Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti'nin TBMM'deki grup toplantısında hitap etti. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından siyasi partilerle ve siyasi parti genel başkanlarıyla sürekli iletişim ve istişare halinde olduklarını belirten Yıldırım, dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle gerçekleştirdiği görüşmeler hakkında bilgi verdi. Başbakan Yıldırım, "Kendilerine OHAL süreciyle ilgili ve bu süreçte hükümetimizin aldığı kararlarla ilgili kapsamlı bilgi aktardım. Sayın Cumhurbaşkanı'mız pazar günü İstanbul'da büyük bir 'Demokrasi ve Şehitler Mitingi' gerçekleştirecek. Bu mitinge AK Parti olarak bütün teşkilatlarımızla katılım sağlayacağız. Hepimiz Yenikapı'da hazır olacağız. Tarihin, demokrasimizin en büyük mitingini gerçekleştireceğiz. Cumhurbaşkanı'mızın parti liderlerine yaptığı çağrıyı ben buradan tekrarlamak istiyorum. Gün birlik günüdür. Gün beraber olma günüdür. Gün birlikte Türkiye olma günüdür. CHP Lideri'ni, MHP Lideri'ni ve partilileri bu büyük buluşmaya davet ediyorum. Onların bu büyük mitinge gelerek dostluk, kardeşlik, birlik dayanışmasını en iyi şekilde bütün milletimize göstermelerinin önemli olduğunu ifade ediyor ve kendilerini pazar günü Yenikapı'ya bekliyoruz" diye konuştu.

"HAİN ÖRGÜTLE MÜCADELEDE HEP YALNIZ BIRAKILDIK"

Hükümetin 'FETÖ' ile mücadelesinde yalnız kaldığını dile getiren Başbakan Yıldırım, "17-25 Aralık darbe girişiminden sonra bu FETÖ denilen örgüte amansız bir mücadele başlatmıştık. Ancak bu hain örgütle mücadelede başta Cumhurbaşkanı'mız olmak üzere hep yalnız bırakıldık. Siyasi partilerden, medyadan beklediğimiz desteği alamadık. Uluslararası planda da maalesef beklediğimiz desteği göremedik. 15 Temmuz akşamı bu hain örgütün maskesi öyle bir düştü ki şu anda sadece biz değil hamdolsun bütün Türkiye bu hainlerin gerçek yüzünü gördü ve bu hainlerle 79 milyon amansız mücadele veriyor. Bu hain örgütü ve de bölücü terör örgütünü adeta jiletle kazır gibi bu mübarek topraklardan kazıyıp atacağız. Bu örgütlerin hem içeride hem dışarıda Türkiye'ye zarar vermemesi için her tedbiri kararlılıkla bugüne kadar aldık. Almaya da devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE UÇURUMUN KENARINDAN DÖNMÜŞTÜR"

Darbe girişimine karşı milletin göğsünü siper ettiğini vurgulayan Yıldırım, "15 Temmuz akşamı Türkiye kelimenin tam anlamıyla uçurumun kenarından dönmüştür. Eğer 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı bugün ne Anayasa olacaktı ne hukuk işleyecekti ne de gazi Meclis var olacaktı. Siyasi partiler kapatılmış olacak ve siyasi irade tamamen yok edilecekti. Bu darbe girişimi başarılı olsaydı bugün özgür basından, insan haklarından, ifade özgürlüğünden hiçbir eser kalmayacaktı. Devletimiz de milletimiz de uçurumun kenarından dönmüştür. Bunu sağlayan da Başkomutan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dik duruşudur. Aziz milletimizin göğsünü darbecilere karşı siper etmesidir" açıklamasında bulundu.

