Yalnız İzmir'de değil...
Ülkemizin her tarafında gündüz ile gece arasında büyük ısı farkları oluşuyor.
Sabah saatlerinde üşürken, öğle saatlerinde sırtımızdaki fazlalıkları çıkarabiliyoruz.
Mevsim değişimlerinde, vücudumuz da adaptasyon sürecine girer.
Hava değişimlerinin yaşandığı dönemlerde, bağışıklık sistemimizin korunması için C vitamininden zengin besinler tüketmemiz yararlı olacaktır.
Bu arada 'grip aşısı' yaptırmayı da unutmayın...
Unutmamanız gereken bir nokta da, 'grip aşısı' sağlıklı vücuda yapılır.
Ama geçenlerde Ankara'dan bir kişinin, 'Sakın grip aşısı yaptırmayın!' demesi de aklımdan çıkmıyor.
Bu ne biçim bilim insanı?
Anlamakta güçlük çekiyorum...
Herhalde milyonlarca insan 'zevk için' grip aşısı yaptırmıyor.
Bir grip aşısı yaptırarak vücudumuzu koruduğumuz gibi ileriki dönemde, hastalanmayarak yani ilaç kullanmayarak, milyonlarca dolarımızın yurt dışına çıkmasını da önlemiş oluyoruz.
Hasta olarak yatakta yatmayarak işgücü kaybını da önlüyoruz.
Yani faydası çok gibi...

Korkutan gelişme!

Dünya Meteoroloji Örgütü, yeryüzüne ulaşan güneşin zararlı ışınlarına karşı Yerküre'yi koruyan ozon tabakasındaki deliğin, Antarktika üzerinde bu yıl rekor seviyede genişleyerek 28,2 milyon kilometrekareye ulaştığını açıkladı.
Örgütten yapılan açıklamada, ozon deliğindeki genişlemenin yıldan yıla değişiklik gösterdiği ve bu yıl stratosferdeki alışılmadık derecede soğuk hava koşulları nedeniyle genişlemenin rekor seviyeye ulaştığı ifade edildi.
Bazı yıllarda ozon deliğinin oldukça küçüldüğünün gözlemlendiği belirtilen açıklamada, bu yıl Antarktika üzerindeki ozon deliğinin rekor seviyede genişleyerek 2 Ekim'de 28,2 milyon kilometrekareye ulaştığına dikkat çekildi.

Kabahat bizlerde mi?

Birleşmiş Milletler Çevre Programı'na göre, atmosferdeki ozon miktarını azaltan maddelerin yavaş yavaş kullanımdan kaldırılmasını amaçlayan 1987 tarihli Montreal Protokolü'ne uyulması halinde 2030'a kadar 2 milyon insanın cilt kanserine yakalanması önlenecek ve birçok konuda insanların ve Yerküre'nin yaşadığı riskler azalacak.

Açık tenli iseniz...

Bu arada; özellikle açık tenli, renkli gözlü ve çilli bir tene sahip olanların daha fazla risk altında oldukları kaydedildi.
Türkiye'de tüm kanser türleri arasında 4'üncü sırada yer alan deri kanserlerinde, özellikle açık tenli, renkli gözlü ve çilli bir tene sahip olanların daha fazla risk altında oldukları kaydedildi.
Yaşlı nüfusta görülen çoğalmayla birlikte güneş ışınlarına maruz kalma süresinin artmasının deri kanserlerindeki artışı körüklediğini belirten Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Adana Araştırma ve Uygulama Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nebil Bal, son yıllarda bu kanser türünde yaklaşık yüzde 5 oranında artış görüldüğünü bildirdi.

Bağışıklık sisteminden...

Prof. Dr. Bal, 'Deri kanseri türlerinin başlıca tiplerinin; derinin yüzey epitel hücrelerinden köken alanlar ile deriye rengini veren melanositlerden kaynaklanan türler olduğunu ifade etti.
Bal, bunların dışında deri eklerinden (kıl ve ter bezleri), derininin destek bağ dokusundan (kas, sinir, yağ doku, kan ve lenf damarları v.b.) ve yine deride bulunan bağışıklık sistemi hücrelerinden gelişen kanser tiplerinin de görüldüğünü vurguladı.

Solaryuma rağbet azaldı!

Deri tümörlerinin türlerine göre 65 ve daha üzeri hastaların yanı sıra çocukluk çağından başlayıp geniş bir yayılma alanı gösterebildiğini kaydeden Bal, 'En sık görülen kanser türlerinde başlıca risk faktörleri arasında; doğal veya yapay güneş ışığına maruz kalmak, açık tenli, mavi-yeşil gözlü veya çilli olmak gelir. Ayrıca deride yanık veya yara izi bulunması, arseniğe maruz kalmak, uzun süreli deri enfeksiyonları, deri ülserleri, radyoterapi veya fototerapi uygulanması, organ nakli veya başka bir nedenle bağışıklık sisteminde oluşan baskılanma, aktinik keratoz gibi öncül lezyonların varlığı da risk faktörleri arasındadır. Diğer risk faktörleri ise yaş, erkek cinsiyet, kimyasallar, bazı genetik hastalıklar ve mikrobiyolojik ajanlar ve özellikle de virüslerdir.' diye konuştu.

Hangi ayakkabıyla rahatsanız onu giyin

Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği (TOTBİD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Önder Kılıçoğlu, 'Nasıl bir ayakkabı' sorusunun mükemmel bir cevabı olmadığını belirterek, 'En kolay cevabı, hangi ayakkabıyla rahatsanız onu giyeceksiniz. 'Biraz topuk giyebilir miyim?' 2.5 santimetreye kadar evet' dedi.

D vitamini eksikliği...

Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında TOTBİD Genel Sekreteri Doç. Dr. Önder Kalenderer, bir bebek doğduğunda normalde dizlerinin 'O' şeklinde olduğunu ve ortalama 18 ayına geldiğinde dizlerinin düzeleceğini kaydetti.
4-7 yaşlarında tüm sağlıklı insanlarda olduğu gibi 5-10 derecelik 'X' görünümü oluşturan şekle girdiğini belirten Doç. Dr. Kalenderer, 'Bu çağlarda görülebilen hormonal bozukluklar ve özellikle D vitamini yetmezliği bacaklarda şekil bozukluğuna yol açabilir' dedi.

Tedavi istemez

Çocuklarda göreceli olarak sık görülebilen bir diğer yürüme bozukluğu nedeninin de içe basma olduğunu kaydeden Doç. Dr. Kalenderer, içe basmanın birden fazla durumdan kaynaklanıyor olabileceğini dile getirdi.
Ancak bu durumların büyük kısmının tedavi gerektirmediğini söyleyen Doç. Dr. Kalenderer, içe basmanın düztaban görüntüsü verdiği bir durum olduğunu belirterek, 'Ailelerin en sık ortopedi hekimine müracaat etme nedeni içe basmadır. Bir ayağın gelişimi 10-12 yaşına kadar devam eder. Bu yaşa kadar ayak tabanında normalde mevcut olan yağ dokusu ayağa düztaban görüntüsü verebilir' diye konuştu.

Kadınlarda sık görülüyor

TOTBİD Başkanı Prof. Dr. Sait Ada, bir ya da her iki elde görülebilen başparmakla birlikte yanındaki iki parmakta uyuşma ve zamanla güçsüzlük şikayetleriyle kendisini gösteren ve çoğu zaman nedeni tam olarak belli olmayan sinir sıkışması hastalığı 'Karpal Tünel Sendromu'nun 40-50 yaşlar arası kadınlarda daha sık görüldüğünü söyledi.
Bu hastalıkta sinirin, içinden geçen kanal içindeki basınç artışına bağlı olarak sıkıştığını aktaran Prof. Dr. Ada, 'Tekrarlayıcı hareketler, el örgüsü, elde bulaşık ve çamaşır yıkama, uzun süreli telefon kullanımı, kitap ve gazete okuma pozisyonları, karpal tünel sendromuyla ilişkilidir' dedi.
Hastalığın kadınlarda hamilelik sırasında da görülebildiğini kaydeden Prof. Dr. Ada, hastalığın geceleri uykudan uyandıran tüm elde uyuşma, karıncalanma ve şişlik hissiyle kendini gösterdiğini aktardı.
Hastaların genelde ellerini sallayarak ve ovalayarak rahatladığını belirten Prof. Dr. Ada, 'İlerleyen dönemlerde kuvvet ve güç azalması ve el kaslarında erimeler ile elde tutulan cisimler düşürülebilmektedir. Korunmak için sık tekrarlanan hareketler yerine arada işe ara vermek, el bileğini sürekli aynı pozisyonda tutmamak ve aşırı sıkma işleri yapmamak önerilmektedir' diye konuştu.

**

MENEKŞE

Menderes'te doğa yürüyüşleri başladı

Menderes Belediyesi tarafından ilçenin doğal güzelliklerini keşfetmeye yönelik düzenlenen doğa yürüyüşleri Efemçukuru yürüyüşüyle başladı.
Menderes Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından Pazar günleri doğa yürüyüşleri başlatıldı. Etkinlik kapsamında ilçenin farklı bölgelerine yürüyüşler düzenleniyor. Doğal güzelliklerin keşfedilmesini de amaçlayan gezilerin ilki Efemçukuru'na düzenlendi.
Toplam 7 kilometrelik parkur Efemçukuru mevkiinden başladı. Kavacık köyünde mola verilmesinin ardından devam eden yürüyüş varış noktasında son buldu.

**

KILÇIK

*- Öyle kolay sanat değildir uyumak, onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerek...
*- Durgunsa ya da suskunsa insan, mutlak bir nedeni vardır. Suskunluğa aldanma, her şeyin bir zamanı var!..
*- Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun kalbine ulaşmış demektir.
*- Beni sev ya da benden nefret et, ikisi de benim yararıma; seversen hep kalbinde olurum, nefret edersen hep aklında.