Av yasağının kalkmasıyla tezgâhlara balık yığılırken, Türk halkının omega-3 kaynağı balığı tüketmediği ortaya çıktı. 2017 yılı Türkiye Denizleri Raporuna göre dünyada kişi başı ortalama balık tüketimi 19,2 kg, Avrupa Birliği'nde ortalama 24 kg iken Türkiye'de bu rakam sadece 7,6 kilogramda kalıyor. Uzmanlar ise balık tüketiminin kalp damar, şeker hastalıkları, yüksek tansiyon, kolesterol, depresyon ve zihinsel hastalıklar üzerine engelleyici ve tedavi edici etkilerinin görüldüğünü belirtiyor ve sağlık kaynağı balığı yemeye davet ediyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nazan Turhan, balığın beslenme değeri ve protein içeriği bakımından zengin bir yiyecek olduğuna dikkat çekerek, "Beslenmede, protein içeriği, miktarı, sindirilebilirliği ve doymamış yağ asitleri açısından zengin olan balık ve su ürünlerinin yeri çok önemlidir. Vücudumuz tarafından sentezlenemeyen esansiyel yağ asitlerinin, mutlaka gıdalarla dışarıdan alınması gereklidir. Balıklardaki yağ asit kompozisyonu ve oranı da bu açıdan önemlidir. Bu nedenle sofralarımızda değişik balık türleri olmalıdır" dedi.

Deniz balığına yönelin

Yağ asit kompozisyonun kültür balıklarında daha az olduğunu, bu nedenle av yasağının da sona ermesiyle birlikte sofralarda deniz balıklarının daha çok yer alması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Turhan, taze balık tüketilmesi için şu hususlara dikkat edilmesini tavsiye etti: Taze balığın gözleri parlak ve dışa bombeli olur. Tazeliğini yitiren balığın gözleri buğulanmaya ve daha sonra da içeri çekmeye başlar. Taze balığa dokununca meydana gelen çukurluk anında düzelir.  Eğer bayatlamış ise bu iz balık üzerinde kalır. Balığın pulları canlı ve parlak olmalıdır. Pullarına dokunulduğunda düşmemelidir. Tezgâhlardaki balıklara devamlı su serpildiğinden balıklar parlak görünebilir. Bu nedenle balığın sadece parlaklığıyla yetinmemek gerekir. Taze balığın solungaçları canlı kırmızı olur. Bayatladıkça solungaçlarda renk değişir. Bu hususlara dikkat ederek, taze balığı sofralarınıza alabilirsiniz.