Beyin ölümünün, hastanın kalp, akciğer ve diğer organlarının desteklenmesine rağmen beyin fonksiyonlarını tamamen, geri dönüşsüz şekilde yitirmesi şeklinde tanımlandığını ifade eden Koçoğulları, 'Ailelerin, yakınlarının içinde bulunduğu bu durumu anlaması ve diğer insanlar için yaşam olabilecek organ bağışı seçeneği hakkında bir karara varması önemli' diye konuştu.
Koçoğulları, beyin ölümüne ilişkin şu bilgileri verdi: Beyin ölümü, beyin, beyincik ve tüm yaşamsal merkezlerin bulunduğu beyin sapının fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak yok olması durumu. Beyin ölümü, koma veya bitkisel hayat tabirleriyle aynı şey demek değil. Beyin ölümü, tıbbi ölüm halini ifade eder. Beyin ölümünün geliştiği durumda kalp, böbrekler, akciğer ve karaciğer, solunum ve yaşam desteği sağlanması halinde kısıtlı bir süre daha çalışmaya devam eder. Ancak bu destekler durdurulursa kısa bir süre içinde tüm bu organ fonksiyonları da kaybedilir. Beyin ölümünün tanınması ve tanımlanması kritik bir süreç. Beyin ölümünün doğru, eksiksiz ve zamanında tanımlanması büyük önem taşır.


Beyin ölümünden sonra uyanan hiç olmadı

Koma ve bitkisel hayatla, beyin ölümünün aynı kavramlar olmadığına dikkati çeken Koçoğulları, şöyle devam etti: Koma ve bitkisel hayat tabirinin altında beyin sapı fonksiyonlarının hala olduğunu gösteren bulgular vardır. Kişinin solunumu ve muhtemelen bazı organ fonksiyonları hala beynin kontrolü altında. Ancak beyin ölümünde beynin hiçbir fonksiyonu kalmamıştır. Beyin ölümü ilan edildikten sonra uyanan hiç olmamıştır. Bu yanılgı, toplumda koma ile beyin ölümü tabirlerinin karıştırılmasından kaynaklanmakta. Beyin ölümü yasal olarak deklare edildikten sonra geri dönüşü olmayan bir süreç. 'Öldüyse neden kalbi hala atıyor?' diye sorulabilir. Kalp, beyin fonksiyonlarını göstermiyor olsa da oksijen desteği sağlandığında kısıtlı bir süre daha atmaya devam eder. Bu süreç geri dönüşümsüz olduğu için nihayetinde kalp duracak ve tüm organlarda fonksiyon bozukluğu gelişecektir. Hastanın yasal, tıbbi ve geri dönüşümsüz olarak öldüğü andan, kalbinin durduğu ana kadar olan bu dönem, organ bağışıyla başka insanlara ışık olunabilecek bir süreç. Bağışlanan her organ, yapılan her nakil aslında kurtarılan bir hayatı ifade eder.