylar dolayısıyla bana sorulduğu zaman şunu söyledim: Hangi siyasetçi olursa olsun bir yere gittiği zaman düşüncesini beğenmesek bile ona taşla, sopayla, başka bir araçla şiddet kullanarak onu konuşamaz noktaya getirmenin doğru olmadığını söyledim. Bir yurttaşımız yaşamını yitirdi. Onun için Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diledim. Araçtan düşen Sayın Başbakan’ın korumasıyla ilgili olarak arkadaşlar bana bilgi verdiler. Ona da geçmiş olsun dileklerimi ilettim.

TEDAVİ OLSUN: Ben bu kadar iyi niyetle yaklaşıyorum. O kalkmış, bırakın siyasetçi olmayı, sağlıklı, düzgün bir terbiye alan insan bu kadar ağır sözlerle bir başka kişiye saldıramaz. Terbiyesinden benim ciddi endişelerim var. Sağlık sorunları var. Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkede sağlık sorunu var. Kesinlikle gidip tedavi olması lazım. Samimi olarak söylüyorum. Böyle bir anlayış olabilir mi? Beni sevmeye bilirsin, eğer benimle hesaplaşmak istiyorsan istediğin yerde seninle hesaplaşırım ama cesaret edemiyor

MAHKEMEYE VERECEĞİM: Tazminat davası açacağım. Sadece bu değil, daha önceki olaylar dolayısıyla da tazminat davası açacağım. Mahkemeye vereceğim, gidip hesabını versin mahkemede. Bana yalancı diyor. Ben, ’siyasette yalan söylemeyeceğim’ diye halkıma söz verdim. Böyle bir şey yok. ’Belge açıklıyorum’ diyor. ’Belgenin birinci sayfasını açıkla’ diyorum, açıklamıyor. Şimdi ben o belgeyi bilgi edinme yasasına göre istedim. Gelecek, onu da mahkemeye vereceğim. O belgede sınavsız bir tek akrabamın işe alındığını göremeyeceksiniz. Bir başbakana yalan söylemek yakışır mı? Karşıma çıkmaktan korkuyor iftira atıyor. Yalan söyleyen bizzat kendisidir.

İKİ UYGAR İNSAN GİBİ: (Bir gazetecinin, ‘Sinirlendiğiniz belli oluyor’ demesi üzerine) Binlerce CHP’li bundan rahatsız oluyor. Böyle bir şey yapmaması lazım. İki uygar insan gibi tartışabiliri. Kendine güveniyorsa, ahlakı varsa, demokrasi kültürü varsa, özgürlük anlayışı varsa çıkar karşıma. Çıksın, onu dut yemiş bülbüle çevireceğim.

YUMUŞATMAYA ÇALIŞIYORUM: (13 Haziranda kırgınlıkları unutup tokalaşabiliriz demiştiniz. Bunu mümkün görüyor musunuz? sorusu üzerine) “Bu şartlarda nasıl olacak. Ben siyaset ortasındaki gerginliği yumuşatmaya çalışıyorum. O tam tersine gerginlik ortamı yaratıyor. Onun için söyledim, öfkeyle bu iş yürümez, toplumu geriyorsun, rüzgar eken fırtına biçer dedim, yapmayın bunu dedim. Ama hayır küfürler, hakaretler, en küfürlü insanın bile ağzına alamayacağı küfürleri söylüyor.

EMİNE HANIM’A SORSUN: Dönsün bir eşine sorsun bakalım ’ben doğru yapıyor muyum’ diye. Ben doğruyu yapıyor muyum diye sorsun bakalım Emine Hanıma. Eminim Emine Hanım da bundan rahatsızdır.