CHP, yurdun dört bir yanından gelen onbinlerce vatandaşın katılımı ile grup toplantısını Tandoğan meydanında yaptı. Konuşmasında TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i de eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Korkuluk musun orada? Her dönemin adamı olmaktan vazgeç" dedi. Grup toplantısının Tandoğan meydanında yapamayacaklarını belirten bir AKP'liye seslenen Kılıçdaroğlu, "Hukuk Fakültesi'nin arka kapısından mezun olmuşsan günah benim mi? Allah bilir ya ağlama krizlerin tutmuştur. Sınıf geçirin de mezun olayım, ilerde milletvekili olacağım diye. Sen sen ol, Anayasa’yı okumadan bir daha konuşma. İşte meydanlardayız. Bizim afişlerimizi toplattılar. Miting yapacağız diyorlar, grup toplantısını yapacağız afişlerimizi toplattılar. Otobüslerimizi durdurdular" dedi.

Konuşmasını, Salı günü, mesainin olduğu bir günde, hafta sonu olmadığını belirterek onbinlerin toplanarak yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer biz grup toplantımızı halkla beraber yapıyorsak, eğitim sisteminde getirilmek istenen çağ dışı bir anlayışa karşı tavrımızı ortaya koymak için yapıyoruz burada. Demokrasi meydanların rejimidir. Televizyonları susturdular, TRT 3’ü kestiler, yandaş medya yarattılar, CHP’nin sözünü kesmek istiyorlar.

Hatırlarsanız bir de bunlar Meclis iç tüzüğünü değiştirip muhalefetin konuşmasını da engellemek istediler. Kafasının içinde beyin taşımayanların anlayışıdır bu anlayış. Kaba kuvvet uyguluyorlar. Kafasının içinde beyin taşımayanlar kaba kuvvet uyguluyorlar. Demokrasi kültürümüzle direneceğiz" dedi.

MEYDANLARDA OLACAĞIZ


Konuşmasında, AK Parti'nin meydanlardan, halkın uyanmasından, doğruların anlatılmasından korktuklarını da belirten Kılıçdaroğlu, "Korksunlar, bütün meydanlarda olacağız. Ne diyorlardı, '‘benim referansım milletti’ diyorlardı. Madem öyle, gece yarısı kanun teklifiyle neden eğitim sistemini değiştirmek istiyorsun? Ne yapıldığından milletin haberi yok. Kendi kafasına göre, bir nazi anlayışıyla getiriyorlar. Dikta yönetimine evet diyecek miyiz? Dikta yönetimine hayır diyeceğiz, diktatör Recep Tayyip Erdoğan’a da hayır diyeceğiz. Hiç kimse unutmasın, Cumhuriyet Halk Partisi bu milletin ortak sesidir. Bakın buraya CHP bayraklarıyla kimse gelmedi, herkes buraya Türkiye Cumhuriyet Bayrağı’yla geldi. Çünkü milli eğitim sistemi milli davamızdır. Benim çocuğumu, onun çocuğunun davası değil. Bu ülkedeki bütün yurttaşların ortak davasıdır. Onun için buraya Türk Bayraklarıyla geldik" diye konuştu.

EĞİTİM TEKLİFİNİ VEREN AKP'LİLER EĞİTİMCİ DEĞİL

Eğitim yasasının Anayasa’dan daha önemli olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, nedenini ise, "Eğitim yasasıyla bir ülkenin on yıl, otuz yılını belirliyorsunuz. Eğitim yasası bunun için sadece Türkiye’nin değil, bütün dünya ülkelerinin ortak davası, sorunudur. Oturulur uzun süre tartışılır. En az 10-15 yıl tartışılır. Eğer biz eğitim yasasıyla gelecek için özgüveni yüksek eğitimci yetiştiriyorsak başımın üstünde. Ama itaat kültürünü özümseyen, aklını kullanamayan, aklını başkalarına kiraya veren bir eğitim sistemini istemiyoruz ve reddediyoruz. Siyaset kurumu eğitimle ilgili görevini yapmıyorsa, ülkeye karşı görevini yapmıyor demektir. Şimdi diyeceksiniz ki eğitim teklifini veren AKP’li milletvekilleri eğitimci mi? Hiçbirisi eğitimci değil. Peki eğitimci olmayan bir grup milletvekili, benim çocuklarımla ilgili, sizin çocuklarınızla ilgili nasıl bir yasa teklifi verebilir?" diye sordu.

