"Mor Gün" olarak da bilinen 26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü, dünya çapında 50 milyona yakın insanı etkileyen epilepsi hakkında bilincin artmasını amaçlıyor. Sara hastalığı olarak da bilinen epilepsi krizlerinin, beyindeki anormal elektriksel aktiviteden kaynaklandığını söyleyen İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Burak Paköz, "Epilepsi krizlerinde kısa süreli ve geçici davranış bozukluğu ile algı ve bilinç kaybı söz konusu oluyor. Buna, beyin hücrelerinin artan hassasiyeti sebep oluyor. Bazı hastalarda epilepsi tanısının konması zor olabiliyor. Bu durumda hasta problemin ne olduğunu uzun zaman öğrenemeyebiliyor. Bazen de farklı rahatsızlıkların belirtileri epilepsi gibi yorumlanabiliyor. Ancak gelişen tıbbi yöntemlerle hatalı tanılar giderek azalıyor." diye konuştu. Epilepsi tedavisinin multidisipliner bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Dr. Paköz, tedavini uzun süreli ve dinamik bir süreç olduğunu kaydetti. Tarihte Van Gogh, Dostoyevski, Jül Sezar ve Hendel gibi pek çok ismin epilepsi hastalığı olduğunu söyleyen Dr. Paköz, "Epilepsi hastaları doğru tedaviyle hayatlarına normal şekilde devam edebilir. Bunda epilepsili bireyin topluma girmesi önemli bir rol oynar. Epilepsili çocuğu için onu diğerlerinden farklılaştırarak korumaya çalışan bir aile, istemeden de olsa onu güvensiz ve tedirgin biri yapabilir. Epilepsili birinin etrafında olan kişilerin, bir kriz anında ne yapacağını bilmesi ve bunun her insanın başına gelebilecek bir hastalık olduğunu benimsemesi gerekir." dedi.

Epilepsi krizinde ne yapmalı?

Epilepsi krizi sırasında hastanın istem dışı kasılmaları olacağını belirten Dr. Paköz, "Hastanın hareketlerini durdurmaya, dişlerini sıkıyorsa ağzını açmaya, bir şeyler koklatmaya çalışmak yanlıştır. Hastayı güvene almak, kendine zarar vermesini engellemek için çevredeki eşyalardan uzaklaştırmak, başını korumak gerekir. Onu yan yatırmak, nefes yolunun tıkanmasını engellemeye yardımcı olur. Kriz geçene kadar hastanın yanından ayrılmamak gerekir. Yardım gerekiyorsa, başkalarından 112'yi aramasını isteyebiliriz. Kriz sonrasında kişi yorgun olur ve sersemlik hisseder. Bu nedenle onunla güven verici şekilde konuşmak, bilgilendirmek ve yönlendirmek gerekir." dedi. Dr. Paköz, krizin 5 dakikadan uzun sürmesi, kısa süreli aralarla krizler yaşanması, kasılmalar bitmesine karşın kişinin bilincinin yerine gelmemesi halinde acil tıbbi yardım istenmesi gerektiğini söyledi.