Kanser hastalarının, tedavi sürecinde yaşadıkları stres ve kaygının azaltılması amacıyla "uğraş terapisi" kapsamında yaptıkları resimler, başkentte sanatseverler ile buluştu. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Lösemili Hastalar Sağlık Eğitim ve Medikal Araştırma Derneğinin (LÖSEMA) iş birliğinde düzenlenen serginin açılışı dolayısıyla Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde tören düzenlendi. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve LÖSEMA Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, törende yaptığı konuşmada, kanserin dünyada olduğu gibi ülkede de hızla yaygınlaşan bir hastalık olduğunu belirtti. Teknolojinin ilerlemesi, farklı tedavi yöntemlerinin uygulanması ve ilaç tedavilerinin gelişmesi ile kanserde sağ kalım oranının arttığını dile getiren Altuntaş, "Buna rağmen pek çok kanser hastası ve yakınları kanser ve kanserin neden olduğu birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Bu boyutuyla kanser, fiziksel bir hastalığın ötesinde ruhsal ve psikososyal boyutları da olan bir sorundur. Bu bağlamda kapsamlı kanser merkezlerinin yeri çok önemlidir." dedi.

Yaşam kalitesi artar

Kanser tedavisinin, sadece tıbbi yöntemlerle değil, hastanın psikolojik, sosyal ve manevi ihtiyaçları da gözetilerek bütüncül bir bakış açısıyla yapılması gerektiğini aktaran Altuntaş, "Sanatsal etkinlikler kanser tedavisinin yan etkilerinin azaltılmasında, psikososyal ve manevi iyilik halinin sağlanmasında kullanılmaktadır. Temel amaç hastaların günlük yaşam aktivitelerine katılımını sağlamaktır. Bu da kanserde tedavi sürecini olumlu etkilemektedir." ifadesini kullandı. Hastane bünyesinde 2017'de "Onkoloji Uğraş Terapi Merkezi" açıldığını bildiren Altuntaş, merkezde hastaların kanserle mücadele süreçlerinde moral motivasyonlarının artırılması, tedavilerin yan etkilerinin en aza indirilmesi, hastanede kaliteli ve verimli zaman geçirmelerinin sağlanması ve yaşam kalitelerinin artırılmasının amaçlandığını belirtti. Prof. Dr. Altuntaş, sanatla uğraşmanın hastalarda kaygıyı azalttığını, anksiyete, depresyon, yaşam kalitesi ve ağrı açısından klinik olarak anlamlı bir iyileşme saptandığını vurgulayarak, bunun bilimsel araştırmalarla da kanıtlandığını kaydetti. Uğraş terapinin, aynı zamanda kanser tedavisinde ağrı, endişe, bulantı ve kusmanın azaltılmasında yardımcı ve yan etkisi olmayan bir yöntem olarak kabul edildiğini aktaran Altuntaş, bu tür etkinliklerin, kemik iliği nakli olan hastalarda yaşam kalitesini artırdığını, son dönem kanser hastalarında ve radyoterapi alan hastalarda gevşeme sağlayarak yararlı olduğunu ifade etti.

Erken teşhis için yeni buluş

Kanseri nefes tahliliyle teşhis edecek cihaz İngiltere'de denenmeye başlandı. Araştırmacı Profesör Rebecca Fitzgerald "Bu test kanserin çok daha erken tespit ve teşhis edilmesine yardım ederek hastaların yaşam şansını artıracak" dedi. Kanser araştırmalarını destekleyen "Cancer Research UK"nın himayesinde Cambridge Üniversitesinde geliştirilen cihazla kanserin nefes tahliliyle erken teşhisinin amaçlandığı bildirildi. Cancer Research UK'dan yapılan açıklamada, nefesteki moleküllerin incelenmesi yoluyla kanseri teşhis edecek cihazın Cambridge'deki Addenbrooke's Hastanesi'nde bin 500 kişi üzerinde denenmeye başlandığı kaydedildi. Araştırmacılar cihazı ilk aşamada mide ve yemek borusu kanserlerinin teşhis edilmesi için kullanmayı hedeflese de sonraki aşamalarda prostat, böbrek, karaciğer ve pankreas kanserlerinin de deneme kapsamına alınacağı belirtildi.

Vücuda müdahale etmeden

Cancer Research UK'nin baş araştırmacısı Profesör Rebecca Fitzgerald, "Acilen bu nefes testi gibi yeni araçlar geliştirmemiz gerekiyor. Bu test kanserin çok daha erken tespit ve teşhis edilmesine yardım ederek hastaların yaşam şansını artıracak." değerlendirmesinde bulundu. Cihazın geliştirilmesinde rol alan şirketin kurucularından Billy Boyle da kanserin vücuda müdahale edilmeden teşhis edilmesinin hastaların eski yöntemlerle gördüğü zararın önüne geçeceğini söyledi. "Nefesteki moleküllerin, kanda bulduklarımıza gerçekten yakın olduğunu keşfettik." ifadesini kullanan Boyle, "Esas olarak bir nefes 'biyopsisi' geliştirdik, böylece büyüyen bir tümörün içinde ne olup bittiğini tespit edip izleyebiliyoruz. Tümörleri, henüz hiçbir taramada görünmeyecekleri kadar küçük oldukları bir aşamada tespit etmeyi amaçlıyoruz." yorumunu yaptı.