Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç 31 Mayıs Dünya Sigarasız Günü’nde sigara bırakmanın sağlığa katkısını önemi ve hekimlerin bu konudaki görevlerini aktardı.

Prof. Dr. Oğuz Kılınç “Dünyada günümüzde 1,3 milyar kişi sigara kullanıyor. Ülkemizde ise 15 milyon kişinin sigara içtiği biliniyor. Türkiye nüfusunda sigara içenlerin oranına bakıldığında, ülkemizde 2012 itibari ile nüfusun yüzde 27,1’i yani üç kişiden biri sigara kullanıyor” dedi. Sigaranın tedavi edilebilir bir bağımlılık olduğunu vurgulayarak uluslararası sağlık otoriteleri tarafından kabul edilen tedavi yöntemlerinden bahsetti.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Kılınç bilimselliği kanıtlanmış yöntemlere başvurmanın önemini şöyle vurguladı: “Ülkemizde 2009 yılında kabul edilen 4207 sayılı tütün kontrol yasası ile birlikte sigara bağımlılığı daha iyi tanınmaya başlandı ve tedavi yöntemleri hakkında da detaylı bilgiye ve eğitime ulaşma şansı yakalandı. Ancak hala sigara bırakma desteği hekimler tarafından yaygın olarak verilmiyor. Halbuki sigarayı kendi başına bırakmak kolay değildir. Sigara içenlerin %70’i bırakmak istiyor ve her yıl sadece %40’ı bırakma girişiminde bulunuyor. Destek almadan sigara bırakma girişimlerinin çok büyük kısmı sigaraya tekrar başlamakla sonlanıyor. Desteksiz sigarayı altı ay bırakmış kalabilme oranı ancak %3-5 arasındadır. Sigara bırakma girişimlerinin %80’i ilk bir ay içinde tekrar sigaraya başlamakla sonuçlanıyor. Sigara bağımlılığının fiziksel kısmının nedeni nikotindir ve nikotin alınmadığında huzursuzluk, konsantrasyon güçlüğü, anksiyete, depresyona eğilim, iştah artışı gibi yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Bu semptomlar zamanla azalarak kaybolsa da sigara bırakma sürecinin ilk haftalarında en yoğundur. Sigara bırakma başarısızlığının temel nedeni bu yoksunluk semptomlarıdır. Bırakanların davranışsal bilişsel destek ve farmakolojik tedavi ile desteklenmesi bırakma başarısını artırır. Fiziksel bağımlılık ne kadar yüksekse farmakoterapi ihtiyacı o kadar fazladır. Bu kişiler destek ve farmakoterapiden en fazla fayda görecek olan gruptur. Hekimlerin hastalarının bağımlılık düzeylerini değerlendirmeleri ve sigara bırakmak isteyen hastalarına davranışsal ve bilişsel destek ve  farmakoterapi  vermeleri önemlidir.”

Prof. Dr. Kılınç sigarayı bırakanlardaki iyileşme sürecini ise anbean şöyle özetledi:

· Sigarayı bırakanlar ilk 20 dakikadan itibaren faydasını görmeye başlıyor.

· Nabız ve kan basıncı hemen normale dönüyor.

· 1. günde kanda zehirli maddeler saptanamıyor ve 1. ayda kalp damarları normal boyutuna ulaşıyor.

· 1. yılın sonunda kalp krizi geçirme riski 2 kat azalıyor.

· 5. yılın sonunda kanser riski yarı yarıya azalıyor.

· 10. yılın sonundaysa eğer kalıcı bir hasar oluşmamışsa sigarayı bırakanların hiç sigara içmemişlerle eşit düzeye geldiğini biliyoruz.

Prof. Dr. Kılınç “Bu nedenle bağımlılara sigarayı bırakmaya karar verdiklerinde bir hekime ya da bir uzmana başvurmalarını öneriyoruz” diyerek “sigara bağımlılığının tedavi edilebilir bir hastalık” olduğunu sözlerine ekledi.