Son dönemde dünyanın konuştuğu, ülkemizin de tartıştığı "yalnızlık" Üsküdar Üniversitesi'nde tartışmaya açılıyor. Üsküdar Üniversitesi'nde 6-7 Aralık'ta gerçekleştirilecek Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu'nda "Modernizmin Kâbusu Yalnızlık", "Yalnızlık ve Politik Sonuçları", "Beyin ve Yalnızlık", "Göç ve Yalnızlık", "Modern Toplumda Solo Yaşam", "Yalnız İnsan Mutlu Olabilir mi?" gibi birçok başlık uluslararası isimlerin de katılımıyla tartışılacak.

Kimler katılacak?

6 – 7 Aralık 2019 tarihinde Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans Salonu'nda gerçekleşecek sempozyuma yurtiçi ve yurtdışından yalnızlık alanında önemli çalışmalar yapan bilim insanları katılacak. Sempozyumun konuşmacıları şöyle. Üsküdar Üniversitesi'nden Kurucu Rektör Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan; Prof. Dr. Sinan Canan, Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, Doç. Dr. Tayfun Doğan, Doç. Dr. Barış Erdoğan, Oğuz Tan, Dr. Zülfikar Özkan; Yeni Şafak Gazetesi yazarı Prof. Dr. Erol Göka; İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Veysel Bozkurt, Prof. Dr. Selahaddin Halilov; Bergen Üniversitesi'nden Prof. Dr. Lars Fredrik Svendsen.

Bireyler zorlanıyor!

Üsküdar Üniversitesi Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, 21. yüzyılda birey ve toplum açısından yalnızlığın önemli bir kavram olduğunu, bu nedenle sempozyumda yalnızlık kavramının her yönüyle ele alınacağını kaydetti, "Korku, çıkarcılık ve güvensizlik duygusu temelinde 'herkesin herkese düşman olduğu' bir şeyleşme süreci toplumsallığı tehdit ediyor. Kimsenin kimseyi sevmediği bu ortamda bireylerin kötü, yanlış ve çirkin ilkelerin tecridi altında yalnız kalmaya zorlandığı anlaşılıyor" dedi.

Yalnızlık Bakanlığı

Prof. Dr. Süleymanlı, yalnızlaş(tır)ma sürecine karşı dünya çapında çareler arandığını belirterek şunları söyledi: "Bahsi geçen bu çok yönlü ve katmanlı yalnızlaş(tır)ma sürecine karşı muhtelif çareler de aranıyor. Yakın zamanda İngiltere'nin "Yalnızlık Bakanlığı" kurma girişimini siyasi anlamda olumlu bir örnek olarak görmek mümkün. Aynı şekilde birey ve toplumun "pozitif" yönlerini araştırarak ön plana alan psikolojik ve sosyolojik çalışmaların ortaya çıkması süreci de olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Bu türden çalışmaların yaygınlaşması, kendini veya başkasını tecrit etme temelinden yükselen yalnızlık hallerini bertaraf edebilir. Böylelikle bireyin kendisinde taşıdığı potansiyeli içselleştirerek toplumsallaşması için gerekli birçok olumlu değeri kapsayan "seçilmiş yalnızlık" hallerini de anlamak söz konusu olacaktır."