OMÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Koray Karabekiroğlu, cinsel istismar konusunun bütün dünyada önemli bir konu olmaya devam ettiğini dile getirerek, "Çoğu çocuğa cinsel istismar olayı gizli kalıyor. Dünya verilerine göre bunların yüzde 20’sinin ancak ifşa edildiği yüzde 80’inin gizli kaldığı düşünülüyor. 2 yılda sadece 590’dan fazla çocuğa cinsel istismar vakası sadece OMÜ Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Kliniği'nde değerlendirilmiş. Bunların yüzde 80’i tanıdıkları tarafından istismara maruz kalmışlar. Yani güvendikleri bildikleri birisi tarafından gerçekleşiyor. O yüzden böyle sokakta tehlikeli yerlerde değil de biraz tanıdıklarından da olabiliyor ve bunun yüzde 20’si ensest yani aile içi. Kapalı toplumlarda bazen daha çok gizli kalabiliyor. Aile içi olduğu zaman daha geç psikiyatriye geliyor, rakamlar onu gösteriyor. Böyle bir şey yaşadıktan sonra ortalama 350-400 gün sonra ilk defa psikiyatriye geliyorlar. Yaklaşık 400 gün bir psikiyatrik değerlendirme bile yapılmamış oluyor. Bu aile içinde yaşandıysa ortalama 500 gün sonra bu biraz daha gizli kaldığını çoğu zaman ortaya çıkmadığını gösteriyor" dedi.

Cinsel istismara uğrayan çocuklarda temel sorun olarak güven duygusunu yitirdiklerini söyleyen Prof. Dr. Karabekiroğlu, "Özellikle aile içindeyse tanıdığı birisiyse küçükken belki ergenlik öncesi bunun bir cinsel olay olarak algılamasa bile zamanla bunun bir cinsel olay olduğunu anladıkça sonradan da travmaya uğrayabiliyor. Bu çocuk 11-12 yaşında yaşadığı olayın travmasını bir iki sene sonra yaşayabiliyor. En güvendiği kişilere güven sarsıldığı için çok ikircikli davranışları oluyor. Çok fazla suçluluk duyuyorlar. Kendisi bunu yapmasa bazen çevresi 'Sen niye onu yaptın, niye o saatte oradaydın, sen niye kendini korumadın, sen de şöyle davranmasaydın' gibi sözlerle çocuk ta suçluluk duygusunu artırabiliyor" diye konuştu.

Cinsel istismara bazen fiziksel istismarın da eşlik ettiğini ifade eden Prof.Dr. Karabekiroğlu, "Baskı ve tehdit oluyor. İlk başta çocuk bunu bir istismar gibi algılamıyor. Tanıdığından gelen fazla yakınlaşma gibi algılıyor ama belli bir süre sonra tehdit de işin içine giriyor. 'Bak bunu kimseye söyleme aramızda sır kalsın. Söylersen seni öldürürüm. Fotoğrafını internete yayınlarım' gibi tehditlerde bulunabiliyorlar. Böyle olunca çocuk saklamak zorunda kalıyor. Daha sonra sakladıkları için de suçluluk duyuyorlar. Aileler baskı uyguluyorsa bunu bir namus, temizlik meselesi gibi algılıyorsa çocuklar iyice saklayabiliyor ve bu çok ciddi travmatik durum olarak çocukta devam ediyor" dedi.

Prof. Dr. Koray Karabekiroğlu, cinsel istismar gibi konularda çocukların yüzde 90’dan daha fazla oranda tamamen doğruları anlattıklarını belirterek, "Çok nadiren başkalarını kandırma amaçlı oluyor. O yüzden çocuk böyle bir beyanda bulunduğu zaman inanmak lehinde olmak gerekiyor" dedi.

Çocukların küçük yaştan itibaren neyin cinsel içerikli neyin istismar olduğunu anlayabilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Karabekiroğlu, "Bunun için ailenin çocuğuna bilgi vermesi lazım. Vücudunun belli bölgelerine dokunulmasının yanlış hata kötü dokunma olduğu söylenebilir. Anne babası ve doktor dışında asla çıplak olmaması gerektiği anlatılabilir. Böyle bir şey yaşandığı zaman ilk öğretmen veya doktor fark edebiliyor. Eskiden yasada bir doktor fark ettiği istismarı bildirmezse suçlu oluyordu. Şimdi bu bütün toplum için geçerli. Herhangi bir kişi bunu biliyorsa ve bunu bildirmiyorsa o kişi de suçlu durumuna düşüyor. O yüzden kişinin bildiği halde bilmiyormuş gibi yapması ve saklaması suça ortak olmak anlamına geliyor" diye konuştu.