Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

Türkiye ekonomik krizi aşmak zorundadır. Bunun için 13 maddelik bir öneri paketi paylaştık. Bizi arkasından suçladılar. 3 Ağustos’ta 100 günlük icraat planını açıkladılar. 100 gün doldu ne oldu? Programın açılışında şu cümleyi kullandılar: Yastık altından döviz ve altınlarınızı çıkarın. Havuz medyasında ve onların medyasında günlerce yayınlandı. 100 günün sonunda bankalarda döviz mevduatları arttı. Bizim insanımız zeki. Sana bakıyor, bu lüks şatafat  için para mı harcayacağım diyor.

Cenk Yiğiter üniversiteden atıldı. Toplantılara yasak getirildi. Yetmedi avukatlık da yapamazsın dediler. O zaman yeniden üniversite sınavına girdi sınavı kazandı. Öğrenci de olamazsın dediler. Yurt dışına da çıkamazsın dediler. Osman Kavala da aynı şekilde, Eren Erdem de aynı şekilde. Ben buradan o kardeşlerimize sesleniyorum hiç biriniz lekeli değilsiniz.

Çocuk tecavüzlerine karşı bile önlem almıyorlar. Yap kardeşim, üstelik seçimlerden önce partiler bir araya geldi. anlaştı.

Hayvanlar acımasızca öldürülüyor. Onlar bizim dünyamızın ortağı. Biz bunları korumak zorundayız, 100 günde yapacağız dediler ama yapmadılar.

Emekli aylıklarının bin liraya tamamlanması. En sonunda onlar da baktılar ki Kılıçdaroğlu doğruyu söylüyor. Onların oylarını almak için 1000 lirasının altında emekli maaşı olmayacak dediler.  1000 lirayı parlamentoya getireceğiz.

309 MİLYON TL NE OLDU?

Şehit yakanı ve gazilere çıkarılan borçları sileceğiz diyorlar, kanun geldi mi? Gelmedi. Şehit yakınları ve gazileri kandırmak için nasıl böyle bir numara çekersin?

15 Temmuz gazileri ve şehit ve yakınları için toplanan 309 milyon TL para toplandı. Ne oldu bu para? Nereye gitti bu para?

Özel sektörde sendikalaşan varsa vallahi helal olsun. Önce işten çıkarılan sendikalaşan işçiler.

İsraf haramdır, ahlaklı insan israfa karşı durur. 100 günde israfı önleyecekler. Bindin Katar’ın uçağına geziyorsun. Ülke ülke geziyorsun. O uçak da haramdır. Doğalgaz arayan Katar’a bir şey diyemiyor. Doğu Akdeniz’de. Bedava bir uçak verdim, sen meydan meyden gezersin. Onurun ve haysiyetin varsa o uçağı derhal iade edersin.

Ameliyatlar durdu. Valiler genelge yayınlıyorlar hasta sevk etmeyin diye. Hastaneye başvurduğunuzda 14 ayrı ödemeyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Hiçbir Suriyeli bunu ödemiyor. Biz tamamını ödüyoruz. Ben kendi insanımızın çıkarlarını korumak zorundayım. 35 milyon para harcadık Suriyelilere diyorlar bu da yalan, sefalet içinde yaşıyor onlar.

10 VATANDAŞTAN 7’Sİ ‘KRİZ VAR’ DİYOR

İnsanlar geçinemiyorlar, böbreklerini satmaya başladılar. Bir baba iki yıldır işsizim, çaresiz bir şekilde böbreğimi satma noktasına geldim. Saray’ın bundan haberi var mı, damadın bundan haberi var mı? Her 10 vatandaştan 7’si Türkiye’de kriz var diyor. Demeyenler Saray’dan ihale alanlar. 50 lirayla bugün pazar çantasının yarası doluyor. Esnafımız siftah yapmadan kepenk kapatıyor.

Bu krizin tek bir sebebi var basiretsiz yönetim. Kasaya damadını koyarsan böyle olur. Liyakata önem vereceksin. Kime kızacaksınız? Kasayı damada teslim edene kızacaksınız. Ekonomiyi betona gömersen böyle olur. Türkiye yönetilmiyor Türkiye savruluyor.

Kapıyı pencereyi açık bırakacaksın hırsızı suçlayacaksın, kabahat sende değerli kardeşim. Bir ev kadını çağırın nasıl ekonomi yapılır size öğretsin. 100 günde konkordatoda rekor kırdık. Et ve balık ürünlerini ithal ediyoruz bundan sonra devam edeceğiz. Yurt dışına ciddi bir kaçış var değerli arkadaşlar.

2 Ekim’de İstanbul’da bir cinayet işlendi. Cinayeti işleyenler bütün ayrıntıları yapıp özel uçaklarla geldiler. Cinayeti işlediler ellerini kollarını sallayarak gittiler. Saray’da oturan zat ‘biz bu cinayetle ilgili ses kayıtlarını isteyen herkese dinlettik, kayıt gerçekten felaket. Hatta Suudilerin istihbaratçısı bunu ancak eroin alan birisi yapar’ diyor. Hiç bir gazeteci demiyor ki bunu sen biliyorsun peki bu katilleri neden serbest bıraktın. Bunu dinliyorsun. Bütün istihbarat örgütlerine bunu dağıttım diyorsun. Şimdi o ses kayıtlarının TBMM’ye gelmesini isteyeceğiz. Devlet adamı olmak farklıdır.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI’NA ÇOK SERT SÖZLER

13 Kasım 1918 düşman orduları Marmara Denizi’nde demirlemişlerdir. Atatürk  Kartal İstimbotuna biner ve bundan 100 yıl önce ‘Geldikleri gibi giderler’ der. Tam 100 yıl önce. Bu bir vatanseverin rediyesidir. Bunu en iyi Gazi Mustafa Kemal Atatürk anlatır. Devlet yönetimi artık işgalcilerin eline geçmiştir. 11 Nisan 1920 Vahdettin bir fetva yayınlar. Bunlar kafirdir der ve Mustafa Kemal ve arkadaşlarının katledilmesini isteyen bir fetva yayınlar. Ankara’da bir müftü vardır Rifat Börekçi  o da bir fetva yayınlar. Düşmanla yaptıkları savaşta ölenler şehit kalanlar şehit olur der. Mustafa Kemal Rifat Börekçi’yi Diyanet İşleri Başkanı yapar.

98 yıl önce Atatürk ve arkadaşları için idam kararı verildi. Neden idam kararı verildi. Ülkenin özgürlüğü için, bayrağın hakkı için mücadele edildi. Saray bunlar için idam kararı verdi. İyi ki aramızda Rifat Börekçiler ve Mustafa Kemaller var. 98 Yıl önce Damat Ferit’ler vardı. 100 yıl sonra aynı tablo yine toplumun önündedir. Şimdiki Diyanet işleri Başkanı ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyen kişinin önüne diz çöküyor.  Sen şimdi ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyen adamın önüne diz çöküyorsun. Ben bunu kabul etmiyorum. Daha acı bir şey, insan olmanın gereği ölenin arkasından rahmet okuruz, hakkımızı helal ederiz. Sana o koltuğu sağlayanlar idamla yargılandı, derhal terk et. Tarihine de inancına da şehitlere de gazilere de ihanet ediyorsun. Tarihinden bu kadar uzak bir kişiyi ne gördüm ne tanıdım.”