Kardiyoloji Uzmanı Dr. Erol Sağatlı, hipertansiyon ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Sağatlı, "Hipertansiyon; iki ya da daha fazla sayıda, uygun şartlarda yapılmış kan basıncı ölçümünün 140/90 mm Hg veya daha yüksek olması ile seyreden bir hastalıktır. Hipertansiyon hastalarının yüzde 95'inde başlıca bir neden gösterilememektedir. Bu durum 'primer' ya da 'esansiyel hipertansiyon' olarak adlandırılır. Hastaların yaklaşık yüzde 5'inde ise tanımlanabilir bir neden gösterilebilmektedir ve bu durum 'sekonder hipertansiyon' olarak tanımlanmaktadır." dedi.

Yüksek tansiyon hastalığının belirtilerini sıralayan Sağatlı, "Bu belirtiler; sabahları ense bölgesinde ağrı, nefes darlığı, çarpıntı, baş dönmesi, baş ağrısı, sık idrara çıkma şeklinde ortaya çıkabilir. Tansiyon çok yüksek olduğu halde bazı hastalarda hiç bir şikayet olmayabilir. Bu durum tehlike sinyalidir. Hipertansiyon gelişiminde, genetik faktörler, yaş ve cinsiyet değiştirilemeyen risk faktörlerindendir. 50 yaşın altında erkeklerde, 50 yaş üstünde ise kadınlarda hipertansiyon görülme oranının arttığı bilinmektedir. Hipertansiyondan korunmak için aşırı kilo almamaya dikkat edilmeli, sigara ve alkol kullanımı ile aşırı tuz tüketiminden kaçınılmalı, stresten uzak durulmaya çalışılmalıdır." ifadelerini kullandı.

Ciddi hastalıklar kapınızı çalmasın

"Yüksek tansiyon günümüzde hala beyin damarlarındaki tıkanıklık ve kanamalar açısından başlıca risk faktörleri arasındadır." diyen Sağatlı, "Ayrıca, kolesterol ve sigara alışkanlığının yanı sıra;miyokard enfarktüsünün başlıca nedenleri arasında yer alır. Kalp ve dolaşım yetmezliği olan kişilerin yüzde 75'inde bu hastalıkların nedeninin hipertansiyon olduğu bildirilmiştir. Tansiyon yükselmesinin damar duvarında kalınlaşma gibi belirgin değişikliklere yol açarak; tıkayıcı damar hastalıkları, anevrizmalar ve böbrek yetmezliği gibi bir dizi doku bozukluklarına neden olduğu bilinmektedir" şeklinde konuştu.

Yüksek tansiyonun tedavi ile kontrol altına alınabileceğini ifade eden Sağatlı, sözlerini şöyle noktaladı: "Tedaviye başlama kararı, kan basıncı ve toplam kardiyovasküler riske bağlıdır. Kilo kontrolü, fiziksel aktivitenin artırılması, alkol alımının azaltılması, tuz kısıtlaması ve meyve-sebze tüketimi, düşük yağlı süt ürünlerinin kullanılması gibi yaşam tarzı değişiklikleri tüm hipertansiyon hastalarına önerilmektedir. Uygun hastalarda ise ilaç tedavisi ile hipertansiyon kontrol altına alınabilmektedir. Son yıllarda bu tedaviler sonucunda kan basıncının düşürülmesiyle kalp ve damar hastalıklarına yakalanma ve bu hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetme oranının belirgin ölçüde azaldığı kanıtlanmıştır. Yüksek tansiyonlu hastaların tedaviden sonraki tablolarına bakıldığında özellikle felç, kalp hastalığı, dolaşım bozuklukları ile böbrek yetmezliğinin ortaya çıkma sıklığının azaldığı görülmektedir."