Daimi dişlerin 12 yaşında tamamlandığını, bunların da korunmasının en az süt dişleri kadar önemli olduğunu ifade eden Bekçi, “Dişlerde meydana gelen çürükler tedavi edilmezse önce iç dokularında, daha sonra kök ucu ve çevresinde iltihap oluşturur. Bu da tedavi edilmezse önce çevre dokularda, daha sonra yüz bölgesinde yaygın abselere, hattâ daha da ilerleyerek menenjit, beyin absesi, beyin ödemi gibi çok ciddi durumlaa yol açabilir.” dedi.

Dt. Bekçi, küçük bir çürükte bulunan mikroorganizmaların özellikle kalp, eklem romatizması, böbrek ve karaciğer gibi kronik hastalığı olan, vücut direnci düşük kişilerde kan yoluyla başka bir bölgedeki organa yerleşerek hastalık meydana getirebildiğini ifade etti: “Aynı şekilde vücut içinde bir protezi varsa ona da zarar verebilir. Bu nedenle bu tür hastaların, diş hekimi kontrolüne ekstra hassasiyet göstermesi hayati önem taşımaktadır. Ayrıca kalp kapağı, kalça, diz gibi dahili protez uygulamaları, organ veya kök hücre nakli gibi operasyonlardan önce mutlaka dişler tedavi edilmeli, edilemeyecekler çekilmeli ve diş taşları temizlenmelidir.”

Gebeliğin de diş sağlığına özellikle eğilinmesi gereken bir süreç olduğunu vurgulayan Nilüfer Bekçi, şunları kaydetti: “İlk üç ve son iki aylarda dental işlemler tehlikelidir. Bu nedenle gebelik planlandığında önce dişlerin kontrol ve tedavi edilmesi şarttır. Çok gerekli ve acil durumlarda, ikinci üç aylık dönemin tercih edilmelidir. Herkesi mutlaka günde en az iki kere, bütün dişlerinin her yüzeyi en az 10 darbe alacak şekilde fırçalamasıdır. Dişlerin fırça değmeyen ara yüzlerini de günde bir kez diş ipiyle temizlemek gerekir. Dişler iyi fırçalanmaz, plak bırakılırsa çürüklerin yanısıra tükürükten gelen kalsiyumun üzerinde yoğunlaşıp sertleşmesiyle diş taşları meydana gelir, ayrıca dişetleri iltihaplanır. Dişetinde kızarıklık, kanama ve ağız kokusuyla başlayan bu hastalık, dişetlerinin köke doğru çekilmesine ve çevresindeki kemiğin erimesi sonucu dişin sallanmasına kadar gider ve dişin kaybıyla sonuçlanır.”