Kızılay Ege Bölge Kan Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen Gök, bölgede yürüttükleri bağış ve eğitim faaliyetleri hakkında bilgi verdi. İzmir’de en fazla bağışını serbest meslek sahipleri, öğrenci ve işçilerin yaptığını anlatan Gök, sağlıkla ilgili meslek kollarının da bağış konusunda diğer mesleklerin gerisinde kaldığını belirtti.

Bölgenin yıllık kan ihtiyacının 170 bin ünite olmasına rağmen geçen yıl 115 bin ünite kan sunabildiklerini, 60 bin ünitelik açık nedeniyle Sağlık Bakanlığı'nın, Ege ve Dokuz Eylül Üniversitesi tıp fakültesi hastanelerinden kan temini için kendilerine yetki vermediğini ifade etti.

İzmir'deki ihtiyacın bölge müdürlüğündeki diğer illerden yapılan bağışlarla karşılanmaya çalışıldığına işaret eden Gök, "Şu an stoklarımızda 1,5 günlük kan var. Günlük ortalama bin 400 ünite eritrosit, 800-1000 arası plazma, 500 ünite random trombosit ve 40-50 ünite aferez trombosit bulunuyor. Her gün kan toplanmadığı zaman sıkıntı ortaya çıkıyor" dedi.

Düzenli kan bağışlarını artırmak için toplumun farklı kesimlerine eğitim verdiklerini, bölgeyi köy köy, mahalle mahalle dolaşarak herkesi kan bağışına çağırdıklarını anlatan Gök, bağışlarda ihtiyacın altında kalmalarının en önemli nedeninin kadınların bağıştan uzak kalması olduğunu savundu.

Türkiye genelinde 2013 yılında kan bağışı yapan 1 milyon 343 bin 149 kişiden sadece 151 bin 792'sinin kadın olduğunu, bunun yüzde 11'e tekabül ettiğini dile getiren Gök, şu bilgileri verdi:

"Ege Bölgesi'nde de kadın bağışçı oranı yüzde 13'de kalıyor. Kadınların desteğini alamayan hiçbir kampanya başarılı olamaz. Gelişmiş ülkelerde bağışların yüzde 25'ini kadınlar yapar. Kadınlarımız kan bağışı konusunda yanlış ön yargılara sahipler, bağış yaparak sağlıklarını tehlikeye attıklarını düşünüyorlar. Burada aile hekimlerine büyük görev düşüyor. Sağlıklı insanları kan bağışına davet etmeliler.

İstatistiklerde eğitimli ve aydın olarak nitelendirilen kesimin de bağışlarda isimlerinin olmadığı görülüyor. Örneğin 2013 yılında İzmir'de en fazla kan bağışını serbest meslek sahipleri, işçiler ve öğrenciler yaparken en az kan bağışı yapan meslek grupları arasında diş hekimleri, veterinerler, hemşireler, avukatlar ve doktorlar bulunuyor."

Dünyanın çevresinde bir buçuk tur


Kızılay'ın kan bağışı işini kazanç için yaptığına ilişkin dedikodular ortaya atıldığını, bu sözlerin kendilerini çok üzdüğünü ifade eden Gök, Ege'de kan bağışı ve hastalara kan temini için her ay 120 bin lira yakıt masrafı yaptıklarını bunun dünya çevresini bir buçuk kez dolaşma anlamına geldiğini kaydetti.

Türk Kızılayı'nın Kızılhaç'tan sonra dünyanın en büyük ikinci yardım kuruluşu iddiasında olduğunu belirten Gök, "Bağışta bulunmak istemeyen bazı insanlar Kızılay'ın geçmişte yaşanan afetlerde yetersiz kaldığı şikayetlerini bahane ediyor. Biz de kendilerini Kızılay'ı tanımak üzere merkezlerimize bekliyoruz. Gelip ne yaptığımızı görsünler ve bizi eleştirsinler. Kızılay benim değil hepimizin Kızılay'ı" diye konuştu.

Gök, kan bağışını artırmak için Karşıyaka'da pilot bir uygulama geçeceklerini, kan bağışı yapan memurların o gün idari izinli sayılması konusunda kaymakamlık ile çalışma yürüttüklerini, yerel yönetimlerin de kan bağışı yapanlara ücretsiz ulaşım imkanı tanıyabileceğini belirtti. Gök, "Örneğin İzmir'de 10 ve üzeri kan bağışı yapanlara 65 yaş üstüne olduğu gibi ücretsiz ulaşım imkanı tanınabilir. Bu konuda yerel yönetimlerin desteğine ihtiyacımız var" dedi.

Kan yoluyla bulaşan hastalıklara karşı yeni test

Kızılay Ege Bölge Müdürü Gök, kan yoluyla bulaşan hastalıklara karşı en hızlı sonucu veren ve dünyada çok az sayıda kullanılan Nükleik Asit Testi'nin (NAT) ağustos ayından itibaren Türkiye'de de yapılacağını kaydetti.

Kan nakliyle bulaşan hastalıkların tüm ülkelerin sorunu olduğuna işaret eden Gök, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kan yoluyla bulaşan hastalıklarda yüzde 100 doğru sonuç için 1 yıl beklenmesi gerekiyordu. Ancak kanı ancak 42 gün saklayabiliyorduk. Bu nedenle hiçbir kan merkezi güvenilir değildi. Türkiye'de en son Y.O. isimli çocuğa HIV virüsü bulaştırılmasında bu riski gördük. Ancak bunun tekrar olmamasının bir garantisi yoktu. Şimdi bu süreyi 20 güne indiren ve henüz sayılı ülkelerin kullandığı NAT testini getiriyoruz. İstanbul, Ankara, İzmir'de kurulacak laboratuvarların yanırda Erzurum'da yedek laboratuvar olacak. İzmir'de mevcut kan merkezimizin arkasında bu laboratuvarın yapımına başladık. Ağustos ayından itibaren kullanmaya başlayacağız" dedi.

Sağlık Bakanlığı'nın yürüttüğü TÜRKÖK Projesi ile bağışçılardan alacakları kanı bakanlığın belirlediği laboratuvarlara göndereceklerini, böylelikle kök hücre konusunda çok büyük bir veri havuzunun oluşacağını anlatan Gökay Gök, "2-3 ay sonra bakanlığın elinde yılda 1 milyon 800 bin tüpten alınan bilgi olacak. Kamuoyunda son dönemde kemik iliği nakli konusunda oluşan gündemin TÜRKÖK sayesinde kan bağışını da olumlu etkileyeceğini düşünüyoruz" dedi.