Günümüzde kanser hakkında eskisinden daha çok veri ve bilgiye sahip olduğumuzu belirten  DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Gül Dağlar, "Daha çok bilgiye sahip oldukça risk faktörlerini azaltabilir, tanıyı ve tedaviyi geliştirebilir, hatta daha oluşmadan kanseri önleyebiliriz. Kansere karşı hissettiğimiz korku ve ön yargılar yerine, günlük yaşantımızda riskleri azaltacak değişiklikler yapmalıyız. Örneğin; sigara, obezite, fiziksel hareketsizlik, enfeksiyonlar, alkol, çevre kirliliği, kanserojenler ve radyasyondan korunmalıyız" diyor.

Sigara ve alkol

Her yıl 6 milyon kişinin sigaranın yol açtığı kanserler nedeniyle kaybedildiğinin altını çizen Doç. Dr. Gül Dağlar, tütünde 7 binden fazla kimyasal, 250'den fazla zararlı madde bulunduğuna dikkat çekerek; akciğer, yemek borusu, gırtlak, ağız, böbrek, mesane, pankreas, mide ve serviks gibi 50'den fazla kanser türünün tütünle ilişkili olduğunu söyledi. Pasif içiciliğe bağlı akciğer kanserlerinin de sigara içmeyen bireylerde oldukça sık görüldüğünü hatırlatan Doç. Dr. Dağlar, "Dumansız tütün olarak da bilinen nikotin içerikli ürünlerin ağız, yemek borusu ve pankreas kanserine yol açar. Alkol kullanımının ise ağız, yemek borusu, soluk borusu, karaciğer, kolon ve meme kanseriyle ilişkisi vardır. Alkol ve tütün kullanımının birlikteliği kansere yakalanma riskini arttırır" dedi.

Hava kirliliği riski

Obeziteye bağlı kanserlerden korunmanın düzenli egzersiz ve sağlıklı bir diyet yaparak ideal kiloyu korumaktan geçtiğini söyleyen Dağlar, "Kanserojen içeren besinlerden uzak durmak, meyve ve sebzeden zengin beslenmek birçok kanser türüne karşı koruyucudur. Aşılama programlarıyla kanser riski azaltılabilir. Her yıl hava kirliliğine bağlı 200 binden fazla akciğer kanseri vakası görülüyor, kansere yakalanma riskini özellikle kadınlarda 2 kat artırıyor" dedi.

Kadınlara uyarılar

Doç. Dr. Dağlar, radyasyonun lösemi ve solid tümörlere yol açtığını vurgladı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Genç yaşta radyasyona maruziyet riski artırıyor. Güneşe karşı koruyucu kıyafetler ve kremlerden faydalanılmalı. Hastalık, erken tanı ve tarama yoluyla önlenebiliyor. Meme ve serviks kanseri bunların başında geliyor. Bu kanser türlerinde erken tanı ve tedaviyle tam yanıt alınabiliyor, kansere bağlı ölümler önlenebiliyor. Meme kanseri taraması için 40 yaşından itibaren her kadının yılda bir kez mamografi çektirmesi gerekiyor. Serviks kanseri için 9-14 yaş grubu kızlarda HPV aşılaması büyük önem taşıyor. Ayrıca doğurganlık çağındaki her kadının 3 yılda bir servikal smear testi yaptırmanı öneriyoruz."