CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'de düzenlenen grup toplantısında hitap etti. İngiltere'nin Manchester kentinde, dün gece meydana gelen ve çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısıyla ilgili açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Terör konusunda Türkiye'nin çektiği acıyı emin olun, dünyada çok az ülke çekmiştir. İngiltere'deki terör olayı karşımıza çıktı. Terör; kimden gelirse gelsin, nereden gelirse gelsin, amacı ne olursa olsun hep birlikte insan olanların karşı çıkması gerekir. Haklı hiçbir gerekçesi olmaz terörün. O nedenle İngiltere'de olmuş, Türkiye'de olmuş veya dünyanın herhangi bir ülkesinde olmuş. İnsanlığa karşı bir suç işlenmiştir ve biz hep birlikte teröre karşı durmak gibi bir görevi üstlenmek zorundayız. İngiltere'ye, İngiliz halkına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz ve umuyorum; terör bütün dünyadan silinmiş olur. Bu mücadeleyi ortak bir insanlık mücadelesi olarak hep birlikte sürdürmek zorundayız" diye konuştu.
 


SEN KİM OLUYORSUN VALİ BEY?


Toplumun her kesiminin Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutlamak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanlığı'nın Beşiktaş Belediyesi hakkında başlattığı '19 Mayıs' soruşturmasına ilişkin şunları söyledi:

"19 Mayıs'ın ne kadar görkemli kutlanırsa birlikteliğimiz o kadar güçlenir. Biz, bu töreni tarihimizi hatırlayarak, kutlamak istiyoruz. Beşiktaş Belediyemiz de bu çerçevede kutlamak istedi, tüm belediyelerimizde olduğu gibi. Yazıyı yazdık, Valilik'ten izin istedik. Valilik, Beşiktaş Belediyesi'nin 19 Mayıs kutlama törenlerine, yürüyüşe izin vermedi. Bunun üzerine belediye başkanımız, bütün gazetelere tam sayfa ilan verdi. Yaptıkları bütün hazırlıkları anlatarak, İstanbul Valiliği izin vermediği için 19 Mayıs törenleri iptal edilmiştir; dedi. Bunun üzerine vay efendim, sen toplumu tahrik edici ve kamu düzenini bozan ilan verdin; diye belediye başkanımız hakkında soruşturma açtılar. Sanıyorlar ki belediye başkanı hakkında soruşturma açılınca biz geri adam atacağız. Sen kim oluyorsun Vali Bey de bizim geri adım atacağımızı düşünüyorsun. Toplumun huzurunu asıl bozan sensin. 19 Mayıs bayramını kutlamak ne zamandan beri suç olmaya başladı? Diğer belediyelere izin verirsin. Beşiktaş Belediyesi'ne izin vermiyorsun; hangi gerekçeyle izin vermiyorsun? Valiysen valiliğini yapacaksın. Bize sarayın valisi değil, bize devletin valisi lazım"
 

Sözcü gazetesine operasyon


Sözcü Gazetesi'ne yönelik düzenlenen FETÖ operasyonuyla ilgili de açıklamalarda bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Yani herkesi FETÖ ile ilgili suçlarsın da kardeşim Sözcü Gazetesi'ni suçlamak, aklın kabul edebileceği bir şey değil. Aklın ve vicdanın kabul edebileceği bir şey değil. Üstelik bunu 19 Mayıs'ta yapıyorsun. Herkes törenlerde, herkes kutlamalarda; sen bunu yapıyorsun. Sözcü Gazetesi, halkın sözcüsüdür. Halk adına yayın yapar. Halkın sesi, gözü ve kulağıdır. Sözcü Gazetesi; Atatürkçülük'ten, demokrasiden, uygarlıktan ödün vermeyen bir gazetedir. Sözcü Gazetesi'nin yazarları, kalemini satmayan, dik duran ve onurlu yazarlardır. Sözcü Gazetesi'nin sürekli denetlendiğini biliyoruz; ama açığını bulamazlar. Sanıyorlar ki Sözcü ve Cumhuriyet'i susturacağız. Ne Cumhuriyet Gazetesi'ni susturabilirsiniz ne de Sözcü Gazetesi'ni susturabilirsiniz" diye konuştu.

Sözcü Gazetesi'yle ilgili soruşturma başlatan savcıya seslenen Kılıçdaroğlu, "Savcı kardeşim, sen sarayın savcısısın. Cumhuriyet savcısı değilsin. Cumhuriyet savcısı; dik durur, onurlu durur. Cumhuriyet savcısı, saraydan talimat almaz. Cumhuriyet savcısı, yasalara bakar. Savcı, iktidarın maşası olmaz. Saraydan gelen talimata göre, fezleke düzenlemez. Cumhuriyet savcısı, cumhuriyet ilkelerine bağlıdır. Düşünce ve medya özgürlüğünden yanadır. Evrensel hukuktan yanadır. İnsan haklarından yanadır. Cumhuriyet savcısı, iradesini saraya teslim etmişse o, cumhuriyetin değil; sarayın savcısıdır. FETÖ'cü arıyorlar. Cumhuriyet'te bulamadılar bu sefer acaba Sözcü'de bulur muyuz, diye. Savcı kardeşim, sen FETÖ'cü arıyorsan Bakanlar Kurulu'na bakacaksın. AK Parti grubuna bakacaksın. Saraya bakacaksın" dedi.
 

