A, B, C ve D olarak 4 tip mevsimsel grip virüsü olduğunun altını çizen Emsey Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Çağrı Jorayev, influenza A ve B virüslerinin mevsimsel salgınlara neden olduğunu, okullar ve bakım evleri, toplu taşıtlar gibi kalabalık bölgelerde kolayca yayıldığını aktardı. Dr. Jorayev, "Hasta olan bir kişi öksürdüğü ya da hapşırdığında, virüs içeren damlacıklar (bulaşıcı damlacıklar) havaya yayılır (bir metreye kadar) ve bu damlacıkları içine alan insanlara bulaşabilir. Virüs ayrıca kirlenmiş ellerle de bulaşabilir. Bulaşmayı önlemek için, insanlar öksürürken ağızlarını ve burunlarını mendil ile örtmeli ve ellerini düzenli olarak yıkamalıdır. Kuluçka süresi olarak bilinen enfeksiyondan hastalığa kadar geçen süre yaklaşık 2 gündür, ancak bir ile dört gün arasında değişebilir" dedi.

Öksürük uzun sürebilir

Gribin yüksek risk grubu altındakilerde ölümle sonuçlanabileceğini dile getiren Op. Dr. Çağrı Jorayev, "Mevsimsel grip, ani başlayan ateş, öksürük (genellikle kuru), baş ağrısı, kas ve eklem ağrısı, şiddetli halsizlik (iyi hissetmeme), boğaz ağrısı ve burun akıntısı ile karakterizedir. Öksürük şiddetli olabilir ve 2 haftadan fazla sürebilir. Genellikle tıbbi müdahale gerektirmeden bir hafta içinde ateş ve diğer semptomlar geçer. Ancak grip, özellikle yüksek risk altındaki kişilerde ağır hastalıklara veya ölüme neden olabilir. Hastalıkların seyri hafif ile şiddetli ve hatta ölüm arasında değişir. Salgınlar, daha çok yüksek düzeyde iş, okul devamsızlığı ve verimlilik kayıplarına neden olur. Daha nadir olarak, özellikle yüksek risk grupları arasında hastaneye yatış ve ölüm meydana gelebilir. Dünya çapında, bu yıllık salgınların yaklaşık 3 ila 5 milyon şiddetli hastalık vakası ve yaklaşık 290 ile 650 bin kadarı solunum yolu enfeksiyonu sebepli ölüm ile sonuçlandığı tahmin edilmektedir" dedi.

Hamileler risk altında

Sağlık çalışanlarının hastalara maruz kaldıkları için risk grubu altında olduklarını söyleyen Op. Dr. Jorayev, "Tüm yaş grupları etkilenebilir ancak enfekte olmaları durumunda ağır hastalık veya komplikasyon riski taşıyan insanlar; hamile kadınlar, 59 ayın altındaki çocuklar, yaşlılar, kronik tıbbi durumu olan kişiler (kronik kalp, akciğer, böbrek, metabolik, nöro gelişimsel, karaciğer veya hematolojik hastalıklar gibi) ve bağışıklık sistemi zayıflamış veya baskılanmış (HIV / AIDS, kanser, kemoterapi veya steroid tedavisi alan) kişiler diğerlerinden daha fazla risk altındadırlar. Sağlık çalışanları, hastalara daha fazla maruz kalmaları nedeniyle, hem hastalanmak hem de başka kişilere bulaştırarak hastalığın yayılmasını arttırmak bakımından riskli grup içindedirler" diye konuştu.

Tedaviye 48 saat içinde başlanmalı

Mevsimsel grip tanısının çoğunlukla klinik muayene ile konulduğunu söyleyen Op. Dr. Çağrı Jorayev, kesin tanı için solunum yolundan toplanmış örneklerden yapılan laboratuvar testlerinin yapılması gerektiğini vurguladı. Op. Dr. Jorayev , "Bu testlerden sıklıkla kullanılanları hızlı influenza tanı testleridir. Hızlı yanıt vermeleri avantajı, sonuçların kesin doğruluğunun olmaması (düşük duyarlılık) ise dezavantajıdır. Yüksek risk grubundan olmayan hastalara semptomatik tedavi (şikayetleri ortadan kaldırmaya yönelik) uygulanmalı ve toplumda başka kişilere bulaşma riskini en aza indirgemek için evde kalmaları önerilmektedir. Tedavi, ateş, halsizlik, kırgınlık gibi grip semptomlarının giderilmesine odaklanır. Şiddetli veya komplike hastalık gelişimi için yüksek risk altında olan bir grupta olduğu bilinen hastalar ise en kısa sürede semptomatik tedaviye ek olarak antivirallerle (virüslere karşı ilaçlarla) tedavi edilmelidirler. Antiviral ilaçlar hastalığın ilk 48 saatinde başlandığında daha etkilidir, ancak hastalığın son evrelerinde tespit edilirse de başlanmalıdır. Tedavi süresi en az 5 günlük olmalıdır, ancak hastalık geçinceye kadar süre uzatılabilir"dedi.