KOMİSYONU İŞGAL ETTİLER

Milli Eğitim Komisyonu’nda gelerek arkadaşlarının konuştuğunu, bir kısmını da düzelttiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Peki değerli arkadaşlarım, sonra baktılar ki iş uzayacak. Recep Tayyip Erdoğan memnun değil. O zaman ne yaptılar. Bir gün dediler ki bütün AKP milletvekilleri komisyonu işgal edecek. Geldiler, sıra sıra geldiler. Milli Eğitim Komisyonu’nu işgal ettiler ve CHP’li milletvekilleri komisyona giremedi. Bana söyler misiniz, o ağlayan, ağlamayla gülme arasında söyleyen arkadaşımız vardı ya, neymiş. 'Onlar geldi oturdular söz sırasını aldılar' diyor. Cehalete bakın, hiçbirisi söz almadı. Söz almak isteyen CHP milletvekillerine de söz verilmedi ve 25 maddelik görüşmeyi 20 dakikada sonuçlandırdılar. Baskıyla şantajla sonuçlandırdılar bunu" dedi.

ÇOCUKLAR ÜZERİNDEN SİYASET DOĞRU DEĞİL

Bu ülkede çocuklarına ihanet eden siyasetçilerin hesap vereceğini, kendilerinin de bu hesabı soracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Bakınız bu teklifin kalkınma planlarında yeri yok. Hükümet programında yok. Kendi parti programında yok. Milli Eğitim Bakanı'nın stratejik planı da yok. Neden böyle acele davranıyorlar? Çocuklarımız üzerinden siyaset yapmak doğru mu? Çocuklarımız üzerinde oturup konuşacağız. Görevimiz budur. Biz siyasetçi olarak eğitimin yönünü değil, eğitimin yönünü belirleyecek olan eğitimciler, üniversitelerdir. Oturup konuşacaklar, doğruyu bulacaklar, yasa tasarısını parlamentoya getirecekler" dedi.

ERDOĞAN'A ELİMİ UZATTIM, GELMEDİ

Kendisinin Recep Tayyip Erdoğan’a elini uzattığını da belirten Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan dedim, eğitim çocuklarımız için, yoksullarımız için çok önemli bir konudur. Gelin konuşalım, tartışalım, doğrusu neyse onu kabul edelim dedim, gelmedi. Gelemeyeceğini ben de biliyorum. Konuşamayacağını ben de biliyorum. Benim önüme çıkması için önce adamda yürek gerekir. O yürek yok onda. Gel dedim uzlaşalım. Ülkemizin geleceği için bir bayram havası içinde kabul edelim dedim. O zaman doğruları yapmış oluruz. Ama maalesef gelmedi. Neden gelmedi? Çünkü önümüzde farklı bir vaka var. Değerli arkadaşlarım, geçmişiyle kavgalı olan birisi var, geleceğiyle kavgalı olan birisi var. Bu ülkenin doktoruyla kavgalı olan birisi var, memurlarıyla kavgalı olan birisi var, mezhepleriyle, inançlarıyla kavgalı olan birisi var. Yani öz güveni olmayan, kendisiyle kavgalı olan bir vaka var karşımızda. Sorun da burda. Ben demokrasiye inandığım için, ülkeme duyduğum saygının bir gereği olarak, çocuklarımızın geleceği için elimi uzatmaktan çekinmedim. Neden? Ben insanımı, çocuklarımızı seviyorum. Geleceğimize saygı duyuyorum. Benim yüreğimde Yunus Emre’nin sevgisi var" dedi.