Nerede darbenin siyasi ayağı?


Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele üzerinden hükümeti eleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"'FETÖ'cü' diye baklavacı, çikolatacı, esnaf, sanayici, er, erbaş, subay, hakim, kaymakam, savcı, vali buldular. Herkesi buldular; ama ne hikmetse siyasetçiyi bulamıyorlar. Darbeyi niye yapıyorsun kardeşim sen, memleketi yönetmek için değil mi? Peki, bu memleketi kimler yönetecekti? Nerede bu darbenin siyasi ayağı? Siyasi ayağını gizliyorlar. Neden Meclis'teki komisyona darbeye bizzat tanıklık eden insanlar gelip, bilgi vermiyor? Kontrollü darbe açığa çıkmasın, diye. Bugün ağır ağır ipuçları ortaya çıkıyor. Kimin, ne yaptığını gayet iyi biliyoruz. Bugün Türkiye, 15 Temmuz arkasından bir karşı darbe girişimiyle karşı karşıyadır"
 

FETÖ'cü sensin


Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım'ın “FETÖ'nün siyasi ayağı yokö dediğini savunarak şöyle devam etti: "Binali Bey FETÖ'nün siyasi ayağı yok diyor. Bunu söylerken sanıyor bizde buna inanacağız. Siyasi ayağı var kardeşim. Saraydan başlayarak AKP gurubuna kadar gelirsin oradan göreceksin bütün siyasi ayak orada. FETÖ'yü beslediler, büyüttüler aynı menzile doğru yürüyoruz dediler ne istedin de vermedik dediler. Türkiye Cumhuriyetini teslim ettin. Şimdi soruyorlar, Cumhuriyet'te, Sözcü' de FETÖ'cü var mı? FETÖ'cünün en büyüğü zaten duruyor, sensin kardeşim FETÖ'cü sensin. Senden daha iyi bu işi bilen mi var. Kendi suçunu gizlemek için garibanların üzerine gidiyor."
 

5 günlük asker nasıl darbe yapacak?


Kemal Kılıçdaroğlu, 5 günlük er Ömer Kara'nın tatbikat olduğu söylenerek göreve gönderilen ve 15 Temmuz Darbe Girişimine katıldığı gerekçesiyle 290 gün cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra yazdığı dilekçe sonrası serbest bırakıldığını bildirdi. Kılıçdaroğlu asker Kara'nın dilekçesini okuyarak şöyle dedi: "Bir örnek vereceğim size. Cezaevinden bir mektup. Şöyle söylüyor Ömer Kara: 28'nci Mekanize Piyade Tgayında er olarak vatani görevimi yapmaktayım. 10 Temmuz 2016 Ankara Mamak sevk tarihim ve daha 5 günlük erim. 15 Temmuz 2016'da tatbikat diye verilen alarma nedeniyle toplandık. Emri kimin verdiğini bilmiyorum. 5 günlük asker olduğum için komutanlarım dahil kimseyi tanımıyorum silah zimmetim de bulunmamaktadır. Olayın gerçekliğini halktan öğrendiğimiz zaman polise teslim olduk. Halka ve polise zorluk çıkarmadık. 20 Temmuz 2016'da 7'nci Sulh Ceza Mahkemesine verdiler ve tutukladılar. Sincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildim. Er olarak emir soğrulama yetkim yoktur. Akabinde bana kanunsuz emir verilmedi. Vatani görevimi yapan er olarak FETÖ ile ilgilim olmayıp bazı askeri unsurların darbe girişimine kesinlikle destek vermeyip zorluk çıkarmadığımı belirtmek isterim. 290 gündür tutukluyum suçum yokken. İçinde bulunduğum durum beni ve ailemi yıprattı. Ben ve benim durumumda olan mağduriyetimin giderilmesini istiyorum.' Bu dilekçe üzerine tahliye edilmiştir. 5 günlük askerin nesi darbe yapacak."
 

Nerede namus, nerede şeref?


Kılıçaroğlu, Anayasa'da Cumhurbaşkanlığı yemini bölümünün son kısmını okuyarak şu ifadeleri kullandı: "OHAL uygulamalarıyla istediklerini gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu süre içinde anayasayı değiştirdiler. Bu anayasa mühürsüz bir anayasadır. Mühürsüz bir seçimin ortaya çıkardığı mühürsüz bir anayasadır. Bu anayasanın cumhurbaşkanlığı yemini bölümünü bir daha okumak isteriz. Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim. Tarafsızlık gidip bir partiye üye olduğunuz andan, genel başkan olduğunuz anda biter. Şunu sormadan edemiyorum: Arkadaşlar bu namus ve şerefi nerede bıraktınız? Nerede bu namus, nerede bu şeref?"