Mutlaka aşı yaptırılmalı

Hastalığı önlemenin en etkili yolunun aşı olduğunu vurgulayan Op. Dr. Jorayev, "Grip aşıları 60 yıldır kullanımda olan aşılardır. En sık kullanılan aşı, iğne şeklinde uygulanan inaktive influenza aşılarıdır. İnfluenza virüsü sürekli genetik yapısını değiştirdiğinden dolayı, aşılar da dolaşımda olan virüsleri kapsayacak şekilde Dünya Sağlığı Örgütü tarafından, yılda iki kez güncellenir. Grip aşıları dolaşımdaki virüslerle aşıdaki virüslerin tam uyuşması halinde etkilidir, ancak aşılar dolaşımdaki virüslerle uyumlu değilse bile hastalığın şiddetini, yayılma ve komplikasyonu riskini azaltır. Bu sebeple grip aşıları yüksek riskli gruplarda mutlaka yapılmalıdır. Risk altındaki kişiler, Hamile kadınlar (Gebeliğin herhangi bir aşamasında olan), 6ay-5 yaş arasındaki çocuklar, Yaşlı bireyler (65 yaş üstü), Kronik tıbbi rahatsızlığı olan kişiler, Sağlık çalışanları olarak sınıflandırılabilir" dedi.

Korunmada hijyen önemli

Aşı ve antiviral tedavi dışında da kişisel olarak alınması gereken önlemler olduğunu söyleyen Op. Dr. Çağrı Jorayev, "Elleri düzenli yıkamak ve kurulamak, hapşırırken ve öksürürken mendil kullanmak ve mendilleri usulüne uygun imha etmek, hastalığın erken evresinde toplum içinden kişinin kendisini izole etmesi, hasta kişilerle yakın temastan kaçınmak gerekir. Ayrıca korunma amaçlı antiviral ilaçlarda başlanabilir, ancak bu durum kişilere göre değişkenlik gösterdiği için bir uzman tarafından değerlendirilerek karar verilmelidir" diye konuştu.

Alerji mevsimi geldi

KBB Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, "İçinde bulunduğumuz mevsim olan sonbahar, alerjik sorunların en sık yaşandığı mevsimlerin başında gelmektedir. Bu süreçte hızla yayılan virüsler, grip veya solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olurken, sonbaharda nemli havanın da etkisiyle alerjik sorunlar daha fazla yaşanabiliyor. Küf mantarı, polen ve ev tozu akarı gibi alerjenlere maruz kalma da riski artırıyor" dedi.
Sezen, "Alerjik duyarlılığı olan kişilerde kendini, hapşırık, burun akıntısı, burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı öksürük, göğüste hırıltı, nefes darlığı, boğaz, kulak ve damakta kaşıntı hissi, gözlerde kızarıklık ve sulanma, kronik yorgunluk belirtileri ile gösteren problem yaşam kalitesini oldukça düşüren ve rahatsız edici bir durumdur.
Soğuk algınlığı neticesinde ortaya çıkan belirtiler, alerjik reaksiyonların bulguları ile benzerlik gösterebilir. Çoğu zaman bu iki rahatsızlık birbiriyle karıştırılabilir. Bu nedenle önemsenmeyebilir. Bu iki rahatsızlığın tedavi yöntemleri farklı olduğundan tanının doğru konulması gerekir. Bu durumlarda uzmanlardan mutlaka yardım alınmasını öneriyoruz." dedi.

Doktor önerilerine önem verin

Sezen, "Alerji tedavisi olmaya karar veren hastanın atması gereken ilk adım, bu konuda uzman olan bir doktora gidip problemine doğru tanının konmasını istemesidir.
Doktorunuzun alerji tanısının ardından sizi en doğru şekilde yönlendireceğini bilmelisiniz.
Alerji probleminde tedavi yöntemleri aşı veya çeşitli ilaçlar ile uygulanıyor. Tedavi sürecinde doktorunuzun tavsiyelerine uymalı, sağlıklı beslenmeli ve tedavinin olumlu sonuç vermesi için elinizden geleni yapmalısınız." dedi.

Korunmanın yolları

Ozan Seymen Sezen, "Sonbahar alerjisinden korunmak için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır.
Bulunduğunuz odayı sık sık havalandırın.
Alerjiyi tetikleyebilecek olan tozlara maruz kalmamak için evinizi süpürün ve hijyenik bir ortam sağlayın.
Alerji konusunda hassas bir bünyeye sahipseniz yaşadığınız evde kuş, kedi ve köpek gibi evcil hayvanlar beslemeyin.
Nefes alabilen pamuklu kıyafetler tercih edin.
Sigara kullanmayın ve dumanına maruz kalmamak için içilen ortamda bulunmayın.
Evdeki nem oranına karşı önlemler alın. Evin nemli ve rutubetli olmamasına dikkat edin.
Evde çiçek yetiştiriyorsanız dip kısımlarında küf olmadığına emin olun.
Bunun dışında ellerinizi bol bol yıkayın ve gerekli sıklıkta banyo yapın." önerilerinde bulundu.