ÇOCUKLARIMIZIN KADERİYLE OYNANMASINA İZİN VERMEYELİM


Konuşmasında YÖK Başkanı’nı Başbakan Erdoğan'ın atadığını da hatırlatan Kılıçdaroğlu, 'Çağır onu bir konuş dedim, bak bakalım sana ne anlatacak. Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır sayın Recep Tayyip Erdoğan. Ben bunları söyledim. Recep Tayyip Erdoğan cevabını bizim demokrasi tarihimize düşecek bir kara leke gibi verdi. Milletvekillerimiz tekmelendi, tartaklandı, Komisyon'a sokulmadı. Milletin iradesi aşağılandı ve bunu yapan kafa sözde demokrat bir kafa. Hitler kafasıdır, kesinlikle orada demokrasinin 'd'si bile yoktur" dedi.

Getirilen yasa teklifinin bir bölünme yasa teklifi olduğunu da belirten Kılıçdaroğlu, "Bu teklif 4+4+4 değildir, 8 bölü 2’dir. İkiye bölüyor, toplumu bölüyor. Eğitimi parçalayan bir yasadır. Bir binanın temelini ikiye bölerseniz iki ayrı bina çıkmaz. O bina yıkılır, sonuç yıkımdır. Eğer sekiz yıllık eğitimi de ikiye bölerseniz, onun sonu da yıkımdır. Ama birisinde yıkılan bir binadır, ötekinde yıkılan bizim çocuklarımızdır. Bunu özellikle annelerin çok iyi bilmesini isterim. Doğu’sundan Batı’sına hangi görüşte olursa olsun, hangi kimlikten olursa olsun, hiç kimsenin çocuklarımızın kaderiyle oynamasına izin vermeyelim" diye konuştu.

YOKSUL VE VARLIKLI ÇOCUĞUN YARIŞABİLDİĞİ TEK ALAN İLKÖĞRETİMDİR

Konuşmasının devamında OECD’nin rakamlarına göre eğitimde çalışanların yüzde 80’inin borçlu, üçte ikisinin ek iş yaptğını, belirten Kılıçdaroğlu, en düşük ücreti ise Türk öğretmenlerinin aldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bu kanun teklifi Milli Eğitim sistemimizin hangi sorununu çözüyor? Velilerin mi, okulların binaların mı sorunlarını çözüyor? Hiçbir sorunu çözmüyor. Peki aklı, mantığı olan demokrasiye inanan, insan haklarına inanan, çocuklarını düşünen bir ülkede, nasıl olurda bir kanun teklifi verirsiniz hiçbir sorunu çözmez. Bu yasa teklifinin asıl muhatabı bu ülkenin yoksul çocuklarıdır. O çocuklar hedef alınıyor, kandırılmak isteniyor. Varlıklıların durumu iyi, çocuklarını ABD’ye Fransa’ya gönderirler. Peki yoksul çocuklar ne olacak? Sen kendi çocuklarını askere de göndermedin. E peki, yoksulun çocuğundan ne istiyorsun? Düşünün bakın, dört yıllık eğitim okuyacak, dördüncü yılın sonunda 10 yaşına gelecek ve soracaklar 'sen hangi mesleği seçeceksin?' 10 yaşındaki çocuk nasıl meslek seçecek? Liseli öğrenci tercih için etrafına sorar, ailesine sorar. O bile tercihini yapamaz doğru dürüst. Sen 10 yaşındaki çocuğa, yoksulun çocuğuna “bak bakalım hangi mesleği seçiyorsun' diyecek. Seçemiyor musun, al sana bu mesleği buldum oku diyecek. Yoksul çocuğuyla, varlıklı çocuğun yarışabildiği tek alan ilköğretimdir. Şimdi siz yoksul çocuğun elinden özgürce yarışabileceği o yeri de aldınız. Ben o yoksul insanlara, çocuklarına sahip çıkıyorum. Her anne baba o çocuklara sahip çıksın." dedi.

Konuşmasında annelere de seslenen Kılıçdaroğlu, "Çocuklar 5 yaşında ilköğretime başlayacak. Annelere söylüyorum, 5 yaşındaki çocuk nasıl okula başlayacak? Anaokulunda bu çocuklara makas tutmayı öğretirler ki, kaslar gelişsin, kalem tutmayı öğrensin. Başbakan ne diyordu? 'Bizim yaptığımız düzenleme pedagojiktir' diyordu. Allah sizi inandırsın pedagojinin ne demek olduğunu bile bilmez o. Eğer siz zorbalıkla ve baskıyla halkın iradesini görmezden gelerek, milletvekillerini konuşturmayarak o yasa teklifini yapan zihniyet faşist bir zihniyettir. O zihniyettir doktor Mengele’nin zihniyetidir. Sen ülkenin geleceğini kinle yönetemezsin. İlkel bir intikam duygusuyla bakın, ilkel bir intikam duygusuyla çocukların geleceğiyle oynanır mı?. Peki ben size soruyorum. 4+4+4’le ilköğretimden mezun olan var mı? E hani düzeltiyordun sen? Yalan üzerine yalan söylüyorlar. Kendisine yalan makinesi dedim, 'Evet öyleyim' dedi, kabul etti. Bakın şunu kabul ederim. 8 yıllık zorunlu eğitim, şu şu eksiklikleri var. 'Eyvallah' derim düzeltelim. Falan üniversitenin raporu çıkmıştır, düzeltelim. Hay hay düzeltelim. Ön yargılı değiliz. Biz eğitim olayını sadece dar pencereden gören CHP değiliz. CHP olayı sadece ama sadece çağdaş pencereden görmek ister. Kız çocuklarımızın eğitim süreleri 4,4 yıldan 5,2’ye çıkmış. Rahatsız mı oluyorsun? Çocuklar okuyorlar. Sekiz yıllık eğitimin çık söyle, şu eksiği var. Tamamlayalım. Bunlar az buz işler değil.

Bakın bizim istediğimiz şu. Sekiz yıllık temel eğitim, 12 yıllık temel eğitim adına ne derseniz deyin, bütün çocuklarımızın ortak ders aldığı ve yarıştığı bir alandır" dedi.

KİNDAR OLAN, DİNDAR OLAMAZ

CHP'nin inançlara ve bütün dinlere saygılı bir bir parti olduğunu belirten Kılıçtaroğlu, "CHP ilahiyat fakültelerini açan bir partidir, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kuran bir partidir. CHP dine saygılı bir partidir. CHP dini inançları siyasette kullanmayan bir partidir. CHP her inanca saygılı bir partidir. CHP müminlere ve dindarlara saygılı bir partidir" dedi. CHP çatısı altında kindar ve münafıklara yer olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Sen kindarsın, sen münafıksın. Kindar olan insan mümin olamaz. Kindar olan insan dindar olamaz. Kin tutmayız biz. Kine düşmanız biz. Sen kindarsın, sen münafıksın. Sen dini siyasette kullanıyorsun" dedi.

Konuşmasında TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i de eleştiren Kılıçdaroğlu, görevinın de komisyonları denetlemek olduğunu belirtirken, "Bir insan kendini evrak şube müdürü olarak görürse, o kişiye TBMM Başkanı demek haksızlık olur. Evraktan Sorumlu Şube Müdürü’nün görevi, evrakları zamanında gönderir. Cemil Çiçek TBMM'de Evrak İşleri Şube Müdürü gibi davranıyor. Onun Meclis Başkanlığı yapma kapasitesi yoktur. Düşünün, sayın Erdoğan diyor ki 'Şu gün Meclis’te görüşülecek, şu gün şunlar yapılacak.' Yahu Meclis Başkanı sen misin o mu?

Korkuluk musun orada? Her dönemin adamı olmaktan vazgeç. Acaba ben milletvekili olabilir miyim? Doymadı mı gözün senin?" diye konuştu.