Sevgili okuyucularım, geçen hafta perşembe, cumartesi arası geçirdiğimiz üç gün kızgın çölde bir vahada yaşanmışlık oldu bizim için. IWSA (Uluslararası Kadınlar Dayanışma Derneği) Türkiye'nin İzmir'den değerli uluslararası sanat elçisi kadını Ümran Baradan'ın kurup uzun yıllar başkanlığını yaptığı, savaştığı hastalıkta geldiği son günlerinde diğer bir değer, İzmir kadını, yakın arkadaşı, eski Bakan Işılay Saygın'a emanet ettiği bir sivil toplum örgütü. Projelendirdiğimiz bu aktivite genel başkanımızın bilgi sahibi olduğu ve desteklediği bu güzel oluşumun bugünü. En önemlisi Türkiye'nin ilk köy kadınları derneğini ziyarete, desteklemeye, iyiliğe gidiyoruz. Hadi yolculuğumuza sizleri de katalım. 

Perşembe sabahı 7:30'da derneğimizin üyeleri ve katılan dostlarımızla bir otobüsle hareket ettik. Uyuya uyana vardığımız ilk mola yeri, güneş ışıkları ve güzel hava eşliğinde bir benzin istasyonu olan Ceren tur tesisleri idi. Samimiyetle söylüyorum; eşine benzerine yurt dışında bile zor rastlanan çok şık bir restoran kafe ve dükkanları özel tasarım üretim aksesuvarları satan bir tesis, anlatmak zor görmek lazım. Sahipleri ile tanıştık. Bizi gezdirdiler, bilgi verdiler. Sıra dışı bir çift. Yola tekrar koyulduk; derneğimizin ikramları, sohbet bol. Bir baktık ki Bursa'dayız, otelimize yerleştik. Gelmişken Bursa esnafına da katkı vermemek olmazdı. Otobüsümüz bizi merkeze bıraktı. İlk kültür ziyaretimizi Ulu Camii ve sonrası restore edilmiş hanlardaki dükkanlar alışveriş. Gecesi İskender'in torunları tarafından yapılan Soğanlı botanik parkındaki İskender konağında nefis bir tarih ve leziz döner partisi.

Cuma sabahı erkenden Saitabat köyüne yola çıktık, yarım saat sonra büyük vahada idik. 
Dernek başkanı Sermin Çakalıoğlu tarafından karşılandık. Ortada devasa bir şömine, kenarlarda geleneksel divan, önlerindeki sehpalarda bakır tepsiler içinde sunulan muhteşem bir kahvaltı bekliyordu bizi. Sonrası özen ve kültürlerini yansıtan muhteşem bir odada kahvelerimizi yudumlarken Sermin hanımdan köyün tarihini ve derneklerinin kuruluşunu dinliyoruz. Köy 1893 Osmanlı- Rus savaşı sonrası Müslüman Gürcülerin Türkiye'ye, Bursa'ya gelip liderleri Sait'in bu köyü abat etme girişimleri sonucu Saitabat köyü olmuş. Yıl 2002 bir kadın, Sermin Çakalıoğlu köydeki kadınlara kendilerine olan özgüvenini kazandırmak, aile bütçesine katkıda bulunmak, yardıma muhtaç insanlara yardım etmek ve en önemlisi kültürümüze sahip çıkarak, günümüzde önemini yitiren gitgide bireyselleşen çalışmaları köylerdeki imece usulü çalışmalara döndürmek için bir dernek çatısı altında canlandırmak için yola çıkmışlar. Köydeki tek dernek olan TARIM derneği, kadınları kabul etmemiş. O da kendisine inanan 9 kadınla dernek kurma çalışmalarına başlamış. 
Muhtardan dernek adresi ve kuruluş için yer istemişler. Muhtar dağın eteğinde çöplük olan bir arazi vermiş. Bugün şelalenin yanında yer alan azmin, emeğin zaferi ile oluşturulan bu güzel konağın yer aldığı arazi. Şimdi köyün en güzel yeri, kadın eli değmiş!...

Nisan 2002 de Saitabat Köyü Kadınları Kalkındırma ve Koruma Derneğini kurmuşlar. Köydeki sadece erkeklerin üye olabildiği tarım kooperatiflerine inat. Neler yapabiliriz ile başlamışlar. Köy kadınlarının kışlık erzaklarını kendilerinin hazırladıklarını düşünerek ilk yıl 2 ton domates biberden salça yapıp satmışlar, 2012 yılında 21 ton ve bugün de 43 ton.
Ardından köyde yetişen çilek ve ahudududan reçel, tarhana, makarna ve yöresel yemekleri satıp, 5 yıl gönüllü çalışıp 150 kişiye hizmet veren köy evi ve tesislerin yapımına harcamışlar. Şu anda 60 kadın çalışıyor. Üreten kadınlar tesislerde satış yapıyorlar. Köyden kente göç durmuş. Tam tersi köye dönüş başlamış. Türkiye'nin ilk köy kadınları derneği olarak Bursa'da 22 köye ilham olmuşlar. Seminerler vermişler, ödüller almışlar. Torbalarımızı doldurduk, emeğe katkıda bulunarak iftihar ve mutlulukla ve cumartesi günü Atatürk Müzesi, Hacivat Karagöz, Osman Gazi Orhan Gazi, Emir Sultan, Zeki Müren'in mezarına gittik. Tarih için sevinerek, yeşili kalmamış Bursa için üzülerek ayrıldık.