Televizyonda Hava Ambulansı diye bir program var. İngiltere'de bazı acil sağlık sorunlarına helikopterle yapılan müdahaleleri konu alıyor. Bu sayede hasta veya sakatlanmış olana daha çabuk müdahale ediliyor ve daha kısa sürede hastaneye yetiştiriliyor.
Bu program sayesinde ilk yardım konusunda da bazı detayları öğrenmiş oluyoruz. Yardıma gittikleri vakaaların bir kısmını spor sakatlanmaları oluşturuyor. Bu spor sakatlanmalarında da en büyük payı ragbi (rugby) oyuncuları alıyor. Özellikle okul takımlarında veya eğlence amaçlı oynayanlarda sürekli sakatlıklar yaşanıyor ve hastaneye kaldırılmak zorunda kalınıyor.
***
Ragbi, İngiltere’nin Ragbi isimli kentinde futbol maçı sırasında bir oyuncunun topu kollarının arasında tutarak kaleye doğru koşması ile başlamıştır. 1823 yılından bu yana başta İngiltere olmak üzere Fransa, Galler, Güney Afrika, Yeni Zelanda ve Avusturalya’da çok popüler bir spor haline gelmiştir. 15’er kişilik iki takımla bir devresi 40 dakika olmak üzere iki devre olarak oynanan, ileriye pas vermenin yasak olduğu, topu elle rakip kale çizgisinin arkasına taşımayı hedefleyen sert bir spordur.
Oyunun detayına girmeyeceğim. Üstteki paragrafın son cümlesinde yazdığım, konun ana teması. Aşırı sert bir oyun. Oyuncular rakibini durdurmak için üzerine atlıyor, yere yığıp, üstüne çıkabiliyor. Bir kişinin üzerine yüzlerce kiloluk yük biniyor. Çarpışmalarda ve yere düşerken, vücuda darbe alınabiliyor. Bu da oldukça fazla sakatlanmalara neden oluyor. Öyle ki, bir ragbi sezonunda oyuncuların yaklaşık dörtte biri sakatlanıyormuş. 
Sakatlığın çok yaşandığı oyunları hiç sevmiyorum. Amerikan Futbolu da var. Ragbinin bir çeşidi. O da Amerika'da çok tutuluyor. Ancak oyuncular sahaya özel korumalı ekipmanla çıkıyorlar. Sakatlık onda da oluyor ama ragbi kadar değil. 
***
Futbolda da sertlik vardır. Sert futbolu da severim doğrusu. Ancak kurallara uyulduğu sürece sakatlık çok çok az oluyor. Gerek profesyonel, gerek amatör ve gerekse de eğlence amaçlı oynayanlarda ciddi sakatlıklara pek rastlanmıyor. Oysa ragbide boyuna ve gövdeye alınan darbeler öldürücü olabiliyor ya da ömür boyu sakat bırakabiliyor.
Ragbi ülkemizde de oynanıyor. Hatta federasyonu bile var. Yaygın olmadığı ve basında da hiç yer bulmadığı için pek bilinmiyor. Bilinmeyince de oynayan az oluyor, oynayanlar da sokakta değil, bir kulübe bağlı olarak oynuyor. Sakatlıklardan hiç haberimiz olmuyor. 

Neredeyse her gün aynı soru soruluyor: 
'Futbolda ligler ne zaman başlayacak?'
Ben de her seferinde bu konuya değiniyorum ve her seferinde aynı şeyleri yazıyorum:
'Bunu bilse bilse sadece Allah bilir.'
***
Aylardır dünya Kovid-19 ile savaşıyor. Bulaşma hızı inanılmaz derecede yüksek olan bir virüs. Hakkında tam olarak bir bilgiye sahip olamadı bilim adamları. Hastalığa yakalananları % 100 iyileştirebilecek bir ilaç daha bulunamadı. Bulunsa da hastalığa yakalanmamızı ilaç engelleyemez. Bize aşı lazım. Nasıl ki grip olmayalım diye önceden aşısını vuruluyorsak, kovid-19 olmamak için de aşı gerekli. Bu aşıyı vurulan, bu hastalığa yakalanmayacak. Aşı da hala bulunabilmiş değil.
Bu şartlar altında liglerin başlama tarihinin şimdiden söylenmesi imkansız. Hastalıkla savaşta ne kadar başarılı olunduğuna bakılır, ona göre sadece tahminlerde bulunulur. 
***
TFF, haziran ayının 2. haftasını işaret etti. Ancak bu bilim kurulunun kararına bağlandı. Tehlikeyi değerlendirip, oynanıp oynanmamasına karar verecekler. Bunun için biraz daha beklemeleri gerekiyor. Gidişat güzel olabilir ama gelecekte de böyle gideceğinin garantisi yok. 
Ne kadar önlem alınırsa alınsın, bu virüsten korunmak çok zor. Sadece çevredeki insanlardan değil, dokunulan yere önceden hastalığı taşıyan birinin dokunmuş olmasıyla da bulaşabiliyor. 1 futbolcuya bulaşması demek, onlarca futbolcuya yayılması anlamına gelir. Bu da çok büyük bir risk. Böyle bir durumda ligler tekrardan durdurulur, belki de bir daha bu sezon oynanmayabilir. 
***
Ya futbolcular? Onlar oynamaya razı olacaklar mı? Birleşip, 'biz oynamak istemiyoruz' diyemezler mi? 
Bu da büyük bir sorun yaratır. Onların fikirleri alınmadan oynanması imkansız.
***
Liglerin başladığını düşünelim. Maçlar seyircisiz oynanacak. Sahada oynanan futbol hiç kimseyi tatmin etmez. Bunu ligin son maçlarında seyircisiz oynanan karşılaşmalarda gördük. Hiç bir tat alamadık. Hatta Galatasaray - Beşiktaş derbisinin bile tadı tuzu yoktu, çekişme, istek, arzu yoktu.
Pınar Karşıyaka'nın milli basketbolcusu Semih Erden, oynadıkları son maçtan bahsetmiş, hiç kimseye dokunmadan oynamaya çalıştıklarını söylemişti. Bu mümkün olmamıştı tabii ki ama yine de oyun kalitesini çok çok aşağılara çekmişti.
***
Antalya ya da İstanbul'da da tüm maçların oynanabileceği söyleniyor. Ülkemizde sadece Süper Lig yok. Alt ligler ne olacak peki? O da meçhul.  
Acele etmemeli, tehlike tam olarak geçene kadar beklenmeli.