Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açtığı yeni Anayasa tartışması sürüyor. Gazeteci Murat Yetkin'e konuşan Kılıçdaroğlu Türkiye’nin, “ilk dört maddenin aynı kalması kaydıyla” yeni ve demokratik bir Anayasaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, ancak yapılan önerinin “demokrasiyi değil otoriterliği güçlendirmesinden endişe ettiğini” söyledi.

“Diktatörler insan haklarına dayalı demokratik bir Anayasa istemezler” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Tam aksine güçler ayrılığının, kendilerini zayıflattığını, yönetimleri için zaaf oluşturduğuna inanırlar. Çünkü diktatörler, gücü elinde bulundurdukları sürece ayakta kalabileceklerini düşünürler… Bu anlayışta olmalarının temel nedeni ise tüm diktatörlerin narsist olmasıdır” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şu şekilde:

"Bugün Türkiye’de demokrasiden yana olan herkes, “Türkiye’nin demokratik yeni bir Anayasaya ihtiyacı var” diyor. Tabii mevcut Anayasanın ilk dört maddesinin aynı kalması kaydıyla… Yeni bir Anayasayla Türkiye, demokratik standartlarını daha ileriye taşımalıdır, buna ihtiyacımız var. İhtiyacımız, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemdir.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem derken 12 Eylül Anayasasına dönmeyi değil, tam aksine Anayasayı ve yasaları darbe hukukundan arındırmamız gerektiğini söylüyoruz. Bizim düşündüğümüz sistemde yasama-yargı ve yürütme organları arasında sağlıklı bir denge-denetleme sistemi kurulacak, böylece haklar güvence altına alınmış olacaktır.

Bu sistemin ana ilkeleri özetlemek gerekirse; öncelikle kuvvetler ayrılığını sağlamak.

İkincisi, yürütmenin, yasama ve yargı üzerindeki etkisini sınırlamak. Kamu yönetiminde liyakati, şeffaflığı ve hesap verebilirliği değişmez kural haline getirmek.

Üçüncüsü, denetlenebilir bir yürütme yaratmak. Özellikle Sayıştay’ın uluslararası normlara uygun denetim yapmasını sağlamak.

Dördüncüsü, Meclisin etkin yasama ve denetim imkânına sahip olmasını, aynı zamanda geniş temsil ve uzlaşmayı sağlayacak şekilde oluşmasını sağlamak. Siyasi Partiler Yasası ve seçim yasalarında (seçim barajı gibi) demokrasiye aykırı düzenlemeleri kaldırmak, temsilde adaleti ve yönetimde istikrarı bozan darbe hukuku eseri düzenlemeleri değiştirmek.

Beşincisi, yargının tamamen bağımsız, yasama ve yürütmeyi denetleyen, siyasetin etkisinden arınmış bir yapıya kavuşmasını sağlamak.

Altıncısı, denge ve denetim mekanizmalarını işlevsel bir şekilde oluşturmak. Özellikle yasama aşamasında meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin yasama sürecine katılmalarını sağlamak.

Bunları yapmak için öncelikle yeni bir Anayasaya öncülük edecek olan yürütme organının, yani iktidarın inandırıcı, güven verici olması lazım. Biz iktidarı inandırıcı, güven verici bulmuyoruz. Yürürlükte olan Anayasaya bile uymayan bir iktidar, nasıl demokratik bir anayasa yapacak? Bizi nasıl inandıracak?

Sadece iktidar değil, iktidarın denetiminde olan yargı dahi Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamıyorsa, AİHM kararları bu ülkede uygulanmıyorsa hangi demokrasiden söz edeceğiz, hangi demokratik anayasadan söz edeceğiz?

Yürürlükteki anayasaya uygun olarak gösteri hakkını kullanan üniversite öğrencilerinin dahi ülkeyi yönetenler tarafından terörist ilan edildiği bir ortamda hangi inandırıcılıktan söz edeceğiz?

İnandırıcı olmak istiyorsanız, gerçekten de demokrasiden yana konumlanacaksanız önce mevcut Anayasaya uyacaksınız. Anayasa Mahkemesi ya da AİHM kararlarını uygulamayan yargıçları ödüllendirip Yargıtay üyesi yapmayacaksınız. Hülle ile Anayasa Mahkemesine yargıç atamayacaksınız. Tarafsız olacağınıza dair namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin ediyorsanız ettiğiniz yeminin gereğini yapacaksınız. Özetle, söylemi ile eylemi arasında 180 derece fark oluşturanların önce demokrasinin ne olduğunu öğrenmeleri gerekir."