İnternette gördüğüm bir fotoğraf günlerdir aklımdan çıkmıyor. Bir işçi çocuğunun babasına yazdığı not içime öyle dokundu ki ondan daha önemli bir gündem maddesi bulamadım.
Notta şu yazıyor: "Baba 10 lirayı almaya gönlüm elvermedi. Kumbaramdan 1.5 lira aldım. 10 lira çok. Sen 10 liraya çok fazla şey alırsın."
İşçi bir babanın çocuğu olan bu yavrumuza göre, bir paket sigara bile alamayacağınız bu parayla çok şeye sahip olabilirdiniz.
Bir damacana su, iki litre benzin, bir kalıp peynir alamayacağınız bu para ile binlerce insana onlarca hediye verebilirdiniz belki kim bilir? Belki bu çocuğun almaya kıyamadığı o on lira ile, yüzlerce koltuk sevdalısı politikacıya vicdan hediye edilebilirdi. Öğretmenliği devlet memurluğu olarak görenlere biraz sevgi ve ilgi aşılanabilirdi. Sudan sebeplerle işinden atılan binlerce masum çalışanın hak arama mücadelesinde karşısına dikilen polise, hakime biraz hassasiyet öğretilebilirdi. Camilerde siyasi propaganda yapan, son zamanlarda tecavüz haberleri ile gündemde yer tutan sözde imamlara, hocalara ahlak hatırlatılabilirdi.
Kim bilir!

Bir mesaj iletebilirdi

Kim bilir belki de işçinin ve köylünün daima yanında olan Atatürk'ü kendisine yol haritası olarak çizmiş bizlere "İşçinin ve köylünün yanında olman gerekiyor!" mesajını iletebilirdi. Balolarımızdan, takım elbiselerimizden, fularlarımızdan, elitist sevdalarımızdan vazgeçip halkçılık ilkesini özümsememizi, boyalı ayakkabılarımızı bir rafa kaldırıp çizmeleri ayağımıza geçirmemiz gerektiğini belki bize anlatabilirdi. Atatürk'ün rakısına, leblebisine, harmandalına, balosuna, frakına özenenlere "Atatürk işçinin ve köylünün yanındaydı, tüketim değil üretim odaklıydı. Üret!" mesajını, almadığı on lira ile bize iletebilirdi.
Kim bilir?

Enflasyon oranları düşmüş!

Bu yazıyı yazarken enflasyon oranları açıklandı, kimin umurunda! Benim değil. O babanın da umurunda olduğunu sanmıyorum. Yoksul halkımızın gelecekten bir umudu yok, adalete, eğitim sistemine güven duymuyor, basın özgürlüğünde dünyanın sonlarındayız, kadına uygulanan şiddette, cinayetlerde ilk sıralardayız, çocuk tecavüzleri dosyaları adliyelerde üst üste yığılmış bir dağ...
Enflasyon oranları düşmüşmüş... Ben o yavrumuzun alamadığı on liradayım. Akşam pazarına yerde kalanları toplamak için yola koyulan emekli amcamın bastonundayım. Oğluna pantolon alamadığı için kendini yakan babanın kokusunda, her geçen gün tarlasını biraz daha satarak hayatta kalmak isteyen çiftçinin elinin nasırındayım.
Sizin milyar dolarlarınız, varil varil petrolleriniz, gemileriniz, gemicikleriniz ne benim, ne de o babanın umurunda.
Yiyin efendiler! Bir de Ruhi Su'dan dinleyin:
"Sabahın bir sahibi var!"