"EN KÜÇÜK BİR HUKUKSUZLUĞA ASLA VE ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"

Darbecilerin yargılanma sürecinde hiçbir hukuksuzluğa müsaade etmeyeceklerini belirten Yıldırım, "Devleti, milleti, hukuku, demokrasiyi ve özgürlükleri korumak için olağanüstü tedbirlerin alınması bir mecburiyet haline gelmiş, bu açıdan Meclis'imiz 3 aylığına olağanüstü hal yasası çıkarmıştır. Olağanüstü hal millete değildir, olağanüstü hal bize, kendimize ilan edilmiştir. Hükümete, devlete ilan edilmiştir. Çünkü bu darbe girişimini yapanlar, onların destekçilerinin tamamen ortaya çıkarılması, hesapların sorulması ve milletin iradesine karşı girişilen bu hainliklerin sona ermesi için biz kendimize olağanüstü hal ilan ettik. Olağanüstü hale ilişkin eleştirilerin, kaygıların ne kadar yersiz olduğunu hep beraber görüyoruz. En küçük bir hukuksuzluğa asla ve asla müsaade etmedik, etmeyeceğiz. En küçük bir hak ihlaline, özgürlük ihlaline katiyen müsamaha göstermeyeceğiz" dedi.

"DÜZENLEMELER TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'MİZİ ZAYIFLATMAYACAK"

OHAL uygulamasıyla ilgili bilgiler veren Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu: "Çıkardığımız 667 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu virüs, hain temizliğini başlattık. Bu bağlamda FETÖ ile irtibatı bulunan 35 sağlık kuruluşunu, bin 45 eğitim kuruluşunu, 104 vakıf ve bin 125 derneği, 15 üniversiteyi, 29 sendika, federasyon, konfederasyonu diğer bir deyişle ajan yuvalarını, hain yuvalarını kapattık. Kamuda benzeri bir temizliğe devam ediyoruz. Yargıda bu haşhaşileri tek tek tespit ettik. Meslekten çıkarıyoruz. Kuvvet komutanlıklarımız içerisinde terör örgütüyle bağlantılı bin 684 subay ve astsubayın orduyla ilişiği kesilmiştir. Bu düzenlemeler altını çizerek ifade ediyorum, Türk Silahlı Kuvvetlerimizi zayıflatmayacak; tam aksine daha güçlü, her türlü tehdide düne göre daha da hazırlıklı hale getirecektir. Çünkü dünyada tehdit şekilleri değişiyor. Bu değişen tehditlere karşı Silahlı Kuvvetlerin yeniden yapılanması ve hazır hale gelmesi, bütün enerjisini asli işlerine harcaması geleceğimiz için, ülkemizin güvenliği için olmazsa olmazdır"

"MECLİS'İ BOMBALAYAN BU VATAN TOPRAĞININ FERDİ DEĞİLDİR"

Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk Silahlı Kuvvetleri, insanlık tarihinin en eski kurumlarından, en güçlü ve en köklü ordularından biridir. Bu ordu Kurtuluş Savaşı'nı gerçekleştiren, cumhuriyete giden yolu açan, bağrından Gazi Mustafa Kemal'i de çıkaran ordudur. Ordu bizim için Peygamber ocağıdır. Bu ordu milletin ordusudur, milletin bağrından çıkmıştır. Askeri ve sivil hepsinin üzerinden bu çatı var. Bu Gazi Meclis var. Bu Meclis 1920'den beri birçok darbe gördü. Ama hiçbir darbede bomba görmedi. Bu hainler onu da yaptılar. Bu Gazi Meclis'i bombalarla yok etmeye çalıştılar. Atatürk'ün açtığı ve askeri makamların üzerinde bir merci olarak gördüğü Meclis'i kapatan hiçbir asker bu ordunun askeri olamaz. Hele hele o Meclis'i bombalayan, emri veren, onlarla bu hareketin içinde olan hiç kimse bu ordunun askeri değildir, bu milletin evladı da değildir, bu vatan toprağının ferdi de değildir. Her darbe teşebbüsü en başta Mustafa Kemal'in hatırasını, onun açılışına öncülük ettiği Millet Meclisi'ni yaralamıştır. Hiçbir darbeci Atatürkçü de değildir, Kemalist de değildir, Silahlı Kuvvetler'in bir mensubu hatta bu ülkeye de ait değildir"

