Kestane Karası Fırtınası'yla sıcaklıklarda keskin düşüşler yaşanıyor. Sıcaklığın aniden düşmesiyle soğuk, yağmurlu havalar, grip ve soğuk algınlığına yakalanma riskini de beraberinde getiriyor. Memorial Şişli Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Özlem Kaplan, soğuk havalarda dikkat edilmesi gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu ve "Sonbahar mevsiminde hava ısısı düşmeye, gece ve gündüz arasındaki ısı farkı artmaya başlar. Bunun yanında rüzgâr, fırtına, yağmur gibi doğa olayları hastalıkları beraberinde getirebilir. Ortam ısısındaki değişiklikler vücut ısısını da etkilemektedir. Giderek soğuyan hava cilt ve mukozayı kurutmaktadır. Cilt yüzeyinde, burun ve ağız mukozasındaki bu kurumalar çatlaklara yol açarak mikropların ağız, burun ve cilt yoluyla vücuda girmesini hızlandırmaktadır" dedi.


Uz. Dr. Kaplan şunları söyledi:

"İnsanların çoğunda soğuk havada rüzgâra çıkınca burun akıntısı görülmektedir. Burunda bulunan mukus salgılayan bezlerin altında pek çok kılcal damar vardır. Soğuk ve rüzgârlı havalarda bu damarlar genişler, buruna doğru kan akışı fazlalaşır. Bu durum burunun daha çok mukus ve sıvı üretmesini sağlar. Soğukta akan bir burnu görmek birçok kişinin soğuk havanın hastalığa yol açtığına inanmasına neden olmuştur. Burun mukozası filtreleme yoluyla virüslerden kaçınmaya yardım eder. Soğuk havada birkaç dakika dışarı çıkmak tıkanıklığı biraz azaltır çünkü mukus burnunuzun önünden doğal olarak akarak birkaç kere burnunuzu sağlam temizlemenize izin verir. Genelde sıcak bir ortama girer girmez burnunuz hemen tıkanır.


FIRTINALI HAVALAR GRİP EDİYOR


"Rüzgârlı ve soğuk havada camlar kapatılmaktadır. Ancak kapalı alanlarda mikrop yayılması kolay olmaktadır. Bu tür havalarda çok kapalı ve sıcak ortamların tercih edilmesi, solunum mukoza hücre zarlarının kurumasına neden olarak virüslerin vücuda girişini kolaylaştırır" ifadelerini kullanan Uz. Dr. Kaplan, "Bu da grip, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıkları beraberinde getirmektedir. Kapalı mekânlarda durulacaksa ortamın iyi havalandırılması, bu tür ortamlarda el hijyenine dikkat edilmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu.


FIRTINA VE YAĞIŞ YÜZÜ FELÇ EDİYOR


Yoğun esen rüzgârın yüzle uzun süre temasının yüz felcine neden olduğunu bildiren Uz. Dr. Kaplan, "Arabalarında gidenlerin de bu tür fırtınalı havalarda camlarını açmamaları gerekmektedir. Yüz felcini önlemek için uzun süre soğuğa ve rüzgâra maruz kalınmamalıdır. Eğer kalındıysa, yüz simetrisinde değişiklik ve his kaybı mevcutsa bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır" dedi.


BAŞ AĞRISINA SEBEP OLABİLİR


Şiddetli poyraz ve lodosun, insanları hem bedensel hem de ruhsal yönden etkilediği yönünde araştırmaların olduğunu kaydeden Uz. Dr. Kaplan, "Kapalı, rüzgârlı, fırtınalı ve soğuk havaların çalışma gücünü kıran, iş gücü kayıplarına neden olduğu, hormonal dengeleri olumsuz olarak etkilediği bilinmektedir. Rüzgârlı ve fırtınalı havalar baş ağrılarını tetikleyebilmektedir. Fırtınalı havalar bazı bireylerde uyku hali, bazı bireylerde uykusuzluk halini sağlayabilmektedir. Yorgunluk, depresif ruh haline de sebep olduğu görülmektedir. Ancak bu herkeste aynı değildir. Bazı bireyler rüzgârdan bu anlamda etkilenmemekte aksine bu tür fırtınalı havalar onlar üzerinde olumlu olabilmektedir" şeklinde konuştu.


