Binaların yıkım çalışmalarını bir film izler gibi seyredenleri uyaran Kınay, yıkım sırasında çevreye yayılabilecek asbestin uzun vadede kanser riskini arttırdığını söyledi. Seferihisar açıklarında, 30 Ekim'de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin ardından hasar tespit çalışmaları devam ederken, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, hazırladığı raporda çevresel kirliliklerin ortaya çıkaracağı risklere dikkat çekti. Yıkım çalışmalarının çok ciddi çevresel etkileri olduğunu söyleyen TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, binaların içerisinde kullanılan ekipmanlar ile yıkım işleminin hava kalitesinde olumsuzluklara yol açtığını belirtti. Havada oluşan toz dumanının özellikle 1980 öncesinde yoğun olarak kullanılan asbest barındırdığına dikkat çeken Kınay, "Bu malzemeler çevre ve halk sağlığı açısından ciddi olumsuzluklar yaratıyor.

Alana yaklaşmayın

Bina yıkım faaliyetlerinin çevre boyutu açısından doğru ve etkin yönetilmesi önemli. Özellikle bu bölgede yaşayan kişilerin sağlıkları açısından da kişilerin bu alandan uzak tutulması ve sadece uzman personelin koruyucu ekipmanlarla beraber bu çalışmaları sürdürmesi gerekiyor. Ancak özellikle çok geniş bir alanda bu çalışmaların yürütülmesi koordinasyonda sıkıntılara yol açıyor. Bu nedenle afet yönetiminin tüm faktörleriyle beraber göz önünde bulundurulması gerekiyor. Vatandaşların yıkımdan kaynaklanan risklerden etkilenmemesi için alana yaklaşmaması önemli" dedi. Depremin olduğu ilk andan itibaren İzmir'de örnek bir dayanışma sergilendiğini dile getiren Helil İnay Kınay, yardım çabaları devam ederken bazı vatandaşların da alanı görmek için deprem bölgesine geldiğini söyledi. Kınay şöyle devam etti: Alanı görmek isteyen yurttaşlarımız merak ederek alanda yer aldılar. Bu hem çalışmalar için hem de vatandaşların güvenliği için sıkıntı oluşturdu. Yıkım faaliyetlerinden kaynaklanan bir toz bulutu ve bunun içerisinde yer alan kimyasalları soluyoruz. Bunun çeşitli etkileri var. Yıkım çalışmalarını izleyenler korunmasız olarak bu etkiye maruz kaldılar. Uzun vadede özellikle asbest gibi maddeler kansere kadar yol açabilecek sıkıntılara neden olur. Sadece koruyucu ekipmanıyla beraber görevli personelin bu alanda bulunması gerekir."

Yıkım öncesi analiz önemli

Hasar tespit çalışmaları sonrasında kaç bina yıkılacağına ilişkin ellerinde bir veri bulunmadığını kaydeden Helil İnay Kınay, yürütülecek tüm çalışmaların uzun bir zaman dilimini kapsayacağını söyledi. Kınay, "Bu inşaat ile birlikte yeniden yapılanma da benzer sonuçlara neden olacak. Buna yönelik tedbirler almak gerekir. Burası yaşayan bir bölge. Sıklıkla kullandığımız bir yer. Burada evleri hasar görmemiş olan ve yaşamlarına devam edenler var. Onların sağlıkla ilgili olumsuz etkilenmemesi için uyarıların yapılması gerekiyor. Normalde yıkımdan önce binaların asbest analizinin yapılması gerekirdi. Binalarda asbest tespiti durumunda ise kapalı koşullarda bu işlemin gerçekleştirilmesi gerekirdi. Ancak deprem nedeniyle yıkılan binalarda bu hazırlıklar tam olarak yapılamıyor" diye konuştu.