Ali Budak- Türkiye'nin belirlediği ilaç kur fiyatının az olması nedeniyle vatandaşın ilaç bulamadığını söyleyen EBSO Meclis Üyesi ve Olgunsoy Laboratuarı sahibi Enver Olgunsoy, 'İlaç kur fiyatlarının bu kadar aşağıda olması nedeniyle şu anda ilaç bulunamıyor. Euro 4,70'i buldu ama ilaç kurunda hala 2 lira olarak hesaplanıyor. Bu nedenle de ilaç üreticileri Türkiye'ye ilaç sokmak istemiyor. Normalde geçtiğimiz Şubat ayında yüzde 15 zam yapılması bekleniyordu ama hala bir açıklama olmadı. Aslında bu olay şöyle ilerliyor; Avrupa'da en ucuz silah satan 5 ülkenin fiyatları alınıyor ve ortalanıyor. Bunun satanlar da o paradan satmaya razı. Çünkü Avrupa'da da aynı fiyattan satıyor. İşte ithalatçı firmada sorun oluyor. Firma da devletin kur değerini yukarıya çıkarmasını bekliyor. Şu anda zam söz konusu olduğundan dolayı da ilaçlar Türkiye'ye sokulmuyor.  Piyasaya ilaç verilmediği için de ilaç bulunamıyor. Eğer Türkiye ilaç üretebilse böyle bir sorun da olmazdı' dedi.

Yanlış bir yöntem işliyor

Türkiye'de kanser gibi hastalıklar için protokol yapıldığını ancak tedavilerin hastalığa yönelik yapıldığını vurgulayan Olgunsoy, şöyle devam etti: Türkiye'de örneğin akciğer kanserine şu ilaç şu kadar verilir diye tedavi belirleniyor. Yani tedavi hastalığı dönük yapılıyor. Maalesef, hastaya yönelik tedavi uygulanmıyor. Burada başından yanlış bir yöntem işliyor. Doktorlarımız da hastalığın tedavisi için ilaçlar belirlendiği için sorumluluk almıyor. Başka ilaçlar kullanmadığı gibi sadece sabit ilacı kullandırıyor. Yani siz yurtdışından ilaç bile getirtseniz bir işe yaramaz. Doktor o ilacı kullandırarak, sorumluluk altına girmek istemiyor. Herkese her ilaç şu kadar doz diye verilemez. Çünkü doz ve kullanım sıklığı hastaya göre değişir. Her hastaya aynı doz verilemez. Ama yapılan bu. Amerika'da ise aynı hastalık bir fareye bulaştırılıyor. Hastalanan farede tedaviyi bulduktan sonra hasta tedaviye başlıyor. Yani hastaya göre ilacın dozu ve kullanım şekli değişiyor. Olması gereken de bu. Her vücudun bağışıklık sistemi farklı. Dünyada farklı yöntemler kullanıyor ama Türkiye'de bir yöntem var ve ona devam ediliyor. Bu konuda yeni yöntemleri uygulamak zorundayız.

Her şey SGK daha çok kazansın diye...

SGK'nın artık sağlık alanını ve hastaneleri para kazanım alanı olarak görmesini de esleştiren Olgunsoy, konuyla ilgili şunları söyledi: Hastanelerde 1 gün içinde aynı polikliniğe gidildiğinde SGK o hastaneye ödeme yapmıyor. Hastaneler de bunun önüne geçmek adına 10 gün içinde aynı poliklinikten sıra almak isteyen hastayı acil servis polikliniğinden kayıt oluşturuyor. Bunu da devlet hastaneleri yapıyor. Hastanelere sorduğunuzda da SGK'yı işaret ediyor. Daha çok para kazanmaları istendiği için hastaneler bu duruma mecbur bırakılıyor. Maalesef durum böyle. Eczanelerde reçetesiz ilaç verilmeme nedeni bile artık bilimsel nedenlerden dolayı değil. Vatandaş reçete ile gelirse oradan SGK'ya para kalıyor. Bu parayı almak için reçetesiz ilacın önü kesilmek isteniyor. Eczaneler de bu duruma mecbur bırakılıyor. Artık sürekli kullandığın bir ilaç bile olsa yazdırman gerekiyor. Çünkü SGK'nın sağlıkta 14 kesintisinin tamamı devletin kasasına girsin isteniyor. Bunu sağlamak adına da zorunlu kalınıyor.

Sağlık öncelikli olmalı

SGK'nın kar yaptığı ve bu karı hastaya kullanmadığı yönündeki açıklamanın gerçeği yansıtmayabileceğine dikkat çeken Olgunsoy, 'SGK'nın kesintilerinin hepsi hastalıkla ilgilidir. Burada basit bir hesap yapılıyor. Örneğin, SGK'nın yaptığı kesintilerin toplamı 5 milyar lira ise ödemesi de 4 milyar lira bu aradaki farktan dolayı artı kesinti yapılmamalı. Böyle bir artı para kalıyorsa bu sadece vatandaşın sağlık hizmetinde kullanılır. Bu durumla ilgili 'Fasıllar arasında kesinti yapılamaz ve sağlık önceliklidir' diye anayasada yer alır. Yani toplanan parayla emekli maaşı veremezsiniz. Topladığın parayı yine topladığın alana harcayacaksın. Ne kadar fazlan çıktıysa o kadar az topla. Ama bu durumun iyi araştırılması yani toplanan paranın nereye gittiğinin tama anlamıyla ortaya konması lazım' diye konuştu.


'Sağlıkta dönüşüm çöktü'

'Aslında bu hükümet uyguladığı sağlıkta dönüşüm programıyla yüzde 20'ye yakın oy aldığını söylemişti' diyen Olgunsoy, '15'inci yılında olan bu sağlıkta dönüşüm programının vatandaşa artılarının ortaya konması gerekiyor. O zaman görülecek aslında bu programın çökmeye başladığı. Bir de şehir hastaneleri ülke çapında işlemeye başladığında o zaman daha da iyi anlaşılacak çöküş. Şehir hastaneleriyle birlikte devlet hastaneleri ve özel hastaneler de yok olacak. Çünkü şehir hastanelerinin çalışması gerekiyor. Çalışmalı ki hem o hastaneyi yapan özel şirkete hem de devlete katkı sağlasın. Ancak o zaman da şimdi çok para veriyoruz diye eleştirdiğimiz özel hastaneleri bile arayacağız. Çünkü şehir hastaneleri sağlıkta daha da büyük sorunları getirecek. Bir de şehir hastanelerinin büyüklüğüyle övünülüyor. Ancak bu hastanelerin büyüklüğü ergonomik değil. O kadar büyük hastanenin içinde vatandaş kaybolur. Burada vatandaş nasıl sağlık hizmeti alacak. Zaten şehirde yaşayan ve hasta olan herkesin aynı yere gitmesi bile başlı başına sorun oluşturacak' ifadelerini kullandı.