Tüm dünya 1 yıla yaklaşan bir süredir covid-19 adı verilen ve geçen zaman zarfında hakkında onlarca makale yazılan bir virüsle yaşamaya çalışmaktadır. Virüsle imtihanımız yaşamın her alanında insanoğlunu derinden etkilemektedir. Bugün için özellikle sağlık alanında çalışanlarımızın yoğun bir tempoda mücadelesi; etkilenen insanlarımızın sağlığına kavuşmaları, bu virüsün başımızdan nasıl savılacağı, şimdilik uzak bir beklenti olarak görülen hayatımızdan tamamen nasıl çıkarılacağına yönelik devam etmektedir. Bu zor süreçte özellikle sağlık alanında yapılan çalışmaları dikkatle izlemek ve bizlere de tavsiye olarak hemen her gün hatırlatılan kurallara uymak, bu zor zamanlardan belki biraz daha erken kurtuluşumuzu sağlayacaktır.

Bakara suresi 155. Ayetinde Yüce Allah bizlere aslında çok açık bir mesaj vermiştir. Elbette anlayana… “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!” Buradan almamız ve çıkarmamız gereken ders, yaşadığımız bu günlerin de sona ereceğidir. Bundan sonraki zamanlarda yapmamız gereken, tüm dünyayı etkileyen böyle bir süreci yeniden yaşamamamız için neler yapmamız gerektiğidir. Açık ve net bir şekilde ortadadır ki, yapmamız gereken, hayatımızda ahlaki davranışlarımıza asgari düzeyde gayrettir. Ben diyerek, dünyanın sadece kendi etrafımızda döndüğünü zannederek, çok zamanlar farkında olmadan yöneldiğimiz, içinde yaşadığımız dünyanın mahvına sebep olan davranışlardan uzak durmaktır. Bütün bunların çözümü eğitim anlayışımızdadır.
Bugüne kadar hep eğitim dediğimiz, ancak, öğretim ağırlıklı yürüttüğümüz sistemi gözden geçirmemiz gerekmektedir. Salgın sürecinde eğitimi uzaktan götürmeye çalışıyoruz. Uzaktan eğitime dair sonuçları yine bu başlık altında ikinci bir yazımızda veriler ışığında ele almaya çalışacağız.
Her şeyden önce eğitim sistemimizde eleştirilerimizi bu dönemde gözden geçirmemiz gerektiği kanaatindeyim. Geçmişe dönüp baktığımızda eksiklerimizin neler olduğunu görmemiz olasıdır. Ancak, eksiklerimizin tespiti ve geleceğe dair atacağımız adımların emin ve sağlam adımlar olabilmesi için de üzerinde tartışmamız gerekmektedir. Yüz yüze eğitimin olmadığı, aslında pek görünür olmasa da iş yükünün arttığı şu dönemde geleceğe dair yeni yapılanmalar için de çalışmalar yapmalıyız. Yapacağımız çalışmalarda yoğunluk olarak müfredatı ele almalıyız. Müfredat konusu, eğitimin temel kavramıdır. Yoğun bir müfredatın yıl içerisinde yetiştirilme gayreti, elimizde olmayan bugün içinde bulunduğumuz sorun göz önüne alındığında, öngörülmesi mümkün olmayan şekilde sekteye uğrayabilmektedir. Yumuşatılarak öğretimden çok eğitime ağırlık veren yeni bir anlayışı konuşmalıyız.
Eğitimin tek başına okulda olabilecek bir iş olmadığını, aile ve çevre ile bir bütün halinde ve bu anlamda işleri düşünmek durumundayız. Gelişen teknoloji ve ilimin ışığında kimin ne yaptığı ya da nasıl yaptığı ile değil, asıl olanın peşinde olmalıyız.
Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde, kendimiz eriyerek etrafımızı aydınlatmaya devam etmeliyiz.
Öğretmenler Günümüz kutlu olsun.