TEMAD üyeleri hafta başında kahvaltıda buluştular.

Çoğunluğun merakını yenmek için belirteyim:
TEMAK emekli astsubayların kurdukları bir dernek.
1984 yılında kurulan bu derneği ben de ‘Milli Bir Güç’ olarak kabul ediyorum.
Astsubaylarımızın belirttikleri gibi ‘Külfette’ hep en öndeler.
Peki ‘Nimet paylaşımında’ neredeler, aynen emekli polislerimiz gibi…
Onların aklından geçeni, yanı sıralamayı ben söyleyeyim:
‘Son sıralardalar!’
Kronikleşmiş ve yıllardır çözülemeyen sorunlarından acaba kaçımız haberdarız.
Basit bir hesap yapalım:
Astsubaylarımız emekli olduğunda maaşlarının yüzde %40’ı düşüyor, çünkü bütün tazminatlar kesiliyor.
Ancak bir subay emekli olduğunda maaşının %85’ini alabiliyor.
Tabii ki biz de, astsubaylarımız da ‘onlar almasın’ demiyoruz.
Nasıl ‘eşit işe eşit maaş sistemi’ diyorsak, adil paylaşımdan söz ediyorsak, astsubaylarımıza da hak ettikleri maaşı vermeliyiz.
Benim ‘Subay’ ve ‘Astsubay’ olan çok değerli sınıf ve çocukluk arkadaşlarım da var, Bornova’da, Urla’da komşularım da…
‘Dürüstlük’ denilince, ‘kahramanlık’ denilince, ‘güven’ denilince benim tanıdıklarımı sayabilirim.
Çürük olmaz mı?
‘Var’ tabii…
Peki bunları kim bilir?
Yine kendileri!
Astsubayların özlük haklarının düzeltilmesi, Türkiye’de işlerin yolunda olduğunun göstergesi olacaktır, diğer meslek gruplarımızda olduğu gibi…
Astsubaylarımızla ilgili çok hatıram var.
Kimsenin, belki de şu anda emekli olanların da birçoğunun anımsayamayacağı tarihten bir yaprağı anlatayım…
1968 yılında iki önemli gıda maddesine zam geldi.
Biri ekmek, diğeri de et…
Sanıyorum 3 lira olan etin kilosu 4 lira oldu…
Ekmek de 30 kuruştan 50 kuruşa yükseldi…
Hesapta birkaç kuruş oynama olabilir…
Ve Türkiye’de belki de hiç görülmemiş bir olay yaşandı.
İzmir’de görevli astsubayların eşleri, ki ne dernekleri vardı, ne de organize bir durumları…
Yanlarına komşuları polislerin eşlerini de alarak tabiriyle, ‘Belediye neden izin verdi’ diyerek kazan kaldırdılar.
Gazetecilere haber saldılar, ‘Zamları protesto edeceğiz!’ diyerek…
Konak’ta saat kulesinin önünde toplandılar, troleybüs yolunu takip ederek, Gümrük’ten Cumhuriyet Meydanına Atatürk Heykeli’ne kadar yürüyeceklerdi.
Her şey yolunda giderken, Balıkhane’nin hizasına geldiklerinde polis barikatı ile karşılaştılar.
‘Yasa dışı, izinsiz yürüyüş yapamazsınız!’ denildi…
Bu arada bir panik yaşandı…
Astsubay ve polis eşleri ‘Eşlerimiz duymasın!’ mantığıyla dağıldılar.
Demokrat İzmir Gazetesi’nde yayımlanan bir fotoğrafı anlatayım:
‘Bir kadın kaçıyor ve ayağındaki terlik de havada uçuyor!’
Sanıyorum, bu görüntü bir gün sonra İstanbul medyasında da yayımlandı.
Yani astsubaylar ve polisler gibi eşleri de ‘Cesur ve korkusuzlar’
Bunun nedeni de, hiçbir zaman maaşları yeterli olmadı…
Bunlar göz önünde tutularak, umarım, özlük haklarında bir düzeltme yapılır ve bundan sonra daha huzurlu, keyifli, güzel, mutlu günler geçirirler…
Gerek emekli ‘kahraman’ astsubaylarımız, gerekse çalışanlarımız biraz daha iyi nefes alırlar, maddi yönden…