İstanbul Birincigöz Hastanesi uzman hekimlerinden Dr. Melike Gedar, mekân aydınlatmalarında dekoratif amaçtan önce göz sağlığı bakımından yarar-zarar ilişkisine dikkat edilmesini tavsiye etti.

Doğru ışığın kişinin sol omzu üzerinden süzülerek okunan sayfanın ya da ekranın üzerine düşmesi gerektiğini kaydeden Gedar, "Asla karşıdan yüze ışık gelecek şekilde kitaptan ya da ekrandan yazı okunmamalı. Eğer 2 gözden biri okuma faaliyetinde daha iyi ise lambanın ışığı o gözün olduğu yönden gelmeli. En iyi görüntü için ampul mesafesini de ayarlamak gerekiyor. Açık renk duvarlar ışığı çokça yansıtır ve odayı parlaklaştırır. Koyu renk duvarlar ise ışığı fazla emdiği için odayı karanlık hale getirir. Perdeler ve mobilyaların rengi de parlaklığı etkiler. Oda dekore edilirken çok parlak ya da çok karanlık hale getirecek dekorasyondan kaçınmak göz sağlığı açısından faydalı olacaktır." ifadelerini kullandı. Bilgisayarın hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu kaydeden Melike Gedar, birçok kişinin dizüstü bilgisayarıyla işten eve, evden işe gelip gittiğini vurgulayarak şu bilgileri verdi:

"Evde uzanırken tablet bilgisayarı elinden düşürmüyor. Bilgisayar ekranları uygunsuz ortam ışığıyla kullanıldığında gözleri bozuyor. Odanın ışığı ile bilgisayar ekran parlaklığının birbirine uyumlu olması gerekir. Göz yorgunluğu genellikle aşırı parlak iç ışık veya pencereden gelen güneş ışığından olur. Aslında ortam aydınlatması, günümüzde çoğu ofiste kullanılan ışığın yarısı kadar olmalı. Dışarıdan gelen güneş ışığı perdelik, gölgelik veya panjurlar kullanılarak azaltılmalı. Ancak karanlık bir odada çalışmaktan da kaçının. Karanlıkta ekran parlak bir fener gibi olur, gözünüz de aşırı ışık ve aşırı karanlık arasında savaşır durur. Eğer karanlık ortamda çalışmanız gerekirse ekranınızın parlaklığını azaltın, böylelikle birkaç saat rahat çalışırsınız, ama yine de sonunda gözlerinizin yorgun düşeceğini unutmayın."

"YAŞLILAR ANCAK BOL IŞIKTA İYİ GÖREBİLİR"

İleri yaşlardaki insanlar için ortam aydınlatmasının daha fazla, ışığın daha bol olması gerektiğinin altını çizen Gedar, yaşın ilerlemesiyle gözbebeğinin çapının küçüldüğünü belirtti. Gedar, yaşlanmaya bağlı olarak gözde ortaya çıkan değişimleri ve alınacak tedbirleri şöyle anlattı:

"İlk olarak yaşın ilerlemesiyle göz bebekleri küçülür. İkinci olarak göz merceği gençlerde şeffafken, yaşlılarda göz merceği daha sarı olur ve kalınlaşır. Bu iki sebebe bağlı olarak gözün sinir tabakası retinaya ulaşan ışık miktarında azalma olur. 60 yaşındaki bir kişinin gözüne giren ışık 20 yaşındaki bir kişinin gözüne giren ışığın ancak yüzde 40’ı kadardır. Bu sebeple yaşlılarda özellikle loş ortamda görme keskinliği, kontrast duyarlılığı azalır. Yaşla birlikte özellikle parlaklıkta oluşan ani değişikliklere görme sistemi aynı hızda adapte olamaz. Eğer çok parlak bir alanda daha koyu herhangi bir alan varsa yaşlı kimse bu koyu alanı seçmekte zorlanır. Bu yüzden, aydınlatılan alanın genelinde daha koyu alanlar bulunmaması tercih edilmeli. Çevrede insanlar hareket ederken, yaşlı kimsenin görmesinin azalmaması için ortamın yeterince parlak olmasına dikkat edilmeli. Para saymak, yemek yapmak veya okumak gibi eylemler için ilave ışık gerekebilir."