1 Nisan’da yani bize göre ‘Şaka gününde’ bir haber dikkatimi çekti.

‘İstanbul’un en kalabalık mahallesi 3 ilin nüfusunu geride bıraktı’ başlıklı haberde özetle:
‘Beylikdüzü’ndeki Adnan Kahveci Mahallesi, 101 bin 668 kişiye ulaşan nüfusuyla 81 bin 910 nüfuslu Bayburt’u, 83 bin 443 nüfusa sahip Tunceli’yi ve 96 bin 161 nüfuslu Ardahan’ı geride bıraktı.’ deniliyordu.
Kısa bir araştırma yaptım:
Hemen her kentin bir kalabalık mahallesi var…
Zamanımızdaki ‘yurttaşlık dersimizi’ anımsadım:
Bize; köy, belde, nahiye, kaza (ilçe) ve şehirler öğretilirdi…
Bunların nüfus sayıları (yani yerleşik yaşayanları) da öğretilirdi.
Bornova’da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi karşısındaki (Şimdi eczane, sağlık malzemeleri satan işyerleri ve lokantalar var) evlerinde oturan Kerim isimli bir akranımız vardı.
Kerim Güler doktor oldu izini kaybettik…
İşte o, ne kadar şehir varsa nüfuslarıyla birlikte ezbere bilir, konuyu gündeme getirir ve övünürdü.
Yani bize bir noktada hava atardı…
Nereden bilelim Türkiye’de köyden kente göç patlaması yaşanacağını…
Biz bunu İzmir’de ilk kez, doğrusuyla yanlışıyla ‘Boksör’ lakaplı efsane başkanlarımızdan İhsan Alyanak zamanında yaşadık.
Gecekondu furyası, İstanbul ve Ankara’dan sonra İzmir’de de başlamıştı..
Gecekondu ağaları çıkmıştı…
Bornova’da bu işi başkanlar Atatürk Mahallesi ile engellediler.
Burada en büyük görev önceki başkanlardan Çaymahallesi’nden Naşit Kılıç ile daha sonra Dr. Sırrı Aydoğan ile Cengiz Bulut’un da önemli rolleri var.
Ali Sözer Başkanı da unutmamak lazım…
İmara açıldı ve önce yerliler, sonra da isteyenler belli bir ücret karşılığı arsa sahibi oldular.
Bizim gibi bazıları da, nedense bu fırsatı ‘Evimiz var!’ diyerek kaçırdı…
Ya da ‘Dağda ne yapacağız’ denildi…
Şimdi Bornova Atatürk Mahallesi İzmir’in en gözde semtlerinden biri durumunda…
Körfez manzaralı…
Harika bir yerleşim alanı.

Tapusu var

Manisalı bir kişi çıkmıştı…
İzmir’in gecekondulardan oluşan o zamanki ‘Gültepe ilçesinin’ tapusunun elinde olduğunu savunuyordu…
Mahkemesi yıllarca sürdü…
Belki torunları hâlâ yürütüyorlardır…
Son olarak 25 – 30 yıl önce haberini okumuştum…
‘Gültepe’de güzel son!’ diye…
Şimdi tapulu olan gecekondu sahipleri ile İzmir Belediye Başkanı (Gültepe Belediyesi iptal edilmişti) hak sahibini anlaştırmış, herkes belirli ödenebilecek bir rakamı kabul etmişti.
Yani hiç kimse evinden çıkarılmayacaktı…
Şimdi benzer sorun İzmir’in bazı yörelerinde örneğin Sarnıç’ta yaşanıyor…
Toprak Hazinenin, ev kişinin…
Bu arada bir bilinmeyeni daha açıklayayım:
NİF’in yani Kemalpaşa’dan, daha doğrusu Kemalpaşa ilçesinden İzmir’in eski iki kabristanından biri Çamdibi’ndeki Kokluca mezarlığına kadar olan alanın Osmanlı tapusu şu anda emekli üniversite Almanca okutmanlarından Mahmut Zeki Yelken’de bulunuyor…
Mahmut Zeki Yelken hocanın mahkemesi de yıllarca sürüyor…
Yeminli bilirkişiler tercümelerini yaptılar, tapu kayıtları çıkarıldı ama yüzlerce dönüm alanı kapladığı ve binlerce kişiyi ilgilendirdiği için ‘dibi uçsuz kuyu gibi’ bilmem kaç tane yargıç değişti hâlâ sonucu gidilmedi…
Benzer durum iki ilçemizde daha bulunuyor.
Biri Çeşme, diğeri Karaburun…
Unutuyordum;
Bir benzeri de, benim de içinde bulunduğum Çiğli’de sürüyor…
Genelde böyle durumlarda karşınıza ‘Devlet mi, vatandaş mı?’ sorusu ortaya çıkıyor…
Tabii bazı uyanıklar da, ya partili olarak, ya da başka bir şekilde devreye giriyor ve kendilerine önemli pay çıkarıyorlar…