"HARP OKULLARI AYNEN DEVAM EDECEK"

Türk Silahlı Kuvvetleri'ni asli yerine taşıdıklarını vurgulayan Yıldırım, "Ordumuzu aslına rücu ettiriyoruz, kendi kökleriyle, kendi milletiyle tekrar buluşturuyoruz. Çıkardığımız kanun hükmündeki kararnamelerle ordumuzu, Türk Silahlı Kuvvetleri'mizi darbe öncesine yani olması gerektiği asli yerine taşıyoruz. Her darbe sonrasında orduyu, askeri biraz daha tartışılır hale getirdiler. Her darbe sonrasında orduyu vatan savunması noktasında zayıf düşürdüler. Biz bugün ordumuzu yeniden şanlı, şerefli, muzaffer bir konuma yükseltiyoruz. Harp Okulları'nın kapatıldığını söylüyorlar. Bunlar doğru değildir. Harp Okulları aynen devam edecek. Yaptığımız şudur. Lise bölümlerini, askeri liseleri kapattık. Artık Harp Okulları'na nasıl üniversiteden herkes girebiliyorsa o şekilde bütün liselerden, meslek liselerinden, İmam Hatip liselerinden, düz liselerden herkes Harp Okulları'na girecek. Sınavı kazanan, şartları yerine getiren her vatan evladı bu kurumdaki şerefli görevini alacak. Okullara girişteki kısıtlamaları ortadan kaldırdık. Askeriyenin elinde Genelkurmay'a bağlı bir sürü fabrika var, tersane var. Asker işini yapacak. Fabrikayla, tersaneyle uğraşmayacak. Bütün bunları Genelkurmay'dan aldık, Milli Savunma Bakanlığı'na verdik" diye konuştu.

"YÜKSEK ASKERİ İDARE MAHKEMESİ VE ASKERİ YARGITAY'I DA KALDIRACAĞIZ"

Askeri yargıyla ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Yıldırım, "Disiplin konularıyla sınırlı olarak askeri yargı Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösterecek. Burada bir değişiklik ihtiyacı daha var. Ancak bu Anayasa değişikliğiyle mümkün. Yüksek Askeri İdare Mahkemesi ve Askeri Yargıtay’ı da kaldıracağız. Yargıda birliği sağlamak için gerekli adımları atacağız. Bu konuda diğer partilerle süreci başlattık. Onların da kanaati bunun kaldırılması ve yargıda birliğin sağlanmasıdır" ifadelerini kullandı.

"KARA HAVACILIK OKULU GÜVERCİNLİK'İ KAPATIYORUZ"

Ankara Mamak ve Etimesgut'taki kışlalarla İstanbul'daki Maltepe ve Hasdal kışlalarının şehir dışına taşınacağını açıklayan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu: "Akıncı Üssü'nü kapatıyoruz. Bu hainlerin merkezinde millete bombalar yağdıran bu üs, artık Ankara için bir yaşam alanı haline gelecek. Hayırlı, uğurlu olsun. Darbe gecesi Ankara'da, İstanbul'da tankların çıktığı, zırhlı araçların çıktığı o kışlaları da şehrin dışına taşıyoruz. Mamak'ta, Etimesgut'taki zırhlı araçların bulunduğu kışlalar Polatlı tarafına gidecek. Ayrıca İstanbul'da Maltepe Kışlası, Hasdal Kışlası da Çorlu ve Trakya'ya doğru gidecek. Böylece şehrin merkezinde tankın hiçbir işi olmayacak. Ne işi var tankın şehirde? Kara Havacılık Okulu Güvercinlik'i de kapatıyoruz. Oradaki bütün helikopterler Isparta'ya gidecek. Böylece milletimiz daha rahat, daha güvende hissedecek. Tehdit şehirlerin merkezinde değil, tehdit İstanbul'da değil, Ankara'nın merkezinde değil; tehdit sınırlardadır. Bütün birikimimizi sınır bölgelerine taşıyacağız. Ülkemizin dış tehditlere karşı güvenliğini tam anlamıyla sağlayacağız"

"TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'MİZİ HARBE DAHA HAZIR HALE GETİRİYORUZ"

Başbakan Yıldırım, "Darbe sonrasındaki darbelerle zayıflatılan Türk Silahlı Kuvvetleri'mizi yaptığımız bu düzenlemelerle daha güçlü hale getiriyoruz. Harbe daha hazır hale getiriyoruz. Asli görevine yani harbe hazırlık, harekat ve caydırıcı gücünü daha da hisseder hale getiriyoruz. Böylece devletiyle milletinin kucaklaştığı bir orduyu inşallah sağlıyoruz. İçerideki hainleri, üniformalı teröristleri yok etmiş bir ordu Allah'ın izniyle milletimizin desteğiyle tekrar dünyanın parmakla gösterilecek ordusu haline gelecek" dedi.

"BİZİM ORDUMUZU FELÇ ETMEK İSTEDİLER"

Darbe girişimiyle TSK'nın ve bürokrasinin felç edilmek istendiğini savunan Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti: "Artık kimin ne dediği umurumuzda değil. Herkes bilmelidir ki kimin ne dediğinin bir önemi yoktur. Önemli olan Türkiye'nin ne dediğidir, Türk milletinin ne dediğidir. Bizim ordumuzu felç etmek istediler. Virüsleri temizleyerek, ordumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz. Bürokrasimizi felç etmek istediler. Mikropları ayıklayarak, bürokrasiyi rahatlatıyoruz. Siyaseti zehirlemek istediler. Provokatörleri aradan çekiyor, uyum içinde geleceğe yürüyoruz. Ekonomiyi felç etmek istediler. Bu hırsızları def ediyor, ekonomi üzerindeki parazitleri kaldırıyoruz"

"KARDEŞ ÖRGÜTÜ PKK, FETÖ GİBİ ALÇAKÇA SALDIRILARI YAPIYOR"

Konuşmasında Bingöl'de zırhlı polis servis aracının geçişi sırasında PKK'lı teröristlerce düzenlenen ve 7 polisin şehit düştüğü bombalı saldırıya da değinen Yıldırım, "15 Temmuz'da FETÖ başarılı olamadı. Ama onun kardeş örgütü, bölücü terör örgütü PKK, FETÖ gibi alçakça saldırıları yapıyor. Onun bıraktığı boşluğu doldurmayı ihmal etmiyor. Ama yapsınlar. Onun da hesabını soracağız. Onlar da başarılı olamayacaklar. FETÖ'ye nasıl milletle beraber gereğini yaptıysak PKK terör örgütünü de bu ülkenin sorunu olmaktan çıkacağız. Şimdi artık kırsalda daha fazla operasyonlara ağırlık vereceğiz" ifadelerini kullandı.

"TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİNDE SÜNNİ-ALEVİ KARDEŞLİĞİNDE YENİ BİR DÖNEM BAŞLAMIŞTIR"

Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "15 Temmuz ardından her alanda olduğu gibi Türk-Kürt kardeşliğinde Sünni-Alevi kardeşliğinde yeni bir dönem başlamıştır. Hainlerin, alçakların, satılmışların provoke edemediği bir zeminde köklü kardeşliğimiz inşallah bundan sonra daha da gelişecek daha da güç kazanacaktır. Bu ülkeye yönelik her terör saldırısını milletçe, 79 milyon hep birlikte göğüs gereceğiz. Demokratik geleceğimizi de hep birlikte inşa edeceğiz"