D vitamininin vücudumuzda var olduğunu ama bunun dönüşümü için ultraviyolenin gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Üstüner, "Akdeniz ülkelerinde vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin öğlen güneşinde korunmasız olarak esmerlerde yaklaşık 10 dakika, daha açık renkli kişilerde 7 dakikada üretilir. Bunun için ellerin, kolların, ayak ve bacakların bir kısmının açık olması yeterlidir" dedi. Kişi daha uzun süre güneşlense bile bu durumun daha fazla D vitamini oluşmasını sağlamadığını ifade eden Üstüner, "Aksine yarım saatten sonra daha fazla D vitamini almak yerine güneşte kaldıkça D vitamini yıkımı başlar. Ancak bazı kişilerin D vitamin oluşturmasında problem olabiliyor. Bazen esmer tenliler bazen de D vitamin düzeylerinde farklı durumlar olanlar sorun yaşayabiliyorlar" şeklinde konuştu.

Koruyucu kullanmak yetmiyor

Koruyucu kullanarak güneşten D vitamin oluşturma süresini 7 dakikadan 21 dakikaya çıkarıldığını dile getiren Üstüner, "Güneşten koruyucu kullanmak ultraviyoleyi tamamen bloke etmiyor, zaten vücudumuza bir miktar istesek de istemesek de giriyor" dedi. Sağlıklı bronzlaşmanın olmadığını ve güzellik kaygısı adına bronzlaşmanın dermatologların çekindiği ve endişe ettiği bir durum olduğunu vurgulayan Üstüner, sözlerine şöyle devam etti: Bronzlaşmak için saatlerce güneşlenmek ciddi sonuçlar doğurur. Uzun vadede güneşten koruyucu kremler kişileri 'skuamöz' (yassı) hücreli cilt kanserinden ve ölümcül olabilen 'malignmelanom'dan korumaktadır. Deniz ve havuzda uzun süre vakit geçirenler, açık havada spor yapanlar ve terlemeye meyilli kişiler suya dayanıklı özelliği olan koruyucu kullanmalıdır. Çünkü bu ürünler suda kalındığında veya ıslanıldığında koruyucu etkilerini 40-80 dakika sürdürebiliyorlar. SPF 30 içeren bir koruma ürünü ışınların yüzde 97'sini bloke ederken, SPF 50 yüzde 98'ini engelliyor. Bu nedenle 50 faktör üzerindeki güneş koruyucuları seçmek şart değil, çünkü koruma süresini uzatmıyor.

Cilt tipine göre koruyucu seçilmeli

Özellikle aknesi olan kişilerin su bazlı güneş koruyucu ürünleri kullanmaları gerektiğini vurgulayan Üstüner, "Yağlı ürünler gözenekleri tıkayıp, yeni sivilcelerin oluşmasına zemin hazırlayabiliyor. Kuru cildi olanların ise cilde aynı zamanda nem sağlaması için krem formunu tercih etmelerinde fayda var. Lekelenmeleri olanlar da yoğun kapatma özelliği olan ve ten rengindeki SPF 50 fondöten tarzı dermo kozmetik özel ürünleri seçebilirler" dedi.
Vücut yağı kullanımı konusunda uyarılarda bulunan Üstüner, "Etkisinin ve tam olarak içeriğinin bilinmediği, aktarlardan alınan yağlarla (havuç, kakao, zeytinyağı) bronzlaşmak çil, leke, güneş yanığı hatta deri kanserine yol açabiliyor. Deride vereceği olası alerjik ve kimyasal reaksiyonlar, deride kızarıklık, kaşıntı, yanma ve sivilcelenme, batık oluşumu gibi yan etkiler olabilir. Bazı masaj salonlarında da bu ve benzeri aktar kaynaklı yağların illegal olarak kullanımı da, örneğin seboreik yağlı bir cilde uygulandığında aşırı yağlanma, akne ve bazı kıl kökü iltihaplarına ve hatta deri enfeksiyonlarına neden olabilir" şeklinde konuştu.