Gamze Geçer- Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Funda Müftüoğlu, 17 yıldır hekimlik yapıyor. 20'li yaşlarından beri edebiyatla ilgileniyor. Lise yıllarından beri de edebi nitelikte yazılar yazıyor. Arkadaşlarının desteği ile hasta ve hekim sorunları konusunu komedi diliyle yazarak işlemeye karar veriyor. Ardından Turgay Girgin ile yolları kesişince Youtube kanalı açıp, Girgin'in yazıyorsan oynarsın da demesiyle kendisi de yazdığı kısa filmlerde oynamaya başlıyor.

2 kişilik dev kadro

Turgay Girgin ile yollarının çalıştığı sağlık ocağına kayıtlı olmasıyla çakıştığını söyleyen Müftüoğlu, konuşmasına şu şekilde devam etti: Hasta ile hekim ilişkisi nasıl olmalı? Sorusunun cevabını ararken senaryolar yazmaya başladım. Ardından tesadüf eseri Turgay Girgin ile yollarımız kesişti. Kitap yazarlığı ve oyunculuk yaptığını biliyordum. Buca'da oturduğunu öğrendim. Hatta hekimlik yaptığım Aile Sağlığı Merkezi'ne kayıtlı olduğunu öğrenince hemen tanıştım. Ardından kısa filmlerimin senaryolarından bahsettim. Bana cesaret verdi. 'Yazabiliyorsan oynayabilirsin de' dedi. Gerçekten de öyle oldu. 2 kişilik dev kadro olduk. Beni çok motive etti. Muhteşem bir uyum yakaladık. Çektiğimiz bir kısa film ile mansiyon ödülü aldık. Bu ahengi yakalayınca yenilerini çekmeye devam ettik. FuTur'istler, Funda'nın Fu'su ile Turgay'ın Tur'undan ortaya çıktı. Montajı Turgay yapıyor. Özellikle tıbbi sorunların ve terimlerin yer aldığı filmlerin senaryoları benim elimden geçiyor. Aslında bütünüyle baktığımızda, çekilen filmlerin bir kısmının konusu benim seminerlerde anlattığım konuların pekişmesi adına, bir kısmı da insana dair toplumsal sorunların ele alınmasıyla ortaya çıkıyor. Böylelikle toplumsal mesajımıza komedi ekleyerek, güldürürken düşündürmeyi sağlıyoruz. Mesela son çektiğimiz kısa filmde, Gaziantep'te yaşayan, kocası kaybolan bir kadının kocası adına doktora rapor almak için gelmesini işliyor. Bu gerçek bir olay. Düşünsenize bir hekime böyle bir istekle geliniyor. Kahrolasın Hayri'yi Facebook üzerinden 25 bin kişi izledi. Mesajımızı ulaştırdığımız kitleyi, rakamla gördüğümüzde yaptığımız işten daha çok keyif alıyoruz. Aslında fimlerimde hastanın empati mekanizmasını genişletmek en büyük hedefim. Bu hedefim için filmlerimi çekmeye devam edeceğim. Her hasta kendini düşünerek hekiminden bir şeyler bekliyor. Ama bir aile hekimi günde ortalama 70 hastaya bakıyor. Hastaya kendimizi anlatmak en büyük sorumluluğumuz. Bizi biz anlarız, anlamamız için doğru anlatmamız gerekiyor. Doğru yöntemin kullanılması gerekiyor. Bu aşamada doğru yöntem olarak kısa film yazıp çekmeyi uygun buldum.

Güldürürken ayna tutuyoruz

Çektikleri kısa filmlerin ileride Sağlık Bakanlığı tarafından halkı bilinçlendirmek ve bilgilendirmek amacıyla kamu spotlarına dönüştürülmesinin en büyük hayali olduğunu vurgulayan Müftüoğlu, 'İlk filmimiz Bu Son Olsun'du. İsmi bizde tam tersi bir etki yarattı. Son değil başlangıcımız oldu. Çektiğimiz filmler şu an 49'a ulaştı. Hatta en son Tıp Bayramı için çektiğimiz filmde, 2 kızım da benimle birlikte oynadı. Kamera açılarını öğrendiler ve bana yardım ettiler. Genel olarak işlediğim konu hasta-hekim ve kadın erkek ilişkileri. Bu konular üzerinden mesaj vermeye çalışıyoruz. Eğitim, hayatımızın her alanına yayılmalı. Hastalar bilinçlenirse biz hekimler içinde daha düzenli bir sistem oturmuş olacak. Hastaların ana fikri anlamasını sağlamaya çalışıyoruz. Hayatın içinde tebessüm ettiren ayrıntıları bulduğunuzda hayat anlamlı ve daha farkında olduğumuz bir hayat olur. Güldürürken düşündürmeyi sağlıyoruz. Aslında güldürürken ayna tutuyoruz' dedi.