"RÜZGÂRDA KORUNAMAYANLAR HASTA OLUYOR"


Uz. Dr. Özlem Kaplan sözlerine şöyle devam etti:


"Soğuk alerjisi durumlarında da yoğun burun akıntıları görülebilir. Ancak soğuk ve rüzgarlı havalarda hava ısısı düştüğünde vücut ısısı da düşmektedir. Bu nedenle mikroorganizmaların aktif olması kolay hale gelmektedir. Bireyler kendilerini iyi koruyamadığı için burun akıntısıyla başlayan tabloların devamı soğuk algınlığı ve grip hastalıklarını getirebilir. Bu nedenle hava ısısıyla vücut ısısını dengeleyecek biçimde giyinmek hastalıklardan korunmanın bir yoludur."


"LAHANA GİBİ KAT KAT GİYİNMELİ VE PAMUKLU KUMAŞLAR TERCİH EDİLMELİ"


"Soğuk ve rüzgârlı seçilen kıyafetlerde büyük önem taşımaktadır. Bacaklar, kollar ve belin soğuk havalarda açıkta kalmaması gerekir. Lahana gibi kat kat giyinmek, ortam ısısına göre kıyafetleri çıkararak ya da giyinerek vücudun ısısının dengelenmesi sağlanabilir" diyen Uz. Dr. Kaplan, "İçlik ya da atlet giyinmek özellikle bel ve bel çevresini sıcak tutarak, böbrek hastalıklarına ve soğuk algınlığına karşı koruyucu özellik taşımaktadır" şeklinde açıklamada bulundu.


"BERE VE ŞAL FIRTINADA KORUYUCU OLUYOR"


Uz. Dr. Özlem Kaplan şunları söyledi:

"Havanın soğuk, rüzgârlı ve yağışlı olduğu zamanlar da bere kullanımı sinüziti önlemek adına önem taşımaktadır. Soğuk algınlığı boyun bölgesinden de alınabilmektedir. Fular ya da şallarla daha soğuk günlerde atkı ile boyun bölgesi de sıcak tutulmalıdır. Mevsime uygun giyinmeni yanında seçilen kıyafetin içeriğine de dikkat etmek gerekmektedir. Vücutta teri emen, vücut ısısını dengede tutan pamuklu ve doğal materyallerden yapılan kumaşlar tercih edilmelidir. Ayrıca rüzgâr ve fırtına ile tozların ağız ve burun yollarıyla solunum yollarına girmesi daha kolaydır. Bu nedenle rüzgârlı havalarda ağzımızı şal, atkı ya da fular gibi ürünlerle kapatmak gerekmektedir. Rüzgârda çok fazla kalınmamalıdır. Hasta olmamak için ilk olarak el ve vücut temizliğine dikkat etmek gerekmektedir. Eller gün içinde sık sık, dışardaneve gelince, her yemek öncesinde yıkanmalı ve bu alışkanlık çocuklara mutlaka kazandırılmalıdır. Okulların açılması da yine hastalıkların yayılmasına neden olmaktadır. Okul çağı çocukları okuldan eve hastalık taşıyabilmektedir."


"TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI HAVALANDIRILMALI"

"Bu mevsimde toplu taşıma araçlarının iyi havalandırılması gerekmektedir" diye tavsiyede bulunan Uz. Dr. Özlem Kaplan, "Kâğıt mendil ve maske kullanımına dikkat etmeyen hasta bir kişi hapşırarak ve aksırarak damlacık enfeksiyonuyla toplu taşıma araçlarında hastalığını kolayca başka insanlara bulaştırabilmektedirler. Yine kâğıt mendil kullanmadığı için elleriyle tutunduğu her yere hastalığını bulaştırmaktadır. Bu durumlar toplu halde salgınlara neden olabilmektedir" ifadelerini kullandı.