Kim ne derse desin Türkiye’nin Ortadoğu politikasında izlediği kararlı ve akılcı adımlar, bölgedeki dengeleri yeniden şekillendiriyor.
İşte son iki haftadır Suriye’de yaşananlar.
Türkiye’nin bölgedeki aktif ve sonuç odaklı politikaları ile tarih yalnızca Suriye için yeniden ayağa kalkmakla kalmıyor aynı zamanda Ortadoğu’daki terörle mücadele ve İsrail’in genişleme planları açısından da hiç şüphesiz ki yeni bir dönemin başlangıcını işaret etmektedir.
Ağır bir bedel ödemek pahasına da olsa Suriye’nin toprak bütünlüğüne verdiği destek, terörle mücadeledeki kararlılığı ve mazlumlara sahip çıkma ahlakı, Türkiye’yi diğer küresel güçlerden ayıran temel unsurdur.
Bugün Şam’da yeniden hayat belirtileri görebiliyorsak, bunun Türkiye’nin sahada ve masada yürüttüğü akıllı politikaların bir sonucu olduğunu söylemekten korkmamak lazım.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi operasyonları, Suriye’nin kuzeyinde terör koridoru oluşturma girişimlerini boşa çıkarırken, terör örgütlerinin bölgedeki etkinliğini ciddi şekilde zayıflatmıştır. Türkiye’nin bu başarısı, sadece kendi güvenliği açısından değil, Suriye’nin geleceği açısından da kritik bir öneme sahiptir.
Türk devlet aklı, burada hem bölgenin güvenliğini sağlamayı hem de mazlum halkın yanında durmayı hedeflemiştir.
Bu bağlamda, “Türk; beklenendir, bilinendir, çağrılandır ve özlenendir” sözü, Türkiye’nin Suriye politikası için bir pusula işlevi görmektedir.
Mezide Yılmaz ve Urim Babacan İZYAKO'da
Türkiye, Suriye meselesinde bu anlayışla hareket etmiş ve etmeye devam etmektedir. Esed rejiminin devrilmesi ve Suriye’nin istikrara kavuşması, yalnızca Suriyeliler için değil, bölgenin tamamı için bir dönüm noktası olacaktır.
Bugün Suriye’de 61 yıllık zulmün bitmesi ve terör örgütlerinin bölgeden temizlenmesi, sadece Türkiye’nin değil, Aylan bebek gibi yüz binlerce mazlumun da davasıdır.
Türkiye, sadece kendi sınırlarını değil, masumların hayallerini ve geleceğini de korumak için de mücadele etmiştir.
Aylan bebek, bir milletin hafızasında bir fotoğraf karesinden ibaret değildir artık. Onun gibi nice masumun vatanından koparılmasına sebep olan zulüm düzeni sona erdirilmesinin simgesidir.
Geçen haftada yazdığım gibi belki de bölgede Türkiye’nin liderliğine tarih boyunca hiç olmadığı gibi ihtiyaç vardır ve Türkiye bu liderliği askeri, ekonomik ve kültürel olarak yerine getirebilecek, mazlumların umudu olmaya devam edecek güçtedir.
Belki iddialı olacak diyebilirsiniz ancak biraz tarihe bakılırsa bugün bu coğrafya, huzura ve adalete ancak Türkiye’nin liderliğinde ulaşabilir.
Bir çift sözümde muhalefete;
Amerika'nın, İngiltere’nin, Almanya'nın, Fransa’nın söz söyleyemediği, politika üretemediği Suriye’deki gelişmelerde muhalefetimizin politika üretemediğini bir kez daha gördük(!)
Demek ki onların fikri yoksa bizim muhalefetin de fikri yok!
Muhalefete şunu hatırlatmak da fayda da görüyorum,
Şam düşmedi,
Tarih ayağa kalkıyor...