Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroradyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Hakan Selçuk, 'konuşma, görme, anlama, kol ve bacak hareketlerinin aniden yapılamaması durumu' olarak tanımlanan inmenin, beyindeki vücut fonksiyonlarını yöneten alanları besleyen damarların aniden tıkanması, daralması ve beynin bu bölgelerindeki kanamalardan kaynaklandığını anlattı.
İnmenin, dünyada ve Türkiye'de kalp krizi ve kanserden sonra ölümün ve sakatlığın en sık nedeni olduğuna değinen Selçuk, inmenin ortaya çıktığı tipleri, 'iskemik inme (beyin damar tıkanması)', 'hemorajik inme (beyin kanaması)' ve 'subaraknoid kanama (beyin kanaması)' şeklinde sıraladı.

Tüm inmelerin yüzde 80'inin iskemik, yüzde 20'sinin de kanamaya bağlı olduğunu kaydeden Selçuk, şunları söyledi: 'İskemik inmede değiştirilemeyen risk faktörleri, yaş, cinsiyet, ırk ve kalıtsal özelliklerdir. İnme genellikle 60 yaş üstü erkeklerde daha sık görülür. Asıl önemli olan risk faktörleri değiştirilebilir olanlarıdır. Bunlar kalp krizine yol açan risk faktörleri ile aynıdır. Hipertansiyon, sigara, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol bunların başında yer almaktadır. İskemik inmenin bu hastalığa özgü diğer risk faktörleri içinde özellikle kalp hastalıkları gelmektedir. Kalp krizi geçiren veya ritim bozuklukları olan hastalarda kalbin içinde oluşan pıhtılar beyin damarlarını tıkayabilir ve iskemik inmeye yol açabilir. Şişmanlık ve fiziksel aktivite azlığı ile gelen metabolik sendrom, kalp ve beyin damar hastalıkları için en önemli riski oluşturan durumlardan biri.'
Geçici veya kalıcı olarak aniden oluşan görme kaybı veya görme alanının bir kısmının kaybolması, aniden konuşamama veya anlamsız konuşmaların olması, vücudun bir yarısında oluşan ani güç kaybının, inmenin en sık görülen bulguları olduğunu açıklayan Selçuk, 'Bu durumlar geçici de kalıcı da olsa erken tanınması ve erken müdahale edilmesi son derece önemlidir. Eğer erken tanınır ve müdahale edilirse hastanın sakat kalması önlenebilir, hatta hayatı kurtulur' diye konuştu.

Acil müdahale şart

Doç. Dr. Hakan Selçuk, inme sıklığının yaş ile artığına dikkati çekerek, inmenin 55-65 yaş arası her bin kişiden 3-4'ünde, 75 yaş sonrasında ise her bin kişiden 13-14'ünde görüldüğünü, genç yaşlarda erkeklerde, ileri yaşlarda ise kadınlarda görülme sıklığının yükseldiğini belirtti.
İnme olan kişilerin yakınlarının 112'yi araması, oluşan bulguları söylemesi ve hastanın hızlıca inme tedavilerinin yapılabildiği inme merkezlerine transferinin sağlanması gerektiğini vurgulayan Selçuk, şu bilgileri paylaştı: 'İnmede en önemli olay zamandır. Zaman eşittir beyin ilkesinden giderek, hızlı ve acil bir şekilde inmeye neden olan duruma müdahale edilmelidir. Hastanın inme geçirdiği şüphesi varsa 112 aranmalı veya en yakın inme merkezinin olduğu yere gidilmeli. Hastaya aspirin vermek, soğuk su dökmek gibi uygulamalar yapılmamalı. Kanama da pıhtı atma da inmeye neden olabiliyor. Önemli olan bu ikisinin ayrımını yapabilmek. Bunun ayrımı da tomografi veya MR çekmeden yapılamıyor. Hastaya ilk 8 saat içerisinde müdahale edilmesi lazım. Bu sürede pıhtı çıkartılması yapılabilir. Erken ve doğru tedavi, hastanın hayatta kalmasını sağlayarak, felç durumunu bile ortadan kaldırabilir. İnmenin tedavisi, eğer hasta ilk 6-8 saat içerisinde hastaneye ulaştırılabilmiş ise inmeye sebep olan pıhtının damar içerisinden verilen ilaçlarla eritilmesi veya direkt pıhtının olduğu bölgeye beyin anjiyosu altında gidilerek bazı aletlerle mekanik olarak çıkartılması.'