Dünyada tedavi edilebilir körlük sebeplerinin yaklaşık yarısının halk arasında 'göze perde inmesi' olarak bilinen kataraktın oluşturduğuna dikkat çeken Prof. Dr. İzzet Can, günümüzde katarakt cerrahisinin geçmişte olduğundan farklı olarak hedeflerinin değiştiğini, öncelikle görme kalitesini amaçladığını , görme kalitesini bozan faktörlerin başında da  sık görülmesi nedeniyle astigmatizmanın geldiğini belirtti.  

Prof. Dr. Can katarakt cerrahisi yapılan hastaların en az üçte birinde görme kalitesini bozacak derecede anlamlı astigmatizmanın bulunduğunu, sık görüldüğü için bu durumun esasında bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurguladı. Pandemi döneminin, göz sağlığı ile ilgili bahsedilen durumları değiştirmediğini söyleyen Prof. Dr. İzzet Can, hasta-doktor bulaş riskleri konusunda güncel önlemlerin daha da hassasiyetle alınması sonrasında katarakt ameliyatlarının ya da diğer göz ameliyatlarının, klinik imkanları izin verdiği sürece, aksatılmadan yapılabileceğini belirtti.  
Kovid-19 sürecinde tartışılmaya başlayan konulardan biri olarak, kontakt lens kullanımıyla ilgili olarak konuşan Prof. Dr. İzzet Can, gerekli hijyen koşullarına uyulduğu sürece kontakt lenslerin kullanımının herhangi bir ilave risk oluşturmadığını belirtti.  
 
Göz sağlığı alanında lider firmalar arasında yer alan Alcon, dünyada her yıl Ekim ayının ikinci perşembesi olan Dünya Görme Günü vesilesiyle yürüttüğü farkındalık çalışmalarına bu yıl da TOD Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet Can'ın  katkılarıyla devam etti.  Prof. Dr. İzzet Can 2020 yılının daha önceden Dünya Sağlık Örgütünce "Dünya Görme Yılı" olarak belirlenmiş olduğunu belirtti. Kovid-19 pandemisi sürecinde göz sağlığı ve göz hijyeni konusunun her zamankinden daha da önem kazandığını kaydeden Prof. Dr Can, bu dönemde göz sağlığının pandemiye kurban edilmemesi, yıllık kontrollerin mutlaka düzenli olarak yapılması ve ihtiyaç duyulan ameliyatların ertelenmemesi gereğini vurguladı.

Önem göstermeliyiz

Pandemi sürecinde de göz sağlığına azami önem gösterilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. İzzet Can, en sık yapılan katarakt ameliyatlarından, göz içi enjeksiyon tedavilerine, kırma kusuru kontrollerinden, kontakt lens kullanımına dek göz hastalıkları alanındaki her türlü tıbbi ve cerrahi tedavinin zorunlu nedenler olmadıkça aksatılmaması gereğine işaret etti.

Katarakt ameliyatı öncesinde tüm hastaların en az üçte birinde görme kalitesi üzerinde olumsuz etkileri olacak boyutta astigmatizma sorunu olduğunu belirten Prof. Dr. Can, ameliyat sırasında kullanılacak bazı ilave tekniklerle bu sorunun azaltılabileceğine ya da torik göz içi lenslerinin kullanılması ile hemen tamamen giderilebileceğine işaret etti.  "Astigmat düzetme işlevi gören torik göz içi lenslerinin 2018 Türk Oftalmoloji Derneği verilerine göre ameliyatlarda kullanılma oranı %2.75 iken, 2020 yılında, yapılan farkındalık çalışmaları ve eğitim programlarının bir sonucu olarak bu oranın %7'ye yükseldiği görülmektedir, ancak bu oran dahi ne yazık ki hala Avrupa ve Amerika ortalamalarının altındadır" diye ekledi.  

Kataraktın göz merceğinin bulanıklaşarak daha az ışık geçirmesi ile giden bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Can, astigmatizmanın da göz yüzeyinin, özellikle kornea tabakasının, küresel yapısından saparak kadranlarındaki kırma güçlerinin eşitsizlik göstermesi ile geliştiğini belirtti. Prof. Dr. İzzet Can dünyada körlük nedenleri arasında birinci sırada yer alan ve ilaç veya gözlükle tedavisi ve ilerlemesinin durdurulması mümkün olmayan katarakt için tek tedavi yolunun ameliyat olduğunu belirtti. Prof Dr. Can "Günümüzde FAKO (Fakoemülsifikasyon) adı verilen rutin cerrahi teknikle bulanıklaşan mercek, ultrasonik titreşimlerle küçük parçalara ayrılarak aynı anda emiliyor. Ardından merceğin çevresindeki zarın içine yapay göz içi lens yerleştiriliyor. Hastaların ihtiyaçlarına göre tek odaklı veya çok odaklı lens seçenekleri kullanılabiliyor dedi. "Katarakt ameliyatı olan hastaların yaklaşık yüzde 38'inde  ameliyatlarda astigmatizma düzeltici yaklaşımların kullanılmaması ameliyat sonrası gözlük bağımlılığına, ve kontrastı düşük görme kalitesi sorunlarına yol açmaktadır. Bu durum hem hasta sağlığı, hem de ekonomik anlamda bir kayıptır" dedi.