CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları;
”(Öğretmen Necmettin Yılmaz’ın şehit edilmesi) Teröre nasıl lanet okumayız? Terörü destekleyenlere nasıl lanet okumayız? O öğretmenin şahsında bütün öğretmenlerin başı sağolsun. Siz bedel ödüyorsunuz, evlatlarımız için. Bu kardeşimiz hepimizin onuru, hepimizin gururudur.

Her gün şehitlerimiz geliyor onlara da buradan Allah’tan rahmet diliyoruz. Terörü lanetliyoruz. PKK FETÖ DHKP-C terörünü de lanetliyoruz. Kim yaparsa yapsın. Bu ülkede hiç kimsenin hayatı ucuz değil. Kim teröre destek veriyorsa kim Habur’da çadır mahkemeleri kuruyorsa hepsine lanet olsun diyorum. Kim terör örgütüyle masaya oturuyorsa kim valilere talimat verip bunlar PKK’lı bunlara dokunmayın diyorsa hepsine lanet okuyoruz.

Adalet Yürüyüşümüzü gerçekleştirdikten sonraki ilk grup toplantısındayız.
Dünya tarihine Adalet Yürüyüşü ile bir not düştük.
Yürüyemezsiniz dediler yürüdük. Bir kişi başladık. Milyonlar olduk. Dünyanın en barışçıl eylemini yaptık.
Bu yürüyüşü bu ülkenin mazlumları için yaptım. Hak arayan, adalet arayan mazlumlar için yaptım. Tutuklu gazeteciler için yaptım. Açlık grevindeki Nuriye ve Semih için yaptım.
Bu yürüyüşü teröre karşı yaptık. Taşerona karşı yaptık. Malul sayılmayan gazilerimiz için yaptık. Bu yürüyüşü ihraç edilen bilim insanları için yaptık. Hapisteki askeri öğrenciler için yaptık. Bu yürüyüşü hapisteki milletvekilleri için yaptık. Bu yürüyüşü FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıksın diye yaptık.

Bu ülkede, huzur, bereket olsun, kardeşçe yaşayalım diye yürüdüm. Adalet, adalet, adalet için yürüdüm. Ülkeyi yöneten dedi ki “sokaklarda adalet aranmaz.” Demokrasi için niye nöbet tutuluyor.
Geçen hafta 15 Temmuz’u kutladık. İki 15 Temmuz var. Bir halkın 15 Temmuz’u bir de sarayın 15 Temmuz’u.
Halkın 15 Temmuz’u şehitlerimiz gazilerimiz. Onlar demokrasi milli iradeye sahip çıktılar. Onların mücadelesi hakkın mücadelesidir.
Bir de sarayın 15 Temmuz’u var. Halkın 15 Temmuz’unu fırsat bilip 20 Temmuz’da sivil darbeyi gerçekleştirenler. İkisini birbirinden ayıracağız. Demokrasilerin özü toplumsal uzlaşmadır. Darbeden sonra hepimiz bir araya geldik.

“SARAYIN SAVCISI CUMHURİYETİN SAVCISI OLAMAZ”

Sarayın 15 Temmuz’undan garip bir örnek vermek istiyorum. Can Dündar ve Erdem Gül’ün davası görüşülür bir süre sonra TBMM’ye Sakarya milletvekilimiz Engin Özkoç’la ilgili fezleke gelir. 12 tane delil. Niçin o davaya katıldın slogan attın diye? Engin Özkoç orada mı değil. Nasıl oluyor da 12 sahte delil hazırlıyorsunuz. Nerede Engin Özkoç Sakarya’da. Sarayın savcısı cumhuriyetin savcısı olamaz.

"RÜZGAR GÜLÜ BİLE BU KADAR HIZLI DÖNMEZ”

Hükümetin gündeminde kim var yine ben varım. Referandumda ben vardım 15 Temmuz darbe girişimi bütün boyutlarıyla aydınlansın diyorum. Bu hazret kızıyor bana. FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıksın diye bar bar bağırıyorum o kızıyor. Adil yargılama yapın diyorum hazret yine alınıyor nankör diyor. Ben hukuk devletini savunuyorum o dikta yönetimini savunuyor. Ben İbrahim’den yanayım o Nemrut’tan yana. Oysa onun çok korktuğunu biliyorum. Kul hakkı yememişseniz adalet için mücadele ediyorsanız neden korkacaksınız? Ama o korkuyor. 15 Temuz davetiyelerini 3 sefer değiştirdiler. TBMM Başkanı değiştirdi o adam TBMM’nin başkanı değil sarayın emir kuludur. İradesiz bir Meclis Başkanı olabilir mi? Rüzgar gülü bile bu kadar hızlı dönmez.

"ÇIK KARŞIMA SANA AÇIKÇA MEYDAN OKUYORUM”

İstediğin kadar kumpas kur yolundan adaletten dönen namerttir. Şimdi ben bu zata (Cumhurbaşkanı Erdoğan’a) açıkça meydan okuyorum. Onun sözleriyle söylüyorum cesaretin varsa korkak değilsen ödlek vandal değilsen senin havuz medyanda senin istediğin saatte gel birlikte 15 Temmuz’u tartışalım. Çık karşıma sana açıkça meydan okuyorum cesaretin varsa çıkarsın.”