Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Nefroloji ve Romatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selçuk Yüksel, yaptığı yazılı açıklamada, tuzun içinde vücutta kullanılan sodyum ve klor elementinin olduğunu, sodyumun vücutta sıvı dengesini ve hücrelerin birbirleri arasında iletişimi sağlayan en önemli bileşen olduğunu belirtti.

Asıl sorunun tuzun içindeki sodyumun fazla miktarda alınması olduğunu vurgulayan Yüksel, şunları kaydetti:

"Yapılan çalışmalar vücuda gerekli tuz miktarının günlük 4-6 gram olduğunu göstermiştir. Oysa ülkemizde kişi başına düşen günlük tuz tüketimi yaklaşık 15 gramdır. Vücuda fazladan alınan tuz, böbrekler yoluyla atılmaya çalışılır. Bu durum bir taraftan böbreklerin aşırı çalışmasına neden olurken, diğer taraftan vücutta fazladan su tutulmasına, tansiyonun yükselmesine, gözümüzdeki küçük damarların parçalanması ve hasar görmesi ile görme bozukluğu, huzursuzluk, baş ağrısı gibi yakınmaların ortaya çıkmasına neden olur. Günlük almamız gereken sodyum miktarını zaten besinlerimizden tedarik etmekteyiz."

Günlük alınan tuzun ihtiyaçtan fazla olduğunun altını çizen Yüksel, "Bunun en basit yolu sofradaki tuzluğu kaldırmaktır. Tuz yerine lezzet verici olarak baharat ve limon gibi ilave katkılar yapılabilir. Çocukların ve bebeklerin mamalarına tuz katılmaması, özellikle ilk 1 yaş içinde çocukların tuzla kesinlikle tanıştırılmaması gerekiyor."ifadelerini